'Sivil toplumun devlet tarafından sindirildiği, her görüşün devletle mesafesi nispetinde onurlu bir hayat alanı bulabildiği Cumhuriyet tarihimizde seçimler, halkın kendi politik iradesini gösterdiği en mühim araç olageldi' denilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
'Yeni bir anlam, adalet, özgürlük ve eşitlik ufkunu, halk hep seçimlerde aradı. Bu arayış, 14 Mayıs seçimlerine iki aydan az bir zaman kala yeniden gün yüzüne çıktı: Türkiye’nin somut krizleri ve gerçek çelişkileri gözler önündedir. Her şeyin tepetaklak olduğu bir dönemdeyiz. Bu şartlar altında mahalleler ve kimlikler üzerinden yapılacak okumaların, hiçbir geçerliliği yoktur. Keza, seçimi mütedeyyinler ve mütedeyyin-karşıtları üzerinden ele almak, gerçeği saptırmanın ve siyasi hesaplara alet etmenin bir yoludur. Ülkece; bir iltimas rejimi ve onun menfaat ortakları olan kadrolar tarafından hukukun ve kurumların askıya alındığı, tüm bürokrasinin rejimin kapı bekçisi haline getirildiği, iş bölümünün ve idari inisiyatifin yok edildiği bir cenderenin içindeyiz. Türkiye ne yukarıda bahsettiğimiz meşum döngünün çarklarına ne de ülkeyi parti-polis devleti olmanın kıyılarına getirmiş iltimas rejimine mahkûmdur.'
Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'de uzun yıllardır eksikliği çekilen demokratik siyaset anlayışını sahiplendiği ve aldığı birçok politik inisiyatif ile bunu Türkiye kamuoyuna gösterdiği ifade edilen açıklamada, 'Bu sebeple Türkiye’de yakın ve orta vadede nelerin yapılması gerektiği ve kimin tarafından yapılması gerektiği gayet nettir. Bir tarafta ülkenin kronik sorunları hususunda elini taşın altına koyan, helalleşen, demokratik bir uzlaşı kurmak isteyen siz; diğer tarafta ülkemizin ve bizim özelimizde İslamcı-mütedeyyin kesimin tüm kazanımlarını kendi şahsının varlığına bağlayan, halkı adeta bu kazanımların kaybedilme olasılığı ile tehdit eden Erdoğan vardır' ifadelerine yer verildi.
Kartal imam hatip'i fetöcü ilan etmezlerse adam değilim.
Friendly Fire
Doğru yolu görmüşler 🇹🇷❤️