Kavga Ettiği Eşinin Başından Aşağı Dışkı Döken, Tecavüz Güzelleyen ve Cezaevinden Firar Eden Yurdum Aydını: Sevan Nişanyan

Deli bir değil ki bağlayasın...

Amerikan İç Savaşı'nın ardından ırkçı Klu Klux Klan gruplarının siyahlara uyguladıkları şiddet sonrası ortaya çıkan linç terimi, kitlesel olarak kabul gören ve sorgulanmayan bir pratik olarak hayatımızın orta yerine yerleşti.

Sosyal medyada minicik bir kıvılcımla başlayıp yangına dönen taciz ve tecavüz ifşalarının ardından toplumsal bir cinnet halini işaret eden ve bulaşıcı bir hastalık gibi hızla yayılan linç kültürüyle ilgili paylaşımlar yapıldı. İfşa hareketinin bir lince dönüştüğü, kadının beyanının esas alınamayacağı, asıl suçluların sosyal medyada mağduru oynadığı üzerine pek çok şey söylendi.

Bunları daha önce içeriklerimizde hep anlattık: 👇

Linç Kültürü Nereye Gidiyor? Yapılanlar veya Yapılmayanlar Yüzünden Sosyal Medyada Çarmıha Gerilmenin Dozu İyice Artıyor

İşte o paylaşımlardan birini de Sevan Nişanyan yaptı...

Sosyal medyadaki ifşa hareketinin suç olduğunu ve suçluların da cezalandırılması gerektiğini savunan Sevan Nişanyan'ı tanıyalım dedik bugün. Kimmiş, neler yaparmış, bu açıklamasının altında da neler yatarmış biraz anlatalım...

Türkiye Ermenisi, yazar ve dilbilimci...

Çok parlak bir çocukluk geçiren, bugün bile en iyi okullar arasında olan kurumlarda eğitim alan, bilgi yarışmaları kazanan ailesinin gururu Sevan Nişanyan 1956 İstanbul doğumlu...

Robert mezunu, ardından Yale'de Felsefe ve Columbia'da Siyaset okumuş, Latin Amerika siyaseti üzerine doktora tezi yazarken de Türkiye'ye dönmüş...

New York Times'dan Birikim'e, Agos'tan Taraf'a kadar pek çok yayında yazıları çıkmış. Commodore 64'ü Türkiye'ye getiren şirketi kurmuş, konferanslar vermiş bu alanda yayınlar çıkarmış. Özellikle Britanya ve Uzak Doğu'ya özgü seyahat kitapları yazmış, çağdaş Türkçenin etimolojisi denince akla gelen ilk isim olmuş, gezi rehberleri çıkarmış, cumhuriyetin kuruluş dönemine dair eleştirel görüşlerini bildirmiş.

Başlıkta da dediğimiz gibi kendisi tam bir aydın...

İyi yetişmiş, ülkesine ve vatanına hizmet etmiş, yeteneklerini kullanarak pek çok değerli işe imzasını atmış, hiçbir şey yapmasa bile etimolojik sözlüğü hayatımıza sokmuş Sevan Nişanyan. Tüm bunlar kendisini aydın yapmaya yetiyor da artıyor bile ama... Tabii ki işin 'ama'sı var. Her ne kadar söylediklerinin tamamı ifade özgürlüğü kapsamında olsa da, ailesiyle yaşadıkları kendisini ilgilendirse de, özel hayatı ondan başka kimseyi bağlamasa da öteki Sevan Nişanyan hakkında konuşmamız lazım.

Şirince'deki Nişanyan Evleri ve diğer yapılar kaçak mı?

1995 yılında o dönem evli olduğu Müjde Tönbekici'yle Şirince'ye yerleşti. Köyün geleneksel mimari yapısını korumak ve canlandırmak için çalışmalara başladı. Eski köy evlerinde onarım yaparak geleneksel tarzda yapılar oluşturdu ve 1999 yılında Nişanyan Evleri hizmete girdi. 

Bölgenin turizm anlamında kalkınması ve tarihi yapının bozulmadan kalması açısından baktığımızda Sevan Nişanyan'ın Şirince'ye katkısı büyük ancak yıkılmakta olan evleri resmi izin olmadan restore ettiği gerekçesiyle 2001 yılında 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Yıkım kararının ardından yapıların tamamını Matematik Köyü'ne bağışlayarak köyü riske attı mı?

Yapımına 2007 yılında başlanan ve halktan gelen yardımlar ile öğrenciler ve gönüllülerin emeğiyle oluşturulan Matematik Köyü'nün her bir taşında Ali Nesin ve Sevan Nişanyan'ın emeği var, bundan kimsenin kuşkusu yok. Ülkemizden ve dünyadan pek çok bilim insanının eğitim verdiği, çok değerli öğrencilerin yetiştirildiği, her işin imece usulü gerçekleştirildiği Nesin Matematik Köyü'nde eğitim sonucunda bir sertifika verilmese de orada olmanın kıymeti paha biçilemez. 

Kaçak olduğu gerekçesiyle yıkım kararı verilen Nişanyan Evleri'ni karardan birkaç gün sonra Matematik Köyü'ne bağışladı Sevan Nişanyan. Elbette bunu çok uzun bir süredir düşünüyordur, çünkü o eğitim köyünün her bir taşında gerçekten de çok büyük bir emeği var ancak 'Öyle de yıkamazlar, böyle de yıkamazlar. Yıksalar o enkazın altında Devlet kalır. Bu hakikati kavrayamayanları gaflet uykusundan uyandırmak açısından bu attığımız adım belki öğretici olur' diyerek attığı nifak tohumları köyü riske atmak anlamına gelmiyor mu? Şirince'nin genelindeki pek çok yapının kaçak olduğunu düşünmekte de fayda var...

Taciz ve tecavüzü güzelledi mi?

Klinik psikolog ve akademisyen Yrd. Doç. Dr. Murat Paker cinsel saldırı suçlamasıyla yargılandığı davada 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. İşte bu davanın ardından Sevan Nişanyan sosyal medya hesabından bu paylaşımı yaptı: 'Sekiz yıldır ‘terapi’ adı verilen iç dökme seanslarına gidip mahreminizi paylaştığınız birinin, faraza, en kötü ihtimalle, size ‘yürümesi’ yahut öpmeye kalkması, yahut çükünü çıkarıp göstermesinin vereceği net ZARAR nedir? Bir kariyer ve saygınlık için kırk küsur yıl emek vermiş birinin işini, mesleğini, hayatını, ailesini, insan ilişkilerini, itibarını bilerek, isteyerek, taammüden ve uzun vadeli ısrarla mahvetmenin vereceği ZARAR nedir? İlkinin cezası 4 yıl ise, ikincisinin cezasının EN AZINDAN idam olması gerekir. NOT: Sekiz değil beş yılmış, uçmuşum. İdam fenaymış, onu da bildirdiler sağ olsunlar.'

Danışanına cinsel tacizde bulunan ve bu nedenle de ceza alan bir klinik psikologdan bahsediyoruz. Psikolog ve danışan ilişkisi söz konusu. Danışan oraya o psikologdan yardım almak üzere gelmiş, zarar görmek için değil. Söz konusu dostunuz bile olsa, tacizciyi ya da tecavüzcüyü savunmamalısınız; sıra size de gelir çünkü...

Cezaevinden nasıl firar etti?

İzmir Selçuk'ta bulunan Şirince Mahallesi'ne bir kilometre mesafedeki kendine ait araziye yaptığı evin inşaatını, arazinin SİT alanı olduğu gerekçesiyle iki kez mühürlenmesine rağmen tamamlayan Nişanyan hakkında Selçuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde davalar açılmıştı.9 ayrı suçtan 11 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Nişanyan, 2 Ocak 2014 tarihinde tutuklanarak Torbalı Açık Cezaevi'ne konulmuştu. Çeşitli disiplin cezaları, koşullardan ötürü şikayet ve diğer nedenlerden ötürü bir cezaevinden diğerine gezen Sevan Nişanyan son olarak bulunduğu Foça Açık Cezaevi'nden firar etti. Üç beş senenin yeterli olduğunu düşünerek fırsattan istifade ettiğini şöyle anlatmıştı: 'Yöntem ve usuller konusunda konuşmak için biraz erken. Zamanı geldiğinde onu bütün ayrıntılarıyla anlatacağımdan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Ama henüz zamanı değil. Üç beş sene yeter diye düşündüm. Dolayısı ile artık biraz nefes almanın zamanının geldiğini düşündüm. Olay bu. Eh bu durumda Türkiye’nin kendine özgü birtakım koşullarından ya da eksikliklerinden faydalanarak devletimizin kontrolünün dışına çıkmaya karar verdim…'

Kendisi şu sıralar Samos'ta yaşıyor, dipnot olarak belirtelim...

Kadın düşmanı mı yoksa feminizmle kafayı mı bozdu?

Feminizmi zorbalık olarak yorumlayan ve her fırsatta diliyle mizojiniyi tekrar tekrar besleyen Sevan Nişanyan'ın cümlelerini hatırlayalım: 'Gerek kadın hakları, gerek cinsiyetçi söylem, gerek eşcinsel hakları konusunda Türkiye ortalamasına göre bir hayli açık fikirli ve duyarlı bir insanım. Bu nedenle feminizm ile kadın ve eşcinseller hakkındaki görüşlerim tamamen ayrıdır. Ben feminizmin hiç şüphesiz ortaya çıkış gerekçelerini biliyorum. Fakat bugünkü dünyada feminizmin tipik bir ötekileştirme ideolojisine dönüştüğünü görüyoruz. Çağdaş kültürün en korkunç ve en üzücü tezahürlerinden biri olduğu kanısındayım.”

İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirilse bile kanaat önderi ve bir aydın olarak bunları dile getirmesi kadın mücadelesine zarar veriyor.

Nasıl bir mantıkla kavanoza dışkısını doldurarak eşinin kafasından aşağı boşalttı?

Kadınlarla ve feminizmle ilgili sözlerini ifade özgürlüğü kapsamına alsak da Sevan Nişanyan geçtiğimiz yıllarda gündeme çok ilginç bir olayla geldi: Eski eşi Müjde Tönbekici bir kavga sırasında Sevan Nişanyan'ın kavanoza dışkısını yaptıktan sonra kendisinin kafasından aşağı boşalttığını söyledi. Sevan Nişanyan da şu sözleriyle bu olayı doğruladı: “Müjde Hanım’ın, Şirince köyündeki ekonomik ve sosyal gücünü kullanarak, hemcinsi olan iyi niyetli birkaç genç kadına yönelttiği kasıtlı, planlı ve onur kırıcı psikolojik şiddeti protesto etmek ihtiyacını duydum. Şiddete şiddetle karşılık vermeyi doğru bulmadığım için, Müjde Hanım’ın davranışına tam olarak uyan sembolik bir jestle yetindim. Bunu, tüm bilgileri değerlendirdikten ve tarafları dinledikten sonra, açıkça yüzüne karşı yaptım. Üçüncü şahıslara karşı onurunun kırılmamasına da dikkat ettim. Bizde tipik olanın aksine, kıt bilgi ve bol hamasetle kendimi gaza getirip, ‘Pusu kur arkadan vur’ yöntemini seçmedim.'

Mizojini ne derseniz, sözlük karşılığı tam olarak bu olabilir...

Elazığ depremi ardından söyledikleri, Taraf gazetesindeki kışkırtıcı yazıları, cumhuriyetin kurulduğu döneme ait fikirleri ve daha neler neler... Sevan Nişanyan gerçekten çok önemli bir aydın, yazar, fikir insanı ama bu kadarı biraz fazla değil mi artık? 

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Ahmet Kural'ın Başrolünde Oynadığı TRT Tabii Dizisi Gassal'ın Tanıtım Afişleri Tepki Çekti!
YORUMLAR
15.12.2020

'' Okumak cehaleti alır, eğer hamurunda varsa eşeklik baki kalır. '' -Fuzuli

15.12.2020

Aydin degil, cok okumus sadece. Dupeduz cahil, altin semerli.

Pasif Kullanıcı
16.12.2020

Bu adama bir zamanlar (abartmıyorum) tapıyordu insanlar. Bence psikolojisi bunun altında kaldı ve ciddi biçimde kafayı kırdı. Kendisini hatırlatacak pek çok skandalı olsa da ben bir tarihçi olarak onu her zaman Yusuf Halaçoğlu'nun karşısında argüman üretemedikçe pancar gibi kızarmış bir suratla yerinde öfkeden zıplarken hatırlayacağım. Ara ara sırf o hâline gülüp eğlenmek için açar izlerim. Başkalarını bilemem ama beni bir palyaço gibi eğlendirdiği böyle bir yönü de var. Ne kadar okursan oku, bilginin yetmediği yerde devreye giren etnik ırkçılığın seni rezil edebiliyor.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