KGB: Kızıl Kabus! Sovyetler Birliği'nin İstihbarat ve Gizli Servisinin Dünden Bugüne Hikâyesi

KGB, Devlet Güvenlik Komitesi, Sovyetler Birliği'nin istihbarat ve gizli servisidir. İlk olarak 1918 yılında Çeka adıyla kurulan teşkilat pek çok kez isim değişikliğine maruz kalmış ve son olarak 13 Mart 1954'te KGB adını almıştır. KGB ulusal güvenliği tehdit eden ve savunmayı gerektiren konularda devlet adına istihbarat sağlar ve gerektiğinde doğrudan olaya müdahale ederek, tehdit unsurlarını ortadan kaldırır. 1954 yılından, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin dağıldığı 1991 yılına kadar Sovyetler Birliğinin temel iç ve dış güvenlik örgütü olan KGB, her şeye sıfırdan başlamaktan ziyade, kendisinden önce gelen, çok korkulan istihbarat örgütlerinin teknik, personel ve siyasi yönelimlerini miras olarak almıştır.

Gelin KGB'nin geçmişten bugüne hikayesine birlikte göz atalım.

1. KGB'den önce: Cheka, OGPU ve NKVD

1917 Ekim Devrimi sonrasında, yeni kurulan SSCB’nin devlet başkanı olan Vladimir Lenin’in, halkı (ve kendi devrimci arkadaşlarını) kontrol etmek için bir organizasyona ihtiyacı vardır ve CHEKA’yı oluşturur. (Rusya Terörle Mücadele ve Sabotajlara Karşı Koyma Yüksek Komiserliği)

2. 1918-1920 yılları arasındaki Rusya İç Savaşı esnasında, bir zamanlar Polonyalı bir aristokrat olan Felix Dzerzhinsky liderliğindeki CHEKA, binlerce vatandaşı tutuklamış, işkence yapmış ve infaz etmiştir.

Bu ‘‘Kızıl Terör’’ döneminde CHEKA, kendisinden sonra gelen bütün Rus istihbarat örgütlerinin de kullandığı, genellikle karanlık hücrelerde, kurbanın ensesine sıkılan tek bir mermi ile öldürüldüğü, kısa bir infaz yöntemi geliştirmiştir.

3. 1923 yılında henüz Feliz Dzerzhinsky yönetiminde olan CHEKA, SSCB Halk Komiserleri Konseyi altında OGPU adı altında yeniden teşkilatlanmıştır.

OGPU, göreceli olarak Sovyet tarihinde pek rastlanmayan, kitlesel tasfiyeler ve milyonlarca etnik azınlığın sürgüne gönderilmesi gibi şeylerin yaşanmadığı olaysız bir dönemde faaliyet göstermiştir, fakat OGPU, 1955 yılına kadar muhafaza edilen, birçok zavallı insanın hayatlarını kaybettiği, ilk Sovyet İşçi Kamplarının (Gulag) oluşturulmasına başkanlık etmiştir.

4. CHEKA ve OGPU’nun kurucu babası olan ‘‘Demir Felix’’ lakaplı Dzerzhinsky, bir Sovyet istihbarat örgütü direktörü için hiç de alışılmadık bir şekilde, 1926 yılında solcuları Merkezi Komiteye ihbar etmesinin ardından, kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştir. OGPU, normal görevi olan muhalifler ve sabotajcıların köklerini kazımanın yanı sıra, Rus Ortodoks Kilisesi dâhil birçok dini organizasyona da şiddetli bir şekilde baskı uygulamıştır.

Kendisinden önce gelen örgütlerin aksine NKVD, Joseph Stalin’in bizzat kendi parlak fikridir. NKVD’nin kuruluşu, Stalin’in, Komünist Parti üst düzey yöneticilerini tasfiye etmek ve halka korku salmak maksadıyla düzenlediği Sergei Kirov cinayeti ile aynı zamanlara denk gelmektedir. Örneğin; 1934 yılı Aralık ayında Kirov suikastıyla bağlantısı olduğu iddia edilen yaklaşık 1000 kişi, NKVD tarafından vurularak öldürülmüştür.

