Kemal Sunal Ölüm Yıl Dönümünde Anılıyor: Sinemanın Unutulmaz İsmi Kemal Sunal’ın Başarılarla Dolu Hayatı

Türk sinemasında hayat verdiği İnek Şaban karakteriyle 7’den 70’e herkesi güldürmeyi başaran Kemal Sunal, 3 Temmuz 2000 tarihinde aramızdan ayrıldı. Vefat haberiyle sevenlerini ilk kez ağlatan Kemal Sunal, 10 Kasım 1944 yılında dünyaya gelmişti. Hababam Sınıfı, Şaban Oğlu Şaban, Tosun Paşa ve daha birçok klasik filmin başrolünde oynayan Kemal Sunal’ın bugün 21. ölüm yıl dönümü. Ölümüyle tüm Türkiye’yi yasa boğan Kemal Sunal’ın başarılarla dolu hayatı ve kariyeri haberimizde…

Kemal Sunal Kimdir?

Ali Kemal Sunal, 10 Kasım 1944 yılında İstanbul’un Fatih ilçesinde dünyaya gelmiştir. Oynadığı karakterlerle önemli çıkış yakalayan Kemal Sunal, Türk sinema tarihine damga vuran oyunculardandır. Tiyatro ile sanat hayatına başlayan sanatçı, Ertem Eğilmez'in kendisini fark etmesiyle sinema filmlerine yöneldi. İlk amatör tiyatro oyunu, Vefa Lisesinde okurken rol aldığı Zoraki Tabip'tir. Kenterler, Ulvi Araz, Ayfer Feray ve son olarak Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda profesyonel olarak rol aldıktan sonra Ertem Eğilmez'in kendisini fark etmesiyle 1972 yılında Tatlı Dillim filminde rol alarak sinemaya ilk adımını attı. Filmlerinde oynadığı 'iyi, saf adam' rolleriyle beğeni kazandı. Sanatçı, komedi filmleri ağırlıkta olsa da dram türündeki filmlerde de yer aldı. 82 filmde rol almış sanatçının son filmi 1999 yılında vizyona giren Propaganda'dır. 3 Temmuz 2000 tarihinde Balalayka isimli filmin çekimleri için bindiği uçakta kalp krizi geçirerek öldü.

Kemal Sunal’ın Hayatı

İstanbul Küçükpazar semtinde Malatyalı bir ailenin çocuğu olarak doğan oyuncunun babası Migros'tan emekli Mustafa Sunal, annesi Saime Sunal'dır.

Ailenin büyük çocuğu olan Kemal Sunal'ın, Cemil ve Cengiz isminde iki kardeşi vardır. İlkokulu Mimar Sinan İlkokulunda okuyup, Vefa Lisesinden mezun olmuştur.

Liseyi 11 yılda tamamlayan sanatçı, 'bu benim tembelliğimden, salaklığımdan ileri gelen bir şey değildi. 15-20 kişilik bir grubumuz vardı. Beraber geçiyorduk, beraber kalıyorduk. Anlaşmış bir gruptu. Bir nevi haylazlıktı tabii…' sözleriyle açıklamıştır. Yüksek tahsiline Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümünde başlasa da, bu bölüme devam edememiştir. Eğitim hayatı boyunca çeşitli işlerde çalışan sanatçı, Emayetaş Fabrikasında çalışmış, ayrıca elektrikçide çıraklık yapmıştır. İş yaşantısını, 'Ekonomik durumumuz iyi değildi. Babam Migros'tan emeklidir. Yaz tatillerinde ayakkabı, kitap parasına yardımcı olmak için çalışırdım' diye açıklamıştır.

35 yaşında askere giden sanatçı, diğer askerlerin kendisini görünce gülmeye başlaması sebebiyle, 'birliğin düzenini bozuyor' denilerek eğitimlere katılmamış, kademede görev almıştır. Usta birliğinde 'armoni mızıkası' isimli moral grubuna dağıtımı olmuş, bu vesile ile Türkiye'nin birçok bölgesinde askerlik yapmıştır.

