Bir hikayede karakter gelişimi oldukça önemlidir. Ancak bu karakterin gelişimi yavaş yavaş yapılmışsa ve dönüşüyorsa bunu izlemesi seyirciye oldukça zevk verir. Bu yazıda size Breaking Bad dizisinin ana karakteri Walter White'ın sıradan bir kimya öğretmeniyken nasıl uyuşturucu baronuna dönüştüğünü yazdım.
Gelin hep birlikte Breaking Bad felsefesine bir göz atalım.
Not: Spoiler içerir, diziyi izlemeyenleri uyaralım. ⚠
Bir hikayenin en güzel tarafı o hikayedeki bir karakterin zaman içinde değişimine tanık olmaktır. Bir insanı değiştirmek elbette kolay değildir ama o insanın başına gelenler, karşılaştığı zorluklar ve önüne konulan şartlar değişimi de kaçınılmaz kılıyor. Dünyaca ünlü Breaking Bad dizisi belki de karakter değişimini en iyi açıklayan yapımlardan biridir.
Breaking Bad dizisi eski öğrencisi Jesse Pinkman ile uyuşturucu üretmek ve satmak için işbirliği yapan lisede kimya öğretmeni olan Walter White'ın hikayesini anlatıyor. Walter'ın ailesi, karısı Skyler ve çocukları Walter Jr. ve Holly'den oluşur. Aslında çok zeki olan Walter içine kapanık, cesaretsiz ve korkak bir karakterdir. Etrafında öğrencileri de dahil kimse ona saygı duymaz. Aynı zamanda ekonomik anlamda da durumu iyi değildir. Ailesini geçindirmekte zorlanır, hatta öğretmenlikten başka ek iş de yapar.
Bir gün doktor, Walter White'a akciğer kanseri teşhisi koyar. Kimya öğretmeni, ailesinin gelecekteki mali güvenliğini sağlamak için metamfetamin üretimine ve satışına yönelir. Walter'ın kimya bilgisi şaşırtıcı derecede üst düzeydedir. Kolaylıkla uyuşturucu yapabilir. Gündüzleri öğretmenlik geceleri uyuşturucu işiyle uğraşan Walter bu işi başlarda kendisi öldükten sonra ailesine yeterli parayı bırakmak için yapar. Eski öğrencisi Jesse ile uyuşturucu satışı yapan Walter daha sonra uyuşturucu işini ilerletir.
'Şimdiye dek, namusum ve şerefim ile dürüst bir insan olarak yaşadım, ancak kanserden başka bir sonuç elde edemedim,' şeklinde düşünen Walter White'ın bundan sonraki süreçte bir uyuşturucu baronuna dönüşmeye başlar. Suç dünyasında hızla yükselmeye başlar.
Hayatta kalmaya çalışan Walter bunu başaramazsa, o öldükten sonra ailesinin geçimini sağlamak için kabaca 737.000 dolara ihtiyacı olduğunu hesaplıyor. Uyuşturucan bu parayı çoktan kazanmış olsa da uyuşturucu işini bırakmıyor. Bazı davranışları, paradan veya ailesinin iyiliğinden çok daha fazlasıyla ilgilendiğini gösteriyor. Jesse'ye dediği gibi, 'Bana uyuşturucu işinde mi yoksa para işinde mi olduğumu sordun. Hiç biri. Ben imparatorluk işindeyim.'
Kendisinin de kabul ettiği gibi başta amacı ailesini geçindirmekken sonraki hedefi kendi hayallerini gerçekleştirmek oluyor. Walter'ın kişiliği tam bir paradoks ve aslında ikili bir kişiliği var. Walter nazik, sevecen ve çekingen ama aynı zamanda talepkâr, hesapçı ve acımasızdır. Sonradan kötü olmuyor aslında en baştan beri kötülük içinde, sadece ortaya çıkması zaman alıyor. Uyuşturucu işine girdikten sonra kendine yakıştırdığı takma adı Heisenberg, bir alter ego haline geliyor. Daha doğrusu güce erişince bu güç onun kötü yanını da belirginleştiriyor.
