Ne düşündüğünüzü az çok tahmin edebiliyorum. Hah biz de salağız, bu hiç aklımıza gelmedi, tabi ya hemen sevelim vücudumuzu diyorsunuz. Demeyin, sadece bu yola girdiğinize karar verin, nasıl ki sigaradan kurtulmanın ilk adımı buna karar vermek, kendinizle barışık olmanızın ilk adımı da vücudunuzu sevmeye karar vermek. Büyük beden mankeni Robyn Lawley katıldığı bir programda şunları söyledi: Toplum sizin kilolarınız, vücudunuz hakkında son derece acımasız olabiliyor. Böylece siz de tamamen kendinizi sevmeye odaklanıyorsunuz. Vücudunuzu sevdiğinizi söylemek gerçekten işe yarıyor. Pozitif bir geri bildirim yaratıyorsunuz ve vücudunuzu sevmeye başlıyorsunuz. Ondan sonra artık küçük şeyleri kafanıza takmamaya başlıyorsunuz.
Kendinizi başkalarıyla kıyaslamaya başladığınızda göreceksiniz ki DAİMA sizden farklı görünen birileri olacaktır. DAİMA ideal vücuda (!) sizden daha yakın birileri olacaktır. Ancak bu ideal vücut başkalarının ideal vücut algısıdır ve eğer siz başkasının aklındaki ideal vücuda ulaşmak için çabalarsanız, her zaman hayal kırıklığına uğrayacaksınız demektir. Onun için derhal başkalarının idealleri için yaşamayı bırakın, sahip olduğunuzu sevmeye odaklanın.
Küçük yaştaki çocuklara vücutlarında neyi beğendikleri sorulduğunda, cevapları hep vücutlarının yapabildiği şeylerle ilgili oldu. Aynı soruyu yetişkinlere sormanız halinde alacağınız cevap bunlardan bir hayli farklı olacaktır. Kollarınızın ne kadar kaslı olduğu hakkında endişelenmek yerine, koltukta uyuyakalan çocuğunuzu odaya kadar taşımanıza yardım ettiği için ona teşekkür edin. Karın kaslarınızın ne kadar baklava olduğuna kafayı takmak yerine, zıplarken, koşarken, hoplarken size ne kadar yardımcı olduğunu aklınıza getirip mutlu olun.
Bu ne şimdi? dediğinizi duyar gibiyim. Kendimizi sevmenin adımlarından biri nasıl dans olabilir ki? dediğinizi duyar gibiyim ama dans etmek önemli. Ama ben dans etmeyi bilmiyorum diyorsanız daha da önemli. Çünkü dans başkalarının ve özellikle de sizin vücudunuzu daha yakından görmeniz ve tanımanız için bir fırsat. Karizmatik, cool biri gibi davranmayı bırakın ve çıkıp pistte kendiniz olun. Ne kadar komik, gülünç duruma düşeceğinizi düşünmeden dans edin. Araştırmacı yazar Brené Brown kitabında şöyle diyor: Gerçeklik, her gün yaptığımız seçimlerin toplamıdır. Kendimizi ve gerçek olduğumuzu göstermek için yaptığımız seçimler. Dürüst olmak, gerçek bizi göstermek için yaptığımız seçimler. Yani, vücudunuzu sevmenin önemli bir basamağıdır gerçek olmak, çıkın piste gerçek sizi gösterin, kendiniz olun, vücudunuzu hissedin.
İster çocuğunuz olsun ister günün birinde olmasını planlıyor olun veya bir çocuğa rol model olduğunuzu düşünün, önemli olan kendi vücudunuza nasıl yaklaştığınız, gelecekte çocuklar birer yetişkin olduğunda kendi vücutlarına nasıl yaklaşacaklarını belirler. Yani siz kendi vücudunuzdan ne kadar az şikayetçi olursanız, vücudunuzla ne kadar barışık olursanız, çocuklarınız da gelecekte bu davranışı benimseyeceklerdir. Çocuklarınızın ayna karşısında sürekli kendisini eleştiren, orasını burasını beğenmeyen birine dönüşmesi hoşunuza gider mi?
Rekabete girmek sizi yaralar ve her zaman galip gelemezsiniz. Vücudunuza kulak vermeyi bırakırsanız ve onu limitlerinin ötesine geçmeye zorlarsanız vücudunuz sizinle konuşmaya çalışacak ve buna bir son vermenizi isteyecektir. Bu noktadan sonra artık rekabet ettiğiniz kişi kendinizdir ve her halükarda yaralanacak olan sizsiniz. Vücudunuzu sınırlarının ötesine geçmeye zorlamayın, onu dinleyin.
Gerçek şu ki, eğer vücudunuzu seviyorsanız ona o şekilde davranmalısınız. Bu son derece basit bir doğrudur. Şişman veya sağlıksız olduğu için vücudunuzu cezalandırmaya kalkarsanız, sonuçlarının sadece sizi etkileyeceğini unutmayın. Ne yiyeceğinizi seçerken vücudunuzun ne istediğini ve neyin onu daha iyi hissettireceğini düşünün. Bu her zaman her istediğinizi yemeniz gerektiği anlamına gelmiyor! Bu sadece size kendinizi iyi hissettirecek şeyi seçmeniz ve kendiniz için yanlış kararın ne olduğunu bilmeniz anlamına geliyor. Sporun ardından kendinizi harika hissediyorsanız, daha fazla spor yapın, bu kadar basit. Kendinizi yapılması imkansız, zorlayıcı diyetlere mahkum etmeyin.
Belki yemeniz gerekenden çok daha fazla abur cubur tükettiniz. Belki o gün spora gitmediniz, belki de spora gitmeyi istemediniz. Ne var biliyor musunuz? Sorun değil. Yapmayı planladığınız şeylerin hiçbirini yapamadığınız bir gün berbat bir gün değildir, yarın öbür gün bunu telafi etme şansınız olacaktır. Beslenme, spor ve yaşam tarzı seçimleri ya hep ya hiç ilkesine uygun olarak gelişmez. Kötü bir gün geçiriyor olabilirsiniz buna rağmen kendinizi mükemmel hissedebilirsiniz çünkü mükemmel şeyler başarma potansiyeli içinizde.
Medyada gördüğünüz, mükemmel erkek, mükemmel kadın, ideal yaşam, olması gereken cilt, vb. reklamlara kanmayın. Bu reklamların sizi şekillendirmesine izin vermeyin. Başta da dediğimiz gibi başkasının idealindeki insan olmaya çalışmak sizi sadece mutsuz edecektir. Belki bir deodorant reklamındaki gibi kızlar peşinizden koşmayacak, belki 14 gün içerisinde olması gereken (!) kiloya inemeyeceksiniz ama unutmayın bunlar sizin idealleriniz değil. Size bunu yapmalarına izin vermeyin. Size daha fazla para harcatmak isteyenlerin idealleri peşinde koşmayı bırakın. Siz olduğunuz gibi harikasınız.
Size kendinizi iyi hissettirecek basit şeyler düşünün. Belki oje sürmek veya bir film izlemek. Belki biraz yürüyüş yapıp ardından bir fincan kahve içmek. Size kendinizi iyi hissettirdiği sürece ne olduğu önemli değil. Siz buna değersiniz, hatırladınız mı?
Asıl zor olan ne biliyor musunuz? ayağa kalkıp kendinizden korkmadığınızı haykırabilmek. Ve daha da zoru bunu bir sonraki gün de yapabilmek. Ve ondan sonraki gün ve ondan sonraki... Ve unutmayın kendinize kötü davranmak çok kolay, her gün yapabileceğiniz en kolay şey kendinizi sevmemek, kendinize kötü davranmak. Kendinizi sevmek zor olan ve bunu her gün sürdürmek. Bu sizi korkutmasın. Kendinizi sevmeyi seçerseniz ve cesur davranmaya karar verirseniz bu, bugüne kadar kabul ettiğiniz en büyük ve en önemli mücadele olacaktır. Kendizle ilgili yapacağınız en büyük devrim, kendinizi sevmeye başlamak olacaktır. Ama unutmayın, her saniyesi buna değecek...