İşte bu tanışma anı aslında unutulmaz yeni deneyimlere de gebedir. “Değişik ilerledi hikâyemiz. Zaten her hikâye değişik ilerler. Hiç kimsenin hikâyesi zannettiği gibi başlamaz ve umduğu gibi bitmez.” diyor romanın bir yerinde. Yeni deneyimlerle, farklı bir “ben” ile başlıyor tüm hikâyelerimiz. Bir önceki yaşanmışlıktan özgürleşmedikçe, yeniye yer açamıyor insan. Kendini uyuşturmak için, var olan hüznü halının altına süpürmek için yeni dünyanın sosyal medya kataloğundan kendine yeni heyecanlar arıyor. Romanda buna da değinmiş Arda Erel.
“Günümüz dünyasında ben aşkın farklı anlamlara büründüğünü, insanların yaşamlarında aşkın bir görünüp bir kaybolduğunu, insanların genelde onu sosyal medyada veya arkadaşlık uygulamalarında elleriyle dokunarak yakalamaya çalıştıklarını ama aslında hep ellerine çatlak bir şeyin geçtiklerini düşünüyorum.” diyor Arda Erel romanın sonunda.
Günümüz ilişkilerinde günlük, gecelik yakınlaşmaların insanı nasıl uyuşturduğunu, kişiye bir şey katmak yerine ne kadar çok şey götürdüğünü, sırf ruhumuzu uyuşturduğu için acıyla başa çıkmaktan korktuğumuzu çok güzel anlatmış. “Anı yaşıyorum” saçmalığının bu tip gel geç ilişkilerde aslında nasıl kendi cehennemimizi yarattığımızdan bahsetmiş. Umursamamanın çok havalı bir şey olmadığını, daha ziyade umursayarak, o acıyı yavaş yavaş tüketerek özgürleşilebileceğinin altını çizmiş romanda.
Ezcümle, roman salt bir yas romanı, kırık bir aşk hikâyesi değil, o kırgınlığı nasıl kucaklayacağımızın, yastan nasıl tazelenmiş çıkacağımızın, umudun ve özgürlüğün hikâyesi. Hayat içindeki küçük zannettiğiniz kırgınlıklarınızın aslında üstü kapalı yaslar olduğunu fark edeceğiniz etkileyici ve akıcı bir roman.
X
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio