Hrant Dink'in 'Türk düşmanı Ermeni' bir siyasi figür gibi gösterilmesi ve hedef haline getirilmesi süreci şu şekilde gelişti:
6 Şubat 2004 tarihinde Agos’ta Sabiha Gökçen’in Ermeni asıllı olduğunu iddia eden bir haber yayınlandı.
21 Şubat'ta Sabiha Gökçen haberi Hürriyet’in manşetine taşındı.
Aynı gün Genelkurmay Başkanlığı’ndan çok sert bir açıklama geldi; söz konusu haber ‘milli birlik, beraberlik ve değerler açısından tehlikeli' bulundu. Genelkurmay açıklaması sonrası Hrant Dink tartışmaların odağı haline geliverdi.
23 Şubat'ta Hrant Dink İstanbul Valiliği’nde 'görüşmeye' çağrıldı.
24 Şubat'ta valilikteki görüşmede vali yardımcısı Ergun Güngör'ün yanında iki MİT görevlisi vardı; Dink daha sonra bu görüşme için 'uyarıldım' diyecekti.
25 Şubat'ta Dink hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
26 Şubat'ta Agos önünde ‘Kahrolsun ASALA’ ve ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ sloganları ile eylem yapıldı. Tüm bunları ‘Ermeniye bak’ , ‘Ya sev ya terk et’ gibi gazete manşetleri izledi.
16 Nisan 2005 tarihinde Hrant Dink hakkında ‘Türklüğü neşren tahkir ve tezyif’ suçlaması ile dava açıldı.
“Türk”ten boşalacak o zehirli kan...'
Hrant Dink, Agos'ta Kasım 2003-Mayıs 2004 arasında, 'Ermeni Kimliği Üzerine' başlıklı 11 haftalık bir yazı dizisi yayımlamıştı. Yazı dizisinin 13 Şubat 2004 tarihli bölümünde geçen “Türk”ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan’la kuracağı asil damarda mevcuttur” cümlesi cımbızlanarak Dink hakkında ‘Türklüğe hakaret’ten dava açılmıştı.
Bilirkişi: Türklüğe hakaret yok
Bilirkişi heyetinin yazı dizisinin tamamı incelendiği takdirde bir suç unsurunun bulunamayacağı yönündeki raporuna ve Yargıtay Başsavcılığı’nın itirazına rağmen Dink hakkındaki mahkumiyet kararı Yargıtay tarafından onanmıştı.
Dink'in 'Türk'ten boşalacak zehirli kan...' ifadeleriyle ne anlatmak istediğini 'gerçekten' merak edenler bilirkişi heyetinin raporuna ve yazı dizisinin ilgili kısımlarına buradan ulaşabilir.