Zor da olsa sahip olduğu eski püskü bir kamerayla başladı yolculuğu. Bir heves girdiği bu yol, onun hayatının amacı ve tek gerçeği oldu. Tehditlere, ağır tepkilere maruz kalsa dahi yolundan dönmedi. Çıkıp İstanbul'a geldi, senaryolarını kabul edecek yapımcı bulmak için çalmadık kapı bırakmadı.
Film senaryoları için 'Bu kumaş başka kumaş, bak bunu üç sayfa okuduktan sonra bırakamayacaksınız...' dese de kimselere meramını anlatamadı. Çaresiz bir şekilde gerisin geri köyüne döndü. Ona göre derdi olmayan sinema yapamazdı, ancak onda da dertten bol hiçbir şey yoktu.
Ve güzel ülkemizde kıymeti bilinemeyen bir başka yetenek daha erkenden göçüp gitti.