5. NKVD, 1934-1946 yılları arasında milyonlarca insanı tutuklamış ve infaz etmiş, işçi kamplarını milyonlarca zavallı insanla doldurmuş ve geniş SSCB toprakları üzerinde etnik nüfusların tamamının yerlerini değiştirmiştir.

NKVD başkanı olmak tehlikeli bir iştir; Genrikh Yagoda 1938, Nikolai Yezhov ise 1940 yılında tutuklanarak infaz edilmiştir. Stalin’in ölümü sonrası dönemdeki iktidar savaşı esnasında, Lavrenty Beria’nın başına da aynı şey gelir, o da 1953 yılında tutuklanarak infaz edilir.

6. KGB’nin Doğuşu ve Yükselişi

İkinci Dünya Savaşı bittikten sonraki dönemde, infaz edilmeden önce Lavrenty Beria, farklı adlar ve organizasyon yapıları ile bir bakıma değişken bir dönem geçiren Sovyet güvenlik sistemine başkanlık eder. Organizasyon genellikle MGB adıyla, bazen de NKGB olarak tanınmaktadır. Stalin’in ölmesi sonrasında, Sovyetler Birliği istihbarat ve gizli servisi 13 Mart 1954 tarihinde, KGB adını almıştır.

7. Batı'daki korkunç ününe rağmen KGB, aslında SSCB ve doğu Avrupa uydu devletlerinin politikalarını kontrol altında tutmakta, Batı Avrupa’da devrimi kışkırtmak ve Birleşik Devletlerden askeri sırları çalmaya nazaran çok daha etkilidir.

Rus casusluk faaliyetlerinin zirve yaptığı dönem; SSCB’nin kendi nükleer silahlarını geliştirmek üzere batılı bilim insanlarını rüşvetle satın aldığı, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi sonrasında, KGB’nin kurulması öncesindeki dönemdir.

8. KGB’nin dıştaki en büyük başarıları; 1956 yılında Macaristan Devrimi ve 1968 yılında Çekoslovakya’da Prag Baharı’nın bastırılmasına ilave olarak, 1970’li yılların sonlarına doğru, Afganistan’da komünist bir yönetimin iktidara getirilmesidir. Buna rağmen KGB’nin şansı, 1980’li yılların başlarında Polonya’da komünizm karşıtı ‘‘Dayanışma Hareketi’’ başarıya ulaştığında dönmüştür.

Bütün bu süre esnasında hiç şüphesiz CIA ve KGB, Angola ve Nikaragua gibi genellikle üçüncü dünya ülkelerinde; ajanlar, ikili ajanlar, propaganda, dezenformasyon, gizli silah satışları, seçimlere müdahaleler ile dolar ve ruble dolu bavulların değiş tokuşu gibi olayların yer aldığı özenle hazırlanan uluslararası bir dansa tutuşmuşlardır. Nerelerde nelerin olup bittiği hiçbir zaman gün ışığına çıkmayabilir, her iki taraftan da olayları kontrol edenler ve ajanlar hayatlarını kaybetmiştir ve mevcut Rus hükümetinin de KGB arşivlerinin gizliliğini kaldırma gibi bir düşüncesi bulunmamaktadır.

9. SSCB içinde KGB’nin muhalifleri bastırmadaki tutumu, büyük oranda hükümet politikası tarafından belirlenmektedir.

Fakat Leonid Brezhnev’in 1964 yılında iktidara gelmesi ve özellikle de Yuri Andropov’un 1967 yılında KGB’nin başına getirilmesiyle işler tamamen tersine dönmüştür. Andropov yönetimindeki KGB, 55 yaşında olan Alexander Solzhenitsyn’i, ‘‘Ivan Denisovich’in Yaşamında Bir Gün’’ romanı batıda yayımlanınca tutuklayarak altı hafta süresince sorgulamış ve sonunda SSCB dışına kovmuştur.

