Bugün bir entelektüel kolay yetişmiyor. Ortalama bir entelektüel arkadaşınız varsa kesinlikle çok şanslısınızdır. Öğrenecek bir sürü şeyiniz var demektir. Fakat kazayla bir kaç entelektüelin arasına düşerseniz, işler biraz çetrefilleşebilir. Siz buna 'İşler çirkinleşiyor Rıza Baba' diyebilirsiniz.
O çeneler hiç susmaz. 6. kez son olarak şunu da eklemek istiyorum, derler. Aynı şeyi farklı bağlamda yorumlayıp, yine başa dönerler.
Rahat rahat istediğiniz gibi dinleyemezsiniz. Konuşmacı sizden anlayan bakışlar ve onayladığınızı belirten ifadeler bekleyecektir. Masadaki herkes böyledir. Ufacık bir tepkisizliğinizde, dönüp size 'Bir sorun mu var' diye soracaklardır.
Ağız bükme, elleri yana doğru açma, kafayı ağır ağır sallama gibi hareketler en belirgin hareketleridir. Her birinin özel bir anlamı var diye düşünmeyin, 'Ne diyor bu geri zekalı.' diye düşünüyor olabilir.
Mükemmel metaforlar vardı o filmde. Kitap metaforlarla doluydu. Çok derin bir metafor. Yer metafor, gök metafor.
En iyi kuzu eti İspanya'daymış, rokfor sosunu güzel yapan yer yokmuş, kırmızı ete beyaz şarap değil, kırmızı şarap konurmuş. Samatya'da enfes bir mezeci varmış. Trüf mantarı mükemmel bir lezzetmiş.
Birçok Türk entel'i Ankara havası eşliğinde göbek atarken, gerdan kırarken görülmüştür.
O zavallı garson yüz kere mutfağa gidip gelir. 'Kuzu etiymiş efendim', 'Peynir Kars'tan gelmiş efendim', 'Kapalı ayranmış efendim'. İçiniz çürür bakarken.
Boş bir tuvaldeki düz çizgiye saatlerce bakıp, hayranlıklarından bahsederler. Biraz abartmıyor musunuz, diye konuya dahil olmayın sakın. Saatlerce sizi çeneleriyle döverler.
Çok fazla kitap okumaktan boyunlarında fıtık olduğunu düşünüyoruz. Sıcak fular boyun fıtığına iyi geliyor.
Gördüğünüz gibi et, kanlı kanlı duruyor. Böyle daha lezzetli oluyormuş. Haliyle bütün entellerde kurt olması kuvvetle muhtemeldir.
Vallahi güldürüyorsunuz, deyip konuya hiç dahil olmamanızı tavsiye ederiz. Bazıları hakikaten biraz şey.
Görsele bakıp, orada cahillerin küçümsendiğini anlamayacak insan yoktur herhalde.
Aynı şarabı, aynı eti siz de tadarsınız. Şarap biraz keskin, et de az pişmiştir. Fakat sizin hiç tadını alamadığınız bir aroma vardır. Yenilen etin hayvanının otladığı yerden gelen ya da içilen şarabın üzümünün hasadıyla alakalıdır bu aromalar. Gerçekten o aroma var mı, yoksa uyduruyorlar mı hiç emin değiliz. Buna cevaben, bir gün dürüst bir entelektüel çıkıp 'Doğrusu biraz abartıyoruz' dese, ne harika olurdu. Biz o dürüst entelektüeli başımızın tacı yapıp, kavurma yemeye götürürdük.
Bilgiyi, derinlikli bir insan olmayı küçümseyip cahilliği yücelte yücelte ülke rezil bir hal aldı. Bari siz yapmayın, hayat bu kadar yüzeysel değil, kelime dağarcığının geniş olması kötü bir şey değil, bir konu hakkında fikir yürütmek ve bunu sunmak için uğraşmak komik değil. Hiç kimsenin hiçbir konu hakkında hiçbir fikrinin olmadığı ama hiç de susmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bilgiyi aşağılamayın.
Yukarıdaki galeri, "idiokrasi" yolunda sağlam adımlarla ilerlediğimizin göstergesi. Aptallık bulaşıcı ve öldürücü olsaydı, sağlam kayıp vermişti insanoğlu... Çalışmamanın, okumamanın, aşırı tembelliğin övüldüğü çağdayız. Gitgide ümidimi kesiyorum yeni nesilden. Sonunda öyle aptal bireyler haline geleceğiz ki, dinozorların birdenbire silinip gitmeleri gibi sona erecek medeniyet !...
Yazar burada "ben salağım, futbol konuşalım" demek istiyor. Anlamadığın ortamlara girme yazar. Ortalamayı düşürme.