Skyler ile evli ancak Walt hem kanser teşhisini hem de uyuşturucu işini ondan bir sır olarak saklıyor ve bu da ilişkisinde ciddi kargaşaya neden oluyor. Walter'ın uyuşturucu yaptığını öğrenen Skyler, boşanmak ister ve aileyi terk etmezse polisi aramakla tehdit eder. Bu yüzden, J. P. Wynne Lisesi'nden eski öğrencisi ve uyuşturucu işinde şu anki ortağı olan Jesse Pinkman ile çok zaman geçiriyor.
Açıkçası Walter White'ı hayata bağlayan şey, çocuklarına iyi bir ebeveyn olma arzusudur ve dizi devam ederken, bu uyuşturucu ortağı Jesse için bir ebeveyn figürü olmayı da kapsıyor. Walter ideal bir rol model olmasa da, çocuklarına doğru yönde rehberlik etmek için elinden geleni yapar ve işler ters gittiğinde onlar için kendini ortaya koymaya isteklidir.
Bazen bunu tamamen farklı bir şekilde gösterse de, Walter, sevdiği insanlara gelince inanılmaz derecede ilgili ve düşüncelidir. Zaman zaman şiddetin doruğa çıktığı bir anda kendini defalarca korkunç şeyler yapacak bir konuma sokar çünkü Jesse'nin bunları yapmak zorunda kalmasını istemez.
Walt, Jesse'nin iyiliği için zor ve akıl almaz derecede acımasız kararlar verebildiğini kanıtlasa da insanlara duyduğu şefkat yakın çevresinde olanların ötesine geçemez. Başkalarını genellikle istediğini elde etmek için bir araçtan başka bir şey olarak görmez ve acılarının kendisi için bir tür fayda sağlayacağına inanıyorsa insanları incitebilir hatta onları öldürebilir.
Walter White, dizinin sonunda çok kibirli hale gelse de, dizi ilk başladığında inanılmaz derecede suçlularla uğraşmaktan korkan bir karakter. Ancak korkusuna rağmen, sadece onlarla ilişki kurmakla kalmıyor, aynı zamanda onları karşısına alabilecek kadar cesaret sahibi olur. Başlardaki pısırık ve korkak halleri yerini dizinin sonlarında kibre bırakıyor tabii.
Açıkça Breaking Bad'in ana hikayesi, Walt'ın uyuşturucu ticaretinin mutlak zirvesine ulaşması ve ardından her şeyin onun üzerine çökmesi deneyimidir. Gerçek şu ki, kendi gücünü ve yeteneklerini abartmasaydı, uyuşturucu işinden nispeten yara almadan kurtulabilirdi. Walter'ın küstahlığı yüzünden tüm ailesinin hayatı mahvoldu.
Breaking Bad dizisi bilim, sanat, edebiyat ve felsefe gibi dallardan birçok metaforla doludur. Örneğin Walter'ın uyuşturucu işini yaparken takma isim olarak kullandığı Heisenberg, Nazilere çalışan dolayısıyla bilimin karanlık tarafında duran bir fizikçidir. Breaking Bad bize bir karakterin zamanla nasıl dönüştüğünü gözler önüne seriyor. Siz diziyi izlediniz mi? Dizi hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyorum.
he dostum.. dizi baslayali 15 sene biteli 10 sene olmus .. senin kafana esti kimsenin suana kadar yapmadigini yaptin (!) Mr.White'i inceledin .. cunku cok gerekli biliyomusun ... cunku kac sene gecmis ustunden yillarca tum dunyanin en populer olaylarindan biri olan bu dizinin basrolunu examine etmek bi senin aklina geldi .. ve eminim ki sen de bunu %100 gozlem ve %0 dis kaynak baglantili yazdin (!) ..
onedio içerik üretemiyor artık!! sadece dizi reality show itelemeye çalışıyor . demedi demeyin böyle giderse 1 seneye elinize alırsınız
Şöyle bir hocamız olmadı ki salak gibi okuduk yıllarca…