İnternet, yeni televizyon...
YouTube aleminde her gün yeni bir kanal peydah oluyor; bu YouTube kanalları, televizyonun aksine, sınırsız özgürlüğe sahip olmalarına rağmen maalesef ki orijinallik ve yaratıcılık konusunda sınıfta kalabiliyorlar. Basmakalıp, alışılmış üsluplar sıkça tekrar edildiğinden özgün içeriklere hasrettik... Ta ki Şokopop gelene kadar!
Geçtiğimiz aylarda YouTube alemine giriş yapan Şok-o-Pop isimli kanal, kısa sürede büyük ilgi topladı. Sizler için inceledik!
Çocukken izlediğimiz kötü filmler, aslında son derece uyduruk olan şarkılar bile bizim için vazgeçilmez olabiliyor çünkü biz onlara çocukluğumuzu kattık bir kere. Televizyon dünyasının nostaljisi de, çocukluğumuzun bir parçası olduğundan dolayı ilgimizi fazlasıyla çekiyor tabi...
İşte Şok-o-Pop'un konseptinde ilk göze çarpan bu: 90'ların unutulmaz şarkıları, 80'lerin parlak pembeleri, gençlik dergileri ve daha pek çok detay...
O zamanlar ünlülerimiz, şimdiki gibi muhafazakar bir hayat tarzı çizgisinde olma gayretinde değillerdi. Ortalık tam bir kaostu, tam!
90'larda magazin neymiş tam olarak gördük!
Ün, şan, şöhret, para fark etmez. İnsan olmanın duygularımızla hareket etmekten ibaret olduğunu, zayıflıklarımızı bize makro boyutta gösterir.
Aslında ucuz bir roman gibi, şu magazin dediğimiz şey. Dramatik, abartılı bir gösteri!
Herkes magazin sever, gizlice ve saklayarak da olsa, herkes!
Ama böylesine eğlenceli bir konu olan magazin sektörünün bile memleketimizdeki hali ortada... Tam anlamıyla leşlik!
Yani bilinen magazin yazarlarında olduğu gibi, o kimsenin kankası, destekçisi falan değil. O kendi halinde bir magazin sever. Maske takıyor, böylece başı belaya girmeyeceği gibi aynı zamanda da tarafsız kalabiliyor.
Şok-o-Pop kahramanımız, gençliğinden beri pek çok kişi gibi 'magazini takip etmekten utanan' biri olduğundan, bu maske bir anlam daha kazanıyor yani.
Tıpkı bizim gibi! Seren Serengil ve Gülben Ergen kavgasını, Demet Akalın ayrılığını ve daha pek çok magazin konusunu ucuzluğunun ve absürtlüğünün farkında olarak da olsa takip edip, taraf tutan, üzülen, yorum yapan bizler gibi!
Şok-o-Pop'u kıymetli yapan şey kesinlikle üslubu.
Cinsiyetçilikten, homofobiden uzak tavrı ile magazincilerin genelindeki o akbabalık, leş kargalığı ve iki yüzlü ahlakçılık Şok-o-Pop'ta asla yok. Politik olarak çok doğrucu bir dil kullanıyor. Gönül rahatlığıyla izleyebiliyorsunuz.
Örneğin üç bölümden oluşan 'Bir Bacının Anatomisi' serisinde Seda Sayan'ın toplumsal sınıfından başlıyor ve dönemin Türkiye'sini, darbeleri, siyasi olayları dahi ele alarak ince ince işliyor. Kesinlikle abartmıyoruz; Şok-o-Pop'un bize sunduğu şey magazinden fazlası!
Ekranlarda ağlayarak Can Tanrıyar'dan şiddet gördüğünü, yaşadığı kabusu anlattığında dahi Tanrıyar'ın çalışanı ve kankası olan yorumcular 'yaa öyle deme' tepkisi vermişlerdi ve Petek'in çığlıkları asla duyulmamıştı.
Şok-o-Pop, tüm cesareti, tarafsızlığı ve profeminist diliyle bu konuya dahi el attı.
Bunda Tanrıyar'ın da biraz parmağı vardı. Şok-o-Pop, orijinal içerikleri titiz bir çalışma sonucu arşivlerden buluyor ve telif hakkı olanları ise kendisi anlatarak, sade ve net bir şekilde ortaya koyuyor.
Yeri geldi bizlere Seren Serengil'in kitabından bölümler okudu, yeri geldi arşivlerin tozlu sayfalarındaki üstü kapatılmış olayları çıkardı.
Fazlaca emek, bolca cesaret ve %100 onur dolu!
Siz de mutlaka bir göz atmalısınız!
Böyle bir reklam vermenin bedeli ne kadar?
Kanal gerçekten iyi; uğraşılmış, düşünülmüş üzerine.
o nasıl iğrenç bi maske ya? tek eksiğimiz buydu şimdi tamamız.