Kilo verdiğinizde yağın enerjiye dönüştüğü düşüncesi neredeyse bir şehir efsanesi. Hatta sağlık profesyonellerinin bile büyük çoğunluğu bu konuda yanılıyor. Bilime göre bu fikir, maddenin korunumu yasasına aykırı. Yani hiçbir şey durduk yere yok ya da var olmuyor. Yağlar da öylece enerjiye dönüşüp kaybolmuyor. Onların son durağı aslında akciğerleriniz.
Verdiğiniz her 10 kilo yağın yaklaşık 8.4 kilosunu nefes yoluyla dışarı veriyorsunuz. Geriye kalan 1.6 kilosu ise ter ya da idrarla atılıyor. Vücudunuzdaki yağ, oksijenle birleşerek karbondioksit ve suya dönüşüyor. Karbondioksiti nefesle dışarı veriyorsunuz, su ise terleyerek ya da idrarla vücuttan atılıyor.
Her gün ortalama 3.5 kilo yiyecek ve içecek tüketiyoruz ve buna yaklaşık 600 gramlık oksijen alımı da ekleniyor. Eğer bu 4.1 kiloluk toplam alımı, aynı şekilde dışarı atamazsak zamanla kilo alıyoruz. Bu atımın büyük kısmı aslında akciğerlerimizden çıkıyor.
Sadece uyurken bile her gece 200 gram karbondioksit veriyoruz. Yani sabah yataktan kalkmadan önce kilo verme sürecine zaten başladığımız anlamına geliyor. Gün içinde yürümek, ev işi yapmak ya da sadece ayakta durmak bile metabolizmayı artırıyor ve daha fazla karbondioksit üretmenizi sağlıyor.
Kilo vermek için mucizevi karışımlara ya da pahalı takviyelere ihtiyacınız yok. Vücudunuzun verdiği kiloyu nasıl dışarı attığını anlamak, ne yapmanız gerektiğini de açıkça gösteriyor. Yani daha çok hareket etmek, daha fazla nefes almak demek, bu da daha fazla karbondioksit salımı anlamına geliyor. Gerisi tamamen matematik.
İşin özeti; Sulu yemekler yerseniz ve bol su içerseniz hızla kilo verirsiniz. Tabi ekmeğin her türlüsünü bırakmanız şartıyla...
Veren var veremeyen var. Ne kadar bencilce atılmış bir başlık. Sizi eşrefle kınıyor, biraz duyarlı olmaya davet ediyorum.