Sanatçı, Devekuşu Kabare Tiyatrosu'ndayken 1972-1973 tarihindeki Ankara turnesi sırasında sonradan eşi olacak Gül Sunal ile tanışmış, 1975 Nisan ayında Beyoğlu evlendirme dairesinde evlenmişlerdir. Bu evlilikten Ali ve Ezo isimli iki çocukları olmuştur.

12 Eylül döneminde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünden mezun olarak 1995 yılında bitirmiş ve ardından yüksek lisans yapmıştır. Yüksek lisansını 'TV ve sinemada Kemal Sunal güldürüsü' isimli teziyle yapmıştır.

Sanatçı kendi profilinin, oynadığı karakterlere göre farklı olduğunu şu sözlerle belirtmektedir: 'Ben özel hayatımda çok az konuşan, çok soğuk bir adamım' 'aynı zamanda iş ve ev yaşamında titizim' sözleriyle dile getirmiştir. Eşi tarafından yazılan anı kitabında, ev halkına sanatçı olduğunun ağırlığını hiç hissettirmemiş, eşinin tanımına göre 'aile babası' profilini hiçbir zaman bozmamıştır. Akşam yemeklerine daima vaktinde yetişen, aile ilişkilerine önem veren ve bu düsturda çocukları ile çok iyi arkadaş olan, iş, aile ve komşuluk ilişkilerinde daima sohbeti aranan, herkes tarafından sevilen sanatçı; filmlerinin aksine, çok fazla gülmeyen ve sululuktan hoşlanmayan bir yapıya sahiptir. Dinlemeyi anlatmaya tercih eden sanatçı, kendi iç dünyasında da duygusal bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda çok da iyi bir arşivci olan sanatçı, kendisi ve ailesiyle ilgili belge, fotoğraf, anı yazısı, kendisine gelen mektuplar gibi manevi değeri olan eşyaları, büyük bir titizlikle ve düzenle saklamış, çocuklarının çizdiği resimlere kadar her şeyi titizlikle ve özenle saklamıştır. Renkli kıyafetler giymeyi seven sanatçının, kıyafet alışverişlerini çoğu zaman eşi yapmıştır. Kendisine gelen mektupların hepsini okuyan sanatçı, yine aynı özenle bu mektuplara cevaplar vermiş ve bizzat postaneye götürüp gönderimlerini yapmıştır.

Kemal Sunal, hem yüzünün fizik yapısı hem de mimik ve jestleriyle Fransız komedyen ve şarkıcı Fernandel'e benzetilmektedir. Fernandel 1930'lu yıllardan 1960'lı yıllara kadar tıpkı onun gibi sayısız komedi filmi çevirmiştir. Kendisiyle yapılan bir röportajda Sunal, kendisi için 'at suratlı' gibi benzetmeler bile yapıldığını, ama en çok Zeki Müren'in kendisini 'Fernandel'le Jean-Paul Belmondo karışımı' diye tanımlamasının hoşuna gittiğini belirtmiştir.

Vefa Lisesindeki felsefe hocası Belkıs Balkır'ın sanatçıyı Müşfik Kenter ile tanıştırmasının, Kemal Sunal'ın kariyerinde önemli yeri vardır

Kemal Sunal’ın Kariyeri

Tiyatro dönemi

Sanat hayatı, Vefa Lisesinde amatör olarak 'Zoraki Tabip' adlı tiyatro oyunuyla başladı. Lise öğrenimi sırasında oynadıkları bir oyunla, 'Akşam Gazetesi Liseler Arası Tiyatro Yarışması'nda 'En iyi karakter oyuncusu' seçilmiştir.

