Karım Kızılötesi Işınlarla Duvarın Karşısındaki Bir Adamla Beni Aldatıyor

90’lı yıllarda, Show tv ana haber bülteni sunucusu Reha Muhtar vardı, o şöyle başlardı söze: 

“Evet sayın seyirciler, gün geçmiyor ki güzel ülkemde bir gariplik daha yaşanmasın.”

Evet hakikaten öyle bir ülkede yaşıyoruz ki şaşırmadığımız bir gün bile olmuyor.

Geçen Esra Erol’un programında şöyle bir hadise geçti, konuyu bir hatırlayalım:

“Karım kızılötesi gücü ve teknoloji yardımıyla ihanet etti.”

Hasan açıklamasında eşinin yalancı olduğunu söyledi ve “Karım kızılötesi gücü ve teknoloji yardımıyla bana ihanet ediyor. Eşim duvarlara bakıyor. Ben o duvarların fotoğrafını çektim. Önce bir anlam veremedim. Sağa, sonra sola çevirdim. Bu onun baktığı duvar. Daha birçok görüntü var. Çıplak gözle görülmüyor. Fotoğrafı çekince görülüyor. Benim çıplak gözle göremediğimi karım özel yetenekleriyle görüyor” dedi.

Esra Erol, “Bu resimleri senden başka gören kimse var mı?” diye sordu. Hasan ise “Ben en son elimdeki resmi gösterdiğimde ona yemin ederim size dili tutuldu. Bu bunu nerden buldu gibi.” dedi.

Zeynep sözlerine, “Her fırsatta onu affettim. Çevremdeki herkes Hasan'ı çok sever. Bu yaşananların hiç yaşanmamış olmasını dilerdik. Ben üçüncü çocuğuma hamile olduğumu söyledim, tedavi ol dedim, kocam 'bebek benden değil' dedi, kabul etmedi.” sözleri ile devam etti.

Gerçekten izlerken ağzım açık kaldı. Şimdi ben olaya bir terapist açısından yaklaşacağım.

Burada size birtakım duygulardan örnek verebilirim, eğer ki bireyde yetersizlik hissi mevcutsa karşı tarafa bunu farklı bir biçimde yansıtabilir. İlişkinin dinamiğinde kıskançlık duygusu hakim olur, karşı taraf partnerini kıskandığı için ona büyük bir öfke ve nefret duyabilir. Günümüzde görüntülü aramalar ya da konum attırmalar oldukça meşhur.

-Neredesin sen? Yanında kim var? Gittiğin yerde telefonuna bakacaksın.

-Çabuk konum at.

-Masadakilerle fotoğraf çek.  

Bu mesajların altında çok yoğun yetersizlik duygusu vardır, birisi sizi kıskanıyorsa size güvenmediğinden değil kendine güvenmediğinden olur bu.

Buradaki olaydan yola çıkarsak eşi kıskanç, bugüne kadar yaşamış olduğu bütün sıkıntıların sebebinin kadın olduğunu söylüyor.

Kıskançlık durumlarında şöyle gülünç hadiseler de yaşanır bazen, kadın evdeki eşyaların yerini değiştirir, erkek der ki “Kesin sen beni aldatıyorsun, ondan bu eşyaların yerini değiştirdin.” ya da otobüste gidiyorlar diyelim, yanına bir erkek oturunca kadının, “Kesin sen ona kaş göz yaptın yanına oturmasını ima ettin.” der, bunlar benim seanslarımda kulağımla duyduklarım… Daha bilmediğim kim bilir neler var? 

Sürekli kadını onu aldattığı gerekçesiyle suçluyor ve her seferinde sudan sebepler bulup kavga çıkarıyor, uçan kuştan kıskanıyor eşini. 

Burada erkeğin manipülasyonu vardır, yani karşı tarafın yapmadığı bir şeyi yapmış gibi göstermek ya da karşı tarafın istemediği bir şeyi ona sanki istiyormuşçasına yaptırmak, manipülatörler bunu çok iyi becerirler, ruhunuz duymaz. 

Bir süre sonra karşı taraf “Hakikaten aldatıyor olabilir miyim?” diye düşünmeye başlar, “Acaba gerçekten otobüste o adama kaş göz yaptım da hatırlamıyor muyum?”

Yine bir danışan öyle bir manipülasyona uğramıştı ki şöyle bir takıntı oluşmuştu kendisinde:

“Ben evdeyken karşı komşum bize geldi, ben ona kapıyı açtım, biz birlikte olduk ve unuttum çocuğum ise aslında karşı komşumdan.” diye kafasına takmıştı. Sürekli bunu düşünüyordu. 

Değerli okurum, manipülasyon çok tehlikelidir, benim danışanlarımın çoğu bir süre sonra eşlerinin bu tutumları ve suçlamaları karşısında depresyona girdiler, eşlerinin yaşamış olduğu yetersizlik duygusunu atabilecekleri tek insan kendileri olduğu için kabul ediyorlar. 

-Sen iyi bir kadın olsaydın, ben sana iyi davranırdım.

-Sen beni aldattığın için sana kötü davranıyorum.

Aslında ortada bir aldatma yok ama kendi yaşamış olduğu duyguya katlanamadığı için eşine bu sözleri sarf ediyor.

Bazen de yansıtmalı özdeşim dediğimiz durum gerçekleşir. Evli bir çift olsun: Erkek sabah işe gidiyor, gayet huzurlu her şey yolunda işinde gücündeyken patronla bir sıkıntı yaşıyor, o anda çok yoğun bir yetersizlik ya da değersizlik hissediyor. Oradaki sıkıntıyı patrona yansıtamıyor haliyle, akşama kadar bekliyor, akşam eve gidince eşi kapıyı açınca yüzüne bile bakmıyor, kadın ne yaptığından habersiz, “Acaba bir şey mi yaptım?” diye kendini sorgulamaya başlıyor, yemeğe oturuyorlar, yemek de kadının yüzüne bile bakmıyor ve üzerine “Bu yemeğin tuzu neden yok?” diye kavga çıkarıyor, tanıdık geldi mi senaryo?

Sabah iş yerinde yaşamış olduğu yetersizlik ya da değersizlik duygusunu bütün gün içinde taşıdı, akşam da direk en suçsuz kişinin üzerine atarak kendini rahatlattı. Kötü duygu atma da diyebiliriz buna.

Geçenlerde bununla alakalı çok güzel bir yazı okudum onu sizlerle paylaşmak istiyorum:

Çöp Kamyonu Kanunu

“Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkla kurtuldu.

Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı.

Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı… Ve gerçekten çok arkadaşçaydı.

Sordum: 

Neden bunu yaptınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti.”

 Taksi şoförü bana, şimdi ‘Çöp Kamyonu Kanunu’ dediğim şeyi öğretti.

Şoför pek çok insanın çöp kamyonu gibi olduğunu açıkladı.

“Her tarafta çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı dolular. Çöpleri biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin. Onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp iş yerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın.”

İşin ana fikri şu ki, başarılı insanlar çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler.

Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla: 

“Size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için dua edin.”

Instagram

Popüler İçerikler

Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu