Bazen ne söylersek söyleyelim, karşımızdakinin sınırları bizi sınırlar, uzaylı muamelesi görürüz.....Bazen aklımıza gelen doğruları tam söyleyecekken, türlü etmenler ve eskimeyen yöntemlerle bundan vazgeçeriz, belki de ikna ediliriz...Bazen sırf insani bir merak uğruna pazarlamacıların tuzağına düşeriz, para verip almak tatlı gelir...Bazen, bazı şeyleri hiç öyle düşünmemişizdir, biri kalıpların dışında bir şey söyleyince yaratıcılık bu deyip, şapka çıkarırız...Bazen ne kadar yetenekli olursak olalım, elimizdeki malzeme, bulunduğumuz ortam bir yere kadarsa, biz ne yapabiliriz ki?...Bazen her şey o kadar doğal gelir ki insana, senin için dünya o açıdan öyle görünür.Kim ne diyebilir ki?Bazen ne olduğumuza/olmadığı-mıza bakmadan yanlış şeylere heves ederiz, sonuç şu olur ; heveslendiğimizle kalırız, bir de hayal kırıklığı...Bazen kim ne derse desin standardımızın dışına çıkamayız. Standart bir içgüdümüz varsa suç bizim mi?...Bazen kendimizi kandırırız, buna gereksinimimiz de vardır aslında, çevremiz de bize anlayışlı yaklaşır, belki de uğraşmak istemez...Bazen, tüm dünyayı kurtarabileceğimizi düşünürüz, elimizden gelen çok şey olmaz ama yine de moral bozukluğuna bire birdir...Bazen gerçekler o kadar nettir, o kadar gözümüze girer ki, ancak biz daha önyargımızı aşamamışızdır ve fırsat kaçmıştır...Bazen yaşam öyle ağır gelir ki insana, ancak pembe gözlüklerle katlanılabilir, uçmak isteyene deli denmesi de cabası...