Henüz 19 yaşında genç bir reklam yazarı olarak reklamcılığa başladığım yıllarda yazdığım reklam filmleri neredeyse yıl boyu yayında kalırdı. Reklamcı değilseniz bu size garip gelmeyebilir ama günümüzde bu bir reklam kampanyası için son derece uzun bir süre. İnternetin hayatımızdaki payını büyütmesiyle birlikte tüketicinin sabrı azalmaya, dikkat süresi hızla kısalmaya başladı.
Bugün en çok tutan reklam filmlerinin bile ömrü kabaca iki hafta, hadi bilemedin bir ay. Üstelik bu sadece memleketimize özgü bir durum değil. Tüm dünyada artık durum böyle. Bir reklamcı olarak, mahsulleri belki de dünyanın en hızlı eskiyen mesleklerinden birini yaparken, zamanın süzgecinden geçebilen, yüzyıllarca insanı kendine hayran bırakan şeylere ve onları yapanlara özel bir ilgi duydum.
Mimarinin kalıcılığı benim için bunun en somut örneklerinden biri oldu hep. Ne zaman bu konuda karamsarlığa kapılsam kitaplığıma gidip Frank Gehry, Oscar Niemeyer’ın ya da Clorindo Testa’nın eserlerinin olduğu kitaplardan birini elime alıp sayfalarını karıştırmaya başlarım... Sayfalar arasında kaybolurken aklımdan şunlar geçer; başka nasıl yaptığımız işin etkisini nasıl daha uzun soluklu hale getirebiliriz? Reklamın ömrünü uzatacak ‘başka’ları sorarım hep...
Daha etkili ‘başka’ bir strateji var mı? Daha akılda kalıcı ‘başka’ bir fikir var mı? Ya da o fikri ‘başka’ nasıl unutulmaz kılabiliriz? ‘Başka... Başka... Başka?’