10. 1980’li yılların sonlarında, kısmen felaketle sonuçlanan Afganistan savaşı ve kısmen de giderek çok daha maliyetli bir hale gelen Birleşik Devletler ile olan silahlanma yarışı nedeniyle SSCB, artan enflasyon, üretim mallarının azalması ve etnik azınlıklarda yaşanan çalkalanmalar nedeniyle parçalanmaya başlamıştır.

Devlet Başkanı Mikhail Gorbachev, çoktan Sovyetler Birliğinin ekonomi ve siyasetinin yeniden yapılanmasını düzenleyen ‘‘perestroika’’ ve muhaliflere karşı açıklık politikası olan ‘‘glasnost’’ hamlelerini başlatmıştır, fakat Gorbachev’in bu hamleleri toplumu rahatlatırken, ayrıcalıklara alışmış olan sert tutum yanlısı Sovyet bürokratlarını çileden çıkarmıştır.

11. Tahmin edileceği gibi KGB, karşı devrimin ön saflarındadır. 1990 yılının sonlarında, zamanın KGB Başkanı Vladimir Kryuchkov, Sovyet elit tabakasının üst kesimlerinden, takip eden Ağustos ayında Gorbachev’i istediği aday lehine istifa etmesi veya olağanüstü hal ilan etmesi için ikna çabalarında başarısız olduktan sonra harekete geçen, birbirlerine sıkıca bağlı bir suikast hücresini işe almıştır.

Silahlı savaşçılar, bazıları tankların içinde olarak, Moskova’daki parlamento binasına baskın yapmış, fakat Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in cesaretle direnmesi nedeniyle darbe hızlı bir şekilde başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

12. Dört ay sonra, SSCB, doğu ve güney sınırları boyunca uzanan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerine bağımsızlık vererek ve diğer Sovyet hükümet kuruluşları ile birlikte KGB’yi de resmi olarak feshederek dağılmıştır.

Fakat KGB gibi kurumlar asla yok olmazlar, sadece farklı kılıklara bürünürler. Günümüzde Rusya, iki güvenlik teşkilatının hâkimiyeti altındadır, bunlardan bir tanesi FSB (Rusya Federasyonu Federal Güvenlik Servisi), diğeri de SVR (Rusya Federasyonu Dış İstihbarat Servisi)’dir. Bu teşkilatlar büyük oranda FBI ve CIA ile özdeşleştirilebilirler.

13. Ek olarak: Putin'in KGB dönemi

9'uncu sınıftan beri KBG'ye katılmayı kafaya koyan Vladimir Putin romantik ajan hikayeleri hayalinin peşinden gittiğini söylüyor. Sovyetler Birliği Dönemi'nde Leningrad olarak adlandırılan ve bugün Sankt-Peterburg olarak bilinen kentteki KGB merkezine giden Vladimir Putin, kuruma katılma isteğini belirtse de yetkililer hukuk okuması gerektiğini söyledi.

14. Bu tavsiyeyi dinleyen Putin 1975'de hukuk diplomasını aldı. Bu davranışlarından etkilenen istihbarat ajansı KGB, Putin'e kuruma kabul edildiğine dair bir mektup gönderdi.

KGB'ye girmeye hak kazanan Putin, Almanca dil yetkinliğini geliştirdi ve judoda siyah kuşağa yükseldi. Sır gibi saklanan bir istihbarat görevi için 1985 yılında Doğu Almanya'ya gitti ve KGB'de etkin bir rol oynadı.

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Mauro Icardi'den Olay Wanda Nara Paylaşımı: ''Evimde 2 Saat Boyunca Beni Taciz Etti''
Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
YORUMLAR
30.06.2018

Kgb ne ki. Bizde enişte var.

30.06.2018

Zamanında CIA'in başkan yardımcısının KGB ajanı çıktığı haberleri dolaşıyordu :D Ajancılık diyince Rusya'nın eline kimse su dökemez ya :DD

30.06.2018

KGB'yi tek geçerim...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