Belkıs Balkır'ın kendisini Müşfik Kenter ile tanıştırmasıyla, Kenterler Tiyatrosu'nda profesyonel oyuncu olarak çalışmaya başlayan sanatçının, bu tiyatrodaki ilk rolü 'Fadik kız'dır.

Burada 150 lira maaş alan sanatçı daha sonra aynı tiyatroda 'Deli İbrahim' rolünü oynamış ve maaşı 300 lira olmuştur. Buradan ayrılıp, Ulvi Uraz Tiyatrosu'na geçen sanatçı, bu tiyatroda 4 sene sahneye çıkmıştır. Bu tiyatroda Orhan Kemal'in İspinoz isimli eserindeki 'taşkasaplı' karakterini canlandırmıştır. Daha sonra 'Bekçi Murtaza' isimli oyunda bekçiyi, oyunun ikinci perdesinde ise bir kahveciyi oynamıştır.

Bu tiyatrodan ayrılarak Ayfer Feray Tiyatrosu'na geçen sanatçı burada bir sene çalışmıştır. Son tiyatro deneyimi olan Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda 1500 lira maaşı olan sanatçı, artık daha büyük rollerde oynamaya başlamıştır. 'Dün-bugün' isimli bir oyunu oynadıkları sırada, kendisinden daha önce sinemaya geçmiş olan Zeki Alasya, Ertem Eğilmez'in yeni filmi için aradığı oyuncuları seçmesi için kendisini bu tiyatroya davet etmiştir. Bu oyun sırasında, Kemal Sunal'ı çok beğenen Ertem Eğilmez, sanatçının ilk sinema deneyimi olan Tatlı Dillim'de rol almasına karar vermiştir. Sanatçı, sinema kariyerine 1972 yılında bu filmle başlamıştır.

Kemal Sunal kendi ağzından, ilk yıllarını ve komediye yönelişini şu sözlerle dile getirmektedir:

'Nasıl oldu bilmem, ben kendimi sahici bir sahnede seyircilerin arasında buldum. Ses Tiyatrosu'ndaki ilk rolüm çok kısaydı. Üç dakika sahnede ya kalıyor ya kalmıyordum. Öyle pek bir şey söylediğimi de hatırlamıyorum. Sahnenin bir ucundan girip öbür ucundan çıkıyordum. Ne yaptığımı da pek hatırlamıyorum ama seyirci kahkahadan kırılıyor. Bu da benim hoşuma gitmişti. Bildiğiniz gibi o gün bu gündür insanları güldürmeyi seviyorum.' Tiyatroya neden devam etmediniz sorusuna, 'Film, tiyatro provalarına engel oluyordu. Aksatmaya başlayınca, bırakmamın daha iyi olacağını düşündüm.' diyerek cevap vermiştir.

Kemal Sunal’ın Sinemaya Girişi ve Efsane Oluşu

Yönetmen Ertem Eğilmez'in, kendisini keşfedip 1972 yapımı Tatlı Dillim filminde Tarık Akan'ın basketbolcu arkadaşı rolünü vermesiyle birlikte, Kemal Sunal için bir dönüm noktası yaşanmıştır. İlk filmiyle ilgili, “İlk gün en arkaya gittim, oturdum. Perdede 8 kere ancak gözüküyorum. Her görünüşümde salonda kıyamet koptu. Suratımı görür görmez büyük alkış ve gülmeler. Lafları duymuyorlardı. Suratım enteresan geldi seyirciye. Sıcak ve kendinden biri buldu sanıyorum. O zaman şöyle arkama yaslanıp, 'Bu iş tamamdır” dedim.' yorumunu yapmıştır.

Yönetmen Ertem Eğilmez bu filmden sonra, 1973 yapımı Canım Kardeşim filminde kendisine Kayseri şiveli bir yolcu rolü vermiştir. Yine aynı yıl, Oh Olsun, Güllü Geliyor Güllü, Yalancı Yarim filmlerinde rol almıştır. 1974 yılında, Kayseri şivesinin halk tarafından benimsendiğini gören Ertem Eğilmez, Salak Milyoner filmini çekmeye karar vermiştir. Bu film büyük ilgi görünce, devam filmi niteliğinde olan Köyden İndim Şehire çekilmiştir. Her iki filmin senaryosu Sadık Şendil'e aittir ve Kemal Sunal'ın büyük rollerde oynadığı ilk iki filmdir.

Yine aynı yıl çekilen Mavi Boncuk filminde kaymakamı canlandıran Sunal, Ertem Eğilmez'in herkese eşit rol vermesiyle birlikte perdede daha çok görünmeye başlamıştır. 1974 yılının bir diğer gözden kaçırılmaması gereken noktası ise Kemal Sunal'a, Meral Zeren'in eşlik etmesidir. Aynı yıl çekilen Hasret filminde, yönetmen Zeki Ökten ile çalışan sanatçı, bu filmden sonra ilk başrolünü alacaktır.

Yine aynı yıl sanatçıya başrol verilir ve bu filmin adı Salako'dur. Bu kez yönetmen Atıf Yılmaz'dır. Takvimler 1975 yılını gösterdiğinde, Zeki Ökten'in iki filminde rol alan sanatçının bu filmleri, Şaşkın Damat ve Hanzo'dur. Bu filmlerde Meral Zeren ile beraber olan sanatçı, artık başrollerde oynamaktadır ancak Ertem Eğilmez filmlerindeki başarısından çok uzaktadır.

Bu dönemde Ertem Eğilmez, bir efsaneye dönüşecek olan Rıfat Ilgaz romanı olan Hababam Sınıfı'nı sinemaya uyarlamaya karar verir. Bu filmde herkesin rolü eşit olduğundan, Kemal Sunal perdede daha fazla görünmektedir. Sanatçının oynadığı 'İnek Şaban' rolü, sonraki yıllarda adının 'Şaban' olarak kalmasıyla hatırlarda kalacaktır.

4 Hababam Sınıfı filminde rol alan sanatçı, 1975 yılında, kendisiyle beraber birçok filmde rol alacağı Şener Şen ile tanışır. İkilinin birbirini tamamlamasıyla birlikte rol aldıkları filmler ardı ardına gelmiştir. 1976 yılına gelindiğinde, Kartal Tibet filmi olan Tosun Paşa çekilir. Bu filmin senaryosunu Yavuz Turgul yazmıştır. Aynı yıl, Süt Kardeşler filmi için Ertem Eğilmez yeniden yönetmen koltuğuna geçer ve Şener Şen ile Kemal Sunal'ı yeniden bir araya getirir. Yine aynı yıl, Ergin Orbey'in yönetmenliğinde Meraklı Köfteci filmi çekilir ve ardından Natuk Baytan'ın yönettiği Sahte Kabadayı filminde rol alır.

Natuk Baytan'ın farklı mizah anlayışıyla birlikte, 'Şaban' karakterine 'kahraman' özelliği de eklenmiştir. Sunal 'saf ve halkın kahramanı'nı canlandırdığı yapımlarda kötülerle mücadele etmiş ve mizahi bir sunuşla haksızlıklarla karşı durmuştur. Suavi Sualp'in kaleminden olan Sahte Kabadayı filminde bu durum daha belirgindir. 1976 yılında tam altı film çeken sanatçının bir sonraki filmi, Hababam Sınıfı Uyanıyor'dur ve yönetmen koltuğunda yeniden Ertem Eğilmez vardır. Bu Hababam Sınıfı filminin afişinde Kemal Sunal ismi en üstte yer alır.

Bu yılın son filmi kendisine daha sonra 'En İyi Erkek Oyuncu' ödülünü getirecek olan Kapıcılar Kralı filmidir. Umur Bugay'ın kaleminden olan bu filmi Zeki Ökten çekmiştir. Şaban karakterinden tamamen bağımsız olan bu filmdeki 'Seyit' rolü; zeki, kurnaz, paragöz ve işgüzar bir karakterdir ve bambaşka bir Kemal Sunal'ın gözüktüğü ilk filmidir.

1977 yılında toplam beş film çeken sanatçının bu filmleri, son Hababam Sınıfı filminde rol aldığı, Ertem Eğilmez yönetmenliğinde Hababam Sınıfı Tatilde, Natuk Baytan imzalı, Sakar Şakir, Umur Bugay'ın yazdığı ve Zeki Ökten'in yönettiği Çöpçüler Kralı ve son olarak bir Atıf Yılmaz filmi olan İbo ile Güllüşah'tır. Sanatçı bu yıl, Antalya Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü Kapıcılar Kralı filminde almıştır. Aynı filmle, Sinema Yazarları Derneği'nce 'En İyi Erkek Oyuncu' seçilmiştir.

Bu ödülleri sanatçı şöyle yorumlamaktadır:

'Antalya Film Festivali’nde Kapıcılar Kralı filmiyle, En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldım. Antalya’da ve Türk sinema tarihinde böyle bir şey yok. Komedyene değil, bu ödül hep jönlere verilmiş. İlk defa ben yıktım o sistemi. Sonra Sinema Yazarları Derneği’nin ilk ödülünü, yine aynı filmle ben aldım. Ondan sonra da başarılı filmler yapmadım değil ama festivallere göndermedik. O nedenle başka ödül çıkartamadık.'

1978 yılında Fatma Girik ile payları ortak bir şirket kurulmuştur. Bu film şirketi 'Can Film'dir. Yapımcılığını Fatma Girik ve Kemal Sunal'ın yaptığı Yüz Numaralı Adam filmiyle, şirket ilk filmini o yıl çekmiştir. Bu filmin senaryosu ve yönetmenliği Osman F. Seden'e aittir. Reklamların yanıltıcı yönünü ele alan bu film Sunal sineması için önemli bir noktadır. Meral Zeren'den sonra bu filmde Sunal'a Oya Aydoğan eşlik etmektedir. Aynı yıl, Atıf Yılmaz ile Müjdat Gezen eseri olan Köşeyi Dönen Adam, senaristi ve yönetmeni Osman F. Seden olan İyi Aile Çocuğu, İnek Şaban, yönetmenliği Natuk Baytan'a ait olan Avanak Apti ve dönemin en ses getiren filmi Kibar Feyzo çekilir. İyi Aile Çocuğu filminde, Sunal'a bu kez Harika Avcı eşlik etmektedir. Kibar Feyzo filmi, yapımcılığını Ertem Eğilmez'in yaptığı, politik bir filmdir. Arzu Film'e ait olan bu film, politik duruşu sebebiyle birçok sahnesinde sansüre uğramış olsa da, Türk sinemasında önemli bir yeri vardır. Bu filmde Sunal'a Şener Şen'in yanı sıra Müjde Ar, İlyas Salman, Adile Naşit gibi isimler eşlik etmektedir. Senaryosu İhsan Yüce'ye ait olan bu filmin yönetmeni Atıf Yılmaz'dır. Töre, geçim derdi, ağalık gibi kavramlar sıkça filmde işlenmektedir.

1979 yılında, Sunal beş filmde rol almıştır. Bunlar; Umudumuz Şaban, Şark Bülbülü, Korkusuz Korkak, Dokunmayın Şabanıma ve Bekçiler Kralı filmleridir. Bu filmlerde sırasıyla, Kartal Tibet, (Umudumuz Şaban, Şark Bülbülü), Natuk Baytan ve Osman F. Seden (Dokunmayın Şabanıma, Bekçiler Kralı) ile çalışmıştır. Sunal, Dokunmayın Şabanıma ve Bekçiler Kralı filmlerinin yapımcılığını Fatma Girik ile birlikte üstlenmiştir. İki yapımcı bu filmleri, kendi film şirketleri olan Can Film'e değil, Uğur Film'e yapmıştır. Şark Bülbülü filminde, kısa sürede şöhret olan ünlülere göndermeler vardır. Yine Umudumuz Şaban filminde yer eden toplumsal yaralar, güldürü unsuru içerisinde izleyiciye aktarılmaktadır. 1980'de dört filmde rol alan Sunal'ın bu filmleri, bir romandan uyarlanan Zübük, Gol Kralı, Gerzek Şaban ve Devlet Kuşu'dur. Sunal bu filmlerde Kartal Tibet, (Zübük, Gol Kralı) Natuk Baytan ve Memduh Ün ile çalışmıştır. Zübük filmi, politik eleştirilere sahiptir ve 'İbrahim Zübükzade' karakteriyle akıllarda yer etmiştir. 1980 askerî darbesiyle birlikte o dönem çekilen filmlerin büyük çoğunluğu sansüre uğramış, önemli oyuncuların bazıları da yurt dışına çıkmıştır. Sunal, zaman zaman politik filmlerde rol alsa da, kutuplaşmalardan her zaman uzak kalmıştır.

1981 ve 1985 yılları arasında birçok 'Şaban' filmi çekilmiştir. Bu filmler, Sunal sineması adına kaliteden yoksun olsalar da, izleyiciyi güldürmeyi başarmış yapımlar olarak tarihe geçmiştir. 1981 yılında, Üçkağıtçı filminde Natuk Baytan, Kanlı Nigâr filminde Memduh Ün ve Davaro filminde yeniden Kartal Tibet'le çalışan sanatçı, üç filmde rol almıştır. 1982 yılında iki filmde rol alan Sunal'ın bu filmleri, Yedi Bela Hüsnü (Natuk Baytan) ve Doktor Civanım'dır (Kartal Tibet). Yedi Bela Hüsnü filminde, sanatçıya Oya Aydoğan eşlik etmiştir. 1983 yılında Tokatçı (Natuk Baytan), Kılıbık (Uğur İnan), En Büyük Şaban (Kartal Tibet) ve Çarıklı Milyoner (Kartal Tibet) filmlerinde rol almıştır. Kılıbık filminde Nevra Serezli eşlik etmiştir. 1983 yılında olduğu gibi, 1984 ve 1985 yılında da ağırlıklı olarak Kartal Tibet'le çalışan sanatçı, bu dönemde birçok 'Şaban' filminde rol almıştır. 1984'te Şabaniye (Kartal Tibet), Postacı (Memduh Ün), Ortadirek Şaban (Kartal Tibet) ve Atla Gel Şaban (Natuk Baytan) filmleri çekilmiştir. Postacı filminde Sunal'a, Fatma Girik eşlik etmiştir. 1985 yılı, 'Şaban' filmlerinin sonuncusu olan Gurbetçi Şaban filminin çekildiği yıldır ve sanatçı toplam altı filmde rol almıştır. Bu filmlerin tamamında rejisör Kartal Tibet'tir. Bu dönem, Perihan Savaş, Nevra Serezli ve Müge Akyamaç sanatçıya eşlik eden isimler olmuştur.

Sanatçı 'Şaban' filmleri ile ilgili görüşlerini şöyle aktarmıştır:

'Bundan sonra filmlerde Şaban adını koymasak bile, değişen bir şey olacağını zannetmiyorum. Millet Şaban olarak biliyor. Bu yıl, firma yanlışlık yaptı. Film adım Niyazi. Adının Atla Gel Niyazi olması lazım. Afişler, lobiler hepsinde Atla Gel Şaban oldu. Seyircilerden bir kişi çıkıp da, filmdeki adın Niyazi, afişte Şaban, demedi. Farkına bile varmadı. Kemal Sunal’ın adı, Niyazi olsa ne olur, Şaban olsa ne olur?'

Sunal sinemasında artık 'Şaban' filmi yoktur ve sineması adına bambaşka bir sayfa açılmıştır. 1986 yılında Yoksul ve Davacı'da Zeki Ökten'le, Tarzan Rıfkı'da Natuk Baytan'la, Garip filminde Memduh Ün'le, Deli Deli Küpeli filminde Kartal Tibet'le çalışmıştır. Yoksul filmi duru anlatımıyla öne çıkarken Davacı ve Deli Deli Küpeli filmleri 'siyasi taşlama' olarak ön plana çıkmaktadır. Ayrıca Garip filmi dram yönüyle ön plana çıkmaktadır. Sunal bu dönem, halkın içinden hikâyelerle izleyici karşına çıkmıştır. 1987 yılında üç filmde rol alan sanatçının bu filmleri, Yakışıklı, Kiracı (Orhan Aksoy) ve Japon İşi (Kartal Tibet) filmleridir. Kiracı filminde, o dönemin konut sorununa göndermeler bulunmaktadır. 1988 senesi, Sunal sineması için önemli olan filmlerin çekildiği yıldır ve Sunal'a yeni bir ödül getirecektir. Uyanık Gazeteci, Sevimli Hırsız, İnatçı, Öğretmen (Kartal Tibet), Polizei (Şerif Gören), Düttürü Dünya (Zeki Ökten) ve Bıçkın (Orhan Aksoy) bu dönem rol aldığı filmlerdir. Polizei, Öğretmen ve Düttürü Dünya filmleri diğer filmlerden ayrılmaktadır. Polizei filminde gurbetçilerin yaşadığı sıkıntılara değinilirken, Öğretmen filminde geçim sıkıntısı, ulaşım ve konut problemleri gibi sorunlara değinilmiş ve Düttürü Dünya filminde küçük insanların büyük hayallerine yer verilmiştir. Sanatçı bu filmiyle, Ankara Uluslararası Film Festivali'nde 'En İyi Erkek Oyuncu' ödülünü almıştır. Bu filmin senaristi Umur Bugay'dır.

1989 yılında Sunal, üç filmde yer almıştır, bunlar Zehir Hafiye (Orhan Aksoy), Talih Kuşu ve Gülen Adam'dır (Kartal Tibet). 1990 yılında Sunal üç filmde rol almıştır. Bunlar, Koltuk Belası (Kartal Tibet), Abuk Sabuk Bir Film (Şerif Gören) ve Boynu Bükük Küheylan'dır (Erdoğan Tokatlı). 1991 yılında tek bir filmde rol alan sanatçının bu filmi Varyemez'dir ve rejisör Orhan Aksoy'dur. 1999 senesi, sanatçının son rol aldığı sinema filmi olan Propaganda'nın çekildiği yıldır ve bu filmde kendisine Metin Akpınar eşlik etmektedir. Sinan Çetin filmi olan Propaganda, Sunal'ın sinema kariyerinde yeri bambaşka olan bir yapımdır. Zira sanatçı, 'gümrük memuru Mehdi' rolünü, tıpkı diğer tüm mesleki rollerinde olduğu gibi benimsemiştir ve izleyici karşısına dram yönü ağır basan bir Kemal Sunal koymuştur. 2000 yılında Balalayka filminde rol almayı kabul etmiştir. Uçakla Azerbaycan'a giderken kalp krizi sonucu ölmüştür.

Bu Haberler De İlginizi Çekebilir

Çok Özledik İki Gözümün Çiçeği: Büyük Usta Kemal Sunal'sız Geçen 18 Yılı Kelimelere Döken 15 Kişi
Her Daim Yüzümüzü Güldüren Kemal Sunal'ın Kıyıda Köşede Kalmış, Fazla Bilinmeyen 15 Filmi
Aramızdan Ayrılışının 21. Yıldönümünde Kemal Sunal Hakkında Daha Önce Hiçbir Yerde Duymadığınız 15 Bilgi

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı