Beklentinin çok üstünde artan cari açık (Ocak’ta $4 milyar artması bekleniyor), sürekli yükselen enflasyonun vatandaşı TL’den caydırması ve nihayetinde yükselen global faizlerden dolayı bir kısım banka ve şirketin vadesi gelen dış borcu yeniden borçlanmak yerine itfa etmesi olasılığı, doları çıpalama projesinin zayıf karnı.
Eğer hükümetin oyun planı doğru çıkarsa, bu olası zaafiyeti kapatmak için kapalı kapılar arkasında özel sektöre döviz bozdurması için rica veya baskılar gelebilir. Hatırlayalım, daha önce de Bakan N. Nebati ekonomistlerle yaptığı toplantıda özel sektörden 10, hatta $20 milyar dövizi KKM’a çevirmesini beklediğini ifade etmişti.
Prof Kavcıoğlu’nun “Yapılan analizler bunun 50 milyar dolarının KKM’de istenen vadeye bağlanabileceğini gösteriyor” görüşü belki de bu analizden yararlanan hükümetin özel sektöre baskı uygulayabileceğinin bir delili olabilir.
Özel sektör bir çok bakımdan kamuyla işbirliği yapmak zorunda, yoksa işleri yürümez. Bu yüzden baskıya boyun eğebilir. Ancak, bu baskının maliyeti büyük. Özel sektör ihracat gelirinin büyük kısmını yurtdışında tutabileceği gibi, önce dövizi KKM yapıp, sonra piyasadan yeniden döviz alabilir.
Adam Smith’in dediği gibi, özel sektöre gereksiz müdahale sistemi kasar.