950’li yıllarda doğan İbn-i Heysem, zamanının yüksek din ve fen ilimleri eğitimine Basra’da başladı. Sonrasında Bağdat’a giderek, matematik, fizik, mühendislik, astronomi, metalürji gibi fen ilimlerini öğrenip, döneminin en önemli bilim insanlarından birisi haline geldi.
Yaşadığı dönemde neredeyse bütün ilimlerde otoriteydi, fevkalede keskin bir görüş, anlayış, muhakeme ve zekâya sahipti. Aristo ve Batlamyus gibi ünlü bilim insanlarının fikirlerini inceleyerek hatalarını gösterdi.
Sadece teorik anlamda fikir ve düşünceler üretmeyen İbn-i Heysem, buluşlarını pratiğe de aktardı. Geometri alanında bulduğu hataları, mantıkla harmanladı. Bu teorik alanların, pratiğe uygulanmasını sıklıkla işaret etti ve sonunda da geometri ve matematiğin inşaat alanında yer edinmesine öncülük etti.
Dünyanın doğusu ve batısı bi terazinin iki kefesi gibi. Bi taraf yükselirken bi taraf alçalıyor, alçalan taraf yükselişe geçtiğinde bu sefer öbür kefe alçalıyo. Bir zamanlar doğu yükselirken batı alçalıştaydı. Şimdiyse doğu tarafı alçalıyo ve uzun yıllardır sadece batı kefesi yükseliyo. Bu denge belki bigün yine değişecek ve doğu yeniden yükselecek ama o günleri biz görür müyüz bilinmez.
Bilimlerin dini olmaz.Müslüman bir bilim adamı bir buluş yapsada tüm dünyayı etkiler hristiyan bir bilim insanı yapsada.Önemli olan hem müslümanlığı hem hristiyanlığı yada başka dinleri bilime alet etmemek.Önemli olan insanlık adına çalışabilmek.Newton'da İbni Heysem'de bunu çok iyi bir şekilde başarmışlardır.
Hristiyan alemi incilin çevirisini yapıp reform hareketini başlatıp Kilise Hristiyanlığını yok etmişti İslam alemi de buna benzer bir isyan çıkartıp boş fetvacıları yok ederse normale dönecektir Toplum karanlık çağdan kurtulmayı istemeden bu olamaz tabi