Hat, önce Araplar tarafından kullanılmıştır. Arap yazısıyla anılan hat, hicretten birkaç asır sonra İslam ümmetinin ortak değeri halini almıştır. Abbasilerin Bağdatlı meşhur veziri ve hattatı olan İbn Mukle, sahip olduğu geometri bilgisi ile çığır açmış ve yazının ana ölçülerini tespit eden bir sistem ortaya koymuştur.
Abbasilerin, 1258 yılında tarih sahnesinden silinmesinden sonra yazı konusunda üstünlük el değiştirdi. Türk ve İranlı hattatların eline geçen hat sanatı daha sonra bazı değişimlerle karşılaştı.
Osmanlı Türkleri, hat sanatında erişilmesi mümkün olmayan bir ekol yaratmayı başardı. 16. yüzyılda Osmanlı-Türk hattatlarının babası sayılan Şeyh Hamdullah aklam-ı sitte’ye o zamana değin ulaşılamayan bir güzellik ve olgunluk getirmeyi başardı.
Hat sanatı Türklerde daha sonra Hafız Osman, Mustafa Rakım, Sami Efendi gibi hattatların elinde şekillendi.
Hat , at tan gelir at t den gelir. Yani H hayattır a Olgunluktur T tükenmek sondur. Hat sanatı yani yaşamdır. Hat olmayan mat olur bu hayatta...