Kaybımızın 15. Yılında Ait Olduğu Cennette Sololarını Atmaya Devam Eden Çocuk: Yavuz Çetin

Türk Rock ve Blues müziğinin belki de gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından birisi. Gitarı kullanma yeteneğiyle dinleyenleri müziğine aşık eden bir müzisyen.

Ve bugün 15. ölüm yıl dönümü...

Yine de hala tanımayanlar varsa bu güzel insanı, biz de onlara tanıtalım dedik. Tanıyanlara ve bilenlere de bugünü hatırlatalım istedik.

İşte 'Kaybımızın 15. Yılında Ait Olduğu Cennette Sololarını Atmaya Devam Eden Çocuk Yavuz Çetin'...

25 Eylül 1970'de Samsun'da doğdu Yavuz Çetin. Daha küçük yaşlarda müzisyen olacağı belliydi. Herkesin bu dünyada bir rolü vardı, onun rolü ise müzisyenlikti.

İlk olarak curayı aldı eline, daha 10 yaşında. Daha sonra bağlamayla tanıştı ve bağlama çalmayı öğrenmesi uzun sürmedi. 15 yaşında ise Akustik Gitar çalmaya başladı.

Daha Haydarpaşa Lisesi'nde okurken müzik yeteneği ile herkesin dikkatini çekmeyi başarmıştı. Lisede, okul arkadaşı olan Ercan Saatçi ile yaptıkları "I Will Cry" adlı çalışmayla Hey dergisi yarışmasını kazandı.

Müzisyen olacaktı, bunun için doğmuştu. Bu yüzden Marmara Üniversitesi Müzik Bölümü'ne girdi ve üniversite hayatı boyunca elinden elektro gitarı hiç bırakmadı.

Çalıştığı grup Labirent ile katıldığı Yıldız Teknik Üniversitesi Müzik Yarışması'ndan birçok ödül aldılar.

17 yaşında profesyonelliğe adım atmıştı Yavuz Çetin. Gitarın dilinden anlıyordu. Adeta vücudunun eksik olan uzuvu elektro gitardı ve onu tam zamanında bulmuştu.

"Kimisi askercilik oynar. Kimisi hırsız ve polis oynar. Kimisi evcilik oyunu oynar. Ben de müzisyeni oynarım şimdi..."

1990 yılında İstanbul’da müzisyen dostları Batu Mutlugil (Duman grubunun gitaristi olan Batuhan Mutlugil'in babası), Zafer Şanlı ve Kerim Çaplı ile cover grubu olarak tanınan Blue Blues Band'i kurdular.

Üniversiteyi çalışmalarından dolayı bitiremedi. 1970 yıllarının rock ve blues parçalarının ağırlıkta olduğu çalışmaları sürdüren Blue Blues Band grubunda elektro gitar çalıp, vokallik yaptı.

Yaşamı boyunca 1960'lı ve 1970'li yılların Rock Blues müziklerinden etkilendi. Daha sonraları yaptığı beste ve söz çalışmalarında Rock ve Blues müziğinin ruhunu yansıttı.

Jimi Hendrix’i ve dünyaya mal olmuş Blues şarkılarını da yorumlamaktan her zaman büyük bir keyif aldı.

Blue Blues Band (Yavuz Çetin) - Cocaine

1990'lı yılların ortalarında Fuat Güner ile tanışmasıyla birlikte stüdyo müzisyenliğine başladı.

1996 yılının ortalarında MFÖ grubuyla çalışmaya başladı. Grupla turnelere gitti ve katıldığı tüm konserlerde gitarıyla eşlik etti.

Bir yandan bar müzisyenliğine devam edip, 1997 yılında Ercan Saatçi prodüktörlüğünde ilk albümü için çalışmalara başladı.

'İlk' adlı albümünü Stop Müzik’ten çıkardı.

Ayrıca Erkan Oğur’la birlikte oluşturdukları perdesiz gitar performansının da yer aldığı "Dünya" isimli enstrümantal şarkı, Sinan Çetin’in yönettiği Propaganda filminde kullanıldı.

Kemal Sunal ve Metin Akpınar'ın baş rollerinde olduğu bu filmin sonunda parça beş dakika boyunca kesintisiz çaldı.

Bu sırada, MFÖ ile konserlerde çalmaya ve Yavuz Çetin Group isimli grubuyla bar performansını devam ettirdi.

Yavuz Çetin & Erkan Oğur - Dünya

Yavuz Çetin şarkılarında, insanlara bir felsefenin kapılarını açıyordu. Her sözün ardında düzene karşı bir başkaldırı vardı.

Gelir dağılımının eşitsizliğine, maddiyata dayalı yaşayışa kısacası Kapitalizme bir isyan niteliğindeydi her solosu.

Yavuz'un içindekileri sözcüklerle dışa vurması bu kadar zorken, gitarı eline aldığında her şey kendiliğinden dökülüyordu adeta.

Sonuçta bu yola çıkarken hayallerinden başka hiçbir şeyi yoktu elinde. Doktor olmayı seçmemişti. Ya da bürokrat olmayacaktı. İş adamı olup, hiç kimsenin kazanamayacağı paraları kazanmakta gözü yoktu.

O hayalinin peşinden koşup müzisyen olmayı seçmişti. Her ne kadar inanılmaz bir yeteneği olsa da, bu yolda çok zorluklar çekti.

'Ben yine beş kuruşun derdine düştüm, kiminin cebi şişkin.' diyerek çektiği maddi zorlukları, bir şarkıda betimliyordu Yavuz.

Onun için müzik, altında grand cherokee ile Etiler ve boğaz çevresinde dolaşmaktan çok daha önemliydi.

"Bak yine geliyor ayın sonu. Yok mu yardım fonu? Kimisi beş kuruşun derdine düşmüş, kimisinin keyfi yerinde."

Daha Türkiye'de Blues'un "B"si tam olarak yapılmıyorken, o sahip olduğu yeteneğiyle bu işi hakkını vererek yaptığını herkese kanıtlamıştı.

Mazhar Alanson, Yavuz'u anlattığı bir konuşmasında; Onun yeteneğinin bu ülkenin çok üstünde olduğunu hatta Dünya'da Blues yapan önde gelen müzisyenlerden bile iyi olduğunu söylemişti.

Yavuz solo atmaya başlayınca etrafındaki müzisyenler ne yapıyorlarsa onu bırakır, Yavuz'a kulak kesilirlerdi. Onun müziği hayatın ve aşkın ta kendisiydi.

Yavuz Çetin - Sadece Senin Olmak

İstediği aslında çok değildi. Aşk, müzik ve çocuğu Yavuzcan Çetin'le mutlu bir hayat istiyordu Yavuz Çetin. Ama diğer insanların aksine farkındaydı her şeyin.

Yavuz Çetin, Kadıköy’deki Shaft Rock-Blues & Jazz Club'da sahneye çıkıyordu. Gece sahne çalışmalarını sürdürürken, gündüzleri de DMC'den çıkartılacak ve "Satılık" adını vermeyi düşündüğü ikinci albümünün stüdyo çalışmalarını yürütüyordu.

Yoğun depresyon teşhisi konulduğu için bir haftadır hastanede tedavi gören Yavuz Çetin, hafta başında iyileştiği gerekçesiyle taburcu edildi.

15 Ağustos 2001 tarihinde Boğaziçi Köprüsü’nün Ortaköy ayağına yakın bir noktaya, 34 KBP 09 plakalı 1977 model Peugeot marka otomobili ile geldi.

Ve, saat 19.00 sularında Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak yaşamına son verdi.

Aslında Yavuz Çetin, Satılık albümünde bulunan "Yaşamak İstemem" adlı şarkısıyla olacakların haberini veriyordu bizlere.

"Yarattığınız sistemler... Kullandığınız yöntemler... Yaşamak istemem artık aranızda! Yaşamak istemem istemem, istemem! "

Boğaziçi Köprüsü'nün Ortaköy ayağına yakın bir yerde bulunan aracında; ruhsatı, ehliyeti, 500 dolar, 190 lira, çeşitli ilaçlar ve yedi tane anahtar bulundu.

Ölümü ise tüm müzisyen arkadaşlarını, ailesini ve birçok sevenini yasa boğdu.

Otuz bir yaşındaki gitaristin cenaze töreninde ailesinden yalnızca üvey annesi Sevinç Çetin vardı. Babası gazeteci Erdal Çetin, oğlunun ölüm haberiyle yıkıldığı için törene katılamadı.

1998'de boşandığı eşi Didem Çetin ve yedi yaşındaki oğlu Yavuzcan'ın da bulunmadığı törende; cami avlusu, gitaristin ailesi yerine koyduğu yakın dostlarıyla doldu taştı.

Geriye, oğlu Yavuzcan Çetin'i, elektro gitarını ve her biri birbirinden güzel şarkılara sahip olan iki albümünü bıraktı.

"Bir gün gelir herkes kendi yoluna gider. Her şey nasıl başladıysa öyle biter ..."

Işıklar içinde uyu Yavuz Çetin. Bir dalganın sahile vurması gibi dingin olsun uykun.

Biz seni ruhumuza dokunan bestelerinle hatırlayacağız ve hiçbir zaman unutmayacağız...

Kaynak: 123

Popüler İçerikler

Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman