Dünya ülkeleri arasında gelişmiş eğitim sistemleri olduğu, farklı kriterler ve kaynaklara göre sınıflandırdığımız pek çok ülkeye baktığımızda eğitim sistemlerinde yer alan insan kaynaklarının ülkenin en iyi kesiminden geldiği görülmektedir. Bizim ülkemizde ise durum her geçen yıl tersine için grafiğiyle ilerliyor. Son yüz yılı ele alacak olursak eğitimcilerin toplumumuz nezdinde hem sosyal statü hem de ekonomik statü olarak gün geçtikçe değer kaybettiğini görürüz. Bu durumun farklı nedenlerini sayabilmenin yanında en temel sebep değişen toplum ve ekonomik yaşam, öğretmenliği çok fazla tercih edilmeyen bir meslek haline getirmiştir. Bilişsel anlamda belki yüksek potansiyeli olan gençlerin başka meslekleri tercih etmesi anlaşılabilir, ancak okullarımızın da bireyin gelişimine değil de son 30 yılda sınav kazandırmaya odaklanması gün geçtikçe tüm meslekler gibi öğretmenlik mesleğinin de niteliğini düşürdü.
Bütün renkler hızla kirleniyordu,
Birinciliği beyaza verdiler…
Son yıllarda son derece nitelikten yoksun ve niteliğe odaklanmış olan eğitim
sistemimiz sonuçta toplumun genel anlamda tüm sektörlerinde yetişmiş insan kaynağı krizinin oluşmasına neden oldu…
Bir eğitim bilimleri doçentinin şöyle sözlerini dinlemiştim. İlk, ortaokul ve lise eğitimi sadece devlet tarafından %100 ücretsiz olarak verilmeli. Kırtasiye malzemesinden ulaşımına kadar. Ancak yüksek öğrenim tamamen ücretli olmalı. Sadece parası ve hedefi olan kişiler üniversite eğitimi almalı diye. Bunun ciddi anlamda doğru olduğunu zamanla görüyorum. Üniversite mezunu işsiz sayısı artarken meslek lisesi mezunu olup çalışmaya başlayan genç sayısı git gide azalıyor. Meslek lisesi mezunu deyip geçmemek lazım. Bugün gittiğim sanayi ustası iki saatte 300 liralık iş yaptı. Sıradan bir üniversite mezunu kim böyle bir gelirle çalışıyor?