Abimle dışarda oynuyoruz. Yağmur sonrası çamurlu toprak kurumuş, hafif sertleşmiş. Bunları birbirimize fırlatıyoruz. Tabi bu fırlattıklarımızı isabet ettirsek bile puf diye dağılır, can yakmaz. Ama o benden büyük ve oyunda daha başarılı olduğu için ben durumdan memnun değilim. En son yerden epey taşlaşmış büyük bir çamur parçası aldım. Olduğu yöne doğru görmeden fırlattım. Ağzı yüzü kan içinde olduğu yerden çıktı, bana doğru sessizce geliyor. Abisi olan bilir ki bu sessizlik efsane bir dayağa delalettir. Babama koştum. Dayaktan kurtulabilmek için kendimi yerlere ata ata ağlıyorum. Babam bakıyor, ağzı yüzü kan içinde olan büyük, bağıra bağıra ağlayan küçük. Abime "ne oldu" diye sordu. "Yok bir şey, koşarken kardeşim görmeden kafa attı, korktu. Sen git ben yüzümü yıkayayım. Sakinleştiririm onu." dedi pis yalancı. Babamda hemen inandı, teslim etti beni celladıma.
Küçükken tahtaları kullanıp kendimize ok yapmıştık. tapa (gazoz kapağı yani) düzleştirip onu da okumuzla fırlatıyoruz. biladerle kavga ettik. sinirlendirme beni sıkarım dedim inanmadı sıktım. gözünün üstüne saplanmıştı. anneme gittik annem beni 5 dövüyorsa 1 de kardeşimi dövüyordu niye kavga ediyorsunuz diye. çocuk benden az çekmedi. yıllar sonra özür diledim ama kahkaha eşliğindeydi. gülüp durduk deli gibi :)
doktora gitmek? ha o zamanlar öyle şeyler olmuyordu. dayağı yiyince iyileşiveriyorduk.
Yaş ya 13 ya 14 kardeşim benden bi yaş küçük. büyük olan benim ama cılızım daha güçsüz duruyorum o hafif heybetli bi dr ben ılımlı bi insanım o dediğim dedik hani ablayız ya kıyamıyoruz da hiç sertimizi görmemişler. İçerde bi muhabbetler dönüyo bu aç dalyarağa diyolar ki ablanı dövebilirsen sana 5 lira. Yok bi de ben olsam o zaman dolar 1.25 mi ne yine de 50 den aşağı kapı açmam. Bu dırzo ben daha kapıdan girmeden dalıyo boynuma ne oluyo ablamıyorum ama dayak yediğim çok belli. E ben güçsüzüm ha. Bunu bi alaşağı ettim Allah ne verdiyse giydiriