Karne Günü Ne Güzeldi Yaa! İşte 14 Maddeyle Karne Günü Heyecanı...

Karne ne demekti? Karne resmen emek demekti... Acı tatlı geçen bir yılın ürünü, meyvesiydi... Kimi zaman tatlı mı tatlı kimi zaman da ekşi ve acı bir meyve olsa da, sonuçta meyveydi(!) Bugün milyonlarca çocuk ve genç karne aldı, bize de onların yüzü suyu  hürmetine kendi karne günlerimizi hatırlamak kaldı... Karşınızda 14 maddeyle hepimizin aşina olduğu karne günü halleri...

1. Karneden önceki son düzlükle başlayalım...

Karnenin gelişi son sınavlardan bellidir tabii ki... Öğrenciyken 'yazılı' derdik gerçi, büyüyünce adı sınav oldu nedense. Son yazılıların da bitmesiyle yavaştan yavaşa ak g.t kara g.t belli olmaya başlar... Başarılı öğrenciler için bir festivale dönüşen bu son yazılılar dönemi, maalesef tembel tenekeler için ise kaçınılmaz hüsranın habercisidir.

2. Öğretmenler odası önü bekleyişi; hocalardan not dilenme ve ortalama hesaplamaları...

Son sınavlar bittikten sonra hummalı bir hesap kitap dönemi başlar. 'Matematikten 65 alsam kurtarıyor, edebiyatçı 50 verse geçiyorum' gibi bir ihtimaller varsayımlar süreci başlar. Bu süreçte sürekli bir şeyleri kıl payı kaçırmak tehdidiyle karşı karşıya bir öğrenci tipi belirir. İşte bu öğrenciler okul koridorlarında hocaların eteklerine yapışırlar, allem edip kullem edip istedikleri notu kapmaya çalışırlar...

3. Son sınavların da bitmesiyle boş geçen dersler...

Yalvarma yakarma dönemi de bittikten sonra artık gerçek anlamda yapacak hiçbir şey kalmamış olur. Hocalar yalandan derse ya girerler ya girmezler... Bu dönemde çalışkan ve tembeller arasında bir ayrım da ortaya çıkar; çalışkanlar burnu havada davranıp okula gelmezken, tembeller biraz da doldurdukları devamsızlık hakkının mecburiyetiyle boş sınıfa gelip gitmek zorunda kalırlar.

4. Boşluktan istifade yapılan piknikler ve gezmeler...

Okul piknikleri özellikle bu boş haftalara denk getirilir tabii. Çoğunlukla Belgrad Ormanları'nda vuku bulan bu pikniklere okulun tuttuğu otobüsle gidilir, yolda 'Ormana gittik yaz geldi' ya da 'Dağ başını duman almış' şarkıları coşkuyla söylenir... Öğretmenleri ilk defa kot ve tişörtle görmenin heyecanına arkadaşlarınızı sivil görmenin coşkusu karışır, inanılmaz anlar yaşanır.

5. Yaz tatili hayalleri ve köye gidecek arkadaşlar...

Sınıfta herkes yaz tatili hülyalarından bahseder olur. Her sınıfta olan, okulun kapandığı günün ertesi günü köye gidip okullar açılmadan 1 gün önce dönen arkadaşlarla hüzünlü veda konuşmaları yapılır. Şehirde kalan çocuklar ise mahallede sabahtan akşama kadar sokakta oynamanın fantazilerini kurarlar, sonra bir güzel de gerçekleştirirler o hayallerini. Çocuk dediğin sokakta oynar çünkü, ohh, canlarına değsin...

6. Çocukken de oynaktık; bir yıl sonu eğlencesi olarak sınıfa teyip getirmek...

Kim nasıl akıl ederdi bilinmez ama karne günü mutlaka okuldaki birkaç sınıfta teyip olurdu. Dönemin pop şarkıcılarının kasetleri çalınırdı, yer yer mezdekeyle içimizdeki küçük oryantel ortaya çıkardı. Çocuk büyük fark etmiyor arkadaş, bu topraklarda doğduysan oynayacaksın; göbek de atacaksın gerdan da kıracaksın...

7. Pasta börek olmazsa olmaz...

Ve tabii ki o dev(!) eğlenceye evden pasta börek getirilirdi. Plastik bardakta kola ve fanta, kek, börek, bakkaldan alınmış bir takım abur cubur öğretmenin masasının üzerine dizilir, bir yandan 'Abe kaynana' da göbek atarken bir yandan da tıkılınırdı... Ne pis çocuklarmışız :)

8. Okulun son günü sınıfa fotoğraf makinesi götürmek...

Ve bu unutulmaz günü daha da unutulmaz kılmak için okulun son günü getirilen filmli fotoğraf makineleri. Pozları saya saya, parmaklarımız her fotoğrafı çekerken tireye titreye de olsa o günü böylece ölümsüzleştirirdik.

9. Okula sivil kıyafetle gitmek. Bir hafta öncesinden ne giyeceğini düşünmek.

Yani zaten devlet okulundayız, birbirimizi sadece önlükle ya da içinde 10 ton geçen ekose okul eteğimiz ceketimizle görmüşüz sadece... Dolayısıyla bir heyecan oluyor son gün, ay ne giyeceğim diye günler öncesinden düşünmeye başlıyorsunuz... Halbuki çocuksun işte, ne giysen güzelsin ama bilmiyorduk ki işte.

10. Akdeniz-Karadeniz'le başlayan, hepimizi denizlerimizden soğutmuş tekerleme...

Ve o an! Öğretmenin karnelerle sınıfa girdiği o an! Sanki karnesi pekiyi ile doluymuş gibi, genelde sınıfın en tembelinin başlattığı tekerlemeye bütün sınıf coşkuyla eşlik ederdi. Bok var çünkü, öyle bağırınca karneyi daha önceden veriyor çünkü öğretmen sanki! Hayır bir de anlamsız çirkin bir tekerleme...

11. Teşekkür ve takdir getirmenin dayanılmaz hafifliği...

Çalışkanların tuzu tabii ki ve elbette kuru. Öğretmenler başarı belgesi alanları genelde en son açıklarlardı; böylece ismi okunmayan öğrencilerde sevinçli bir bekleyiş hasıl olurdu. Bütün yıl öğretmene sinir krizi geçirten yaramaz ve başarısız öğrencilerle de barış rüzgarları eser o gün, şakalar espriler havada uçuşur.

12. Zayıf getirenin dramı ve çamaşır suyu...

Her ne kadar sınıfta gülüşülse de elinde 12 zayıflı karneyle okuldan çıkan öğrencide tedirginlik hat safadadır. Malum anne baba soracak evde, çocuğum getir bir bakalım karneni diyecek... Kimisi acısını kalbine gömüp 'brave heart' yüreğiyle karnesini gösterirken kimisi de korkusundan hilelere başvururdu. Tabii ki bu hilelerden en bilineni çamaşır suyuyla notunu silip yerine yeniden yazmaktı. Ah çocukluk, sen nelere kadirsin...

13. Davranış notu ve öğretmenin kişisel mesajları...

Bir de karnede yok yemek alışkanlığı, yok hoşgörü öyle değişik davranış notları kısmı vardı. Öğretmenler de dahil kimse ciddiye almazdı bu kısmı. Bazen gıcıklığına beslenme alışkanlığına 4 filan verirlerdi niyeyse. Ama bir de öğretmenin notunun yazılı olduğu kısım vardı ki... Karneyi elimize aldığımızda heyecanla okurduk; öğretmenimiz de 'iyi çocuksun ama biraz şöyle yapsan böyle yapsan' gibi tavsiyeler verirdi. Güzeldi be...

14. Veee karne harçlığı!

Yüzü gülenler için, bütün sene çalışıp güzel bir karne getirenler için bayram etme sebebidir karne parası. Eve gelen herkese karne bazen günlerce teker teker gösterilir ve harçlık toplanırdı. O paralarla da ya dondurma filan alırdık, ya da mebla biraz büyükse bisiklet kaykay gibi şeylere yatırırdık. Yaz tatilimiz güzel, yaz tatilimiz mutlu olurdu; biz neşeli olurduk... Neticede çocuktuk, koştururduk...

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un Yaptığı Açıklamalar Gündem Oldu: ''Uyanın Fenerbahçeliler Uyanın!''
Kayyum Atamaları Sonrası İlk Kez Konuşan Devlet Bahçeli, 'Öcalan' Çağrısını Yineledi
Seray Sever'den Apar Topar Yayından Kaldırılan "Dünya Güzellerim" İtirafı!
YORUMLAR
17.06.2016

Karne alındığı bu kadar mı belli olur arkadaş heryer vıcık vıcık bebe kaynıyor, karşımızda park var demin bebenin biri yüzüstü kayıyordu kaydırakta tipi görseniz sanırsın cihan harbinden galip çıkmış gibi nasıl mutlu pzevenk -.- dsdsd

17.06.2016

Geleneksel internet kafede counter oynama merasimi yapmak isterdim bende ama bütlere kaldık.

17.06.2016

Dostum tavanı izliyorum can sıkıntısından o derece bunaldım boğulucam ortalama yüzünden.

17.06.2016

karne heyecanımı kaldıki şimdiki nesilde o eskidendi.

17.06.2016

aynen e-okul sayesinde her şey önceden belli oluyor

TÜM YORUMLARI OKU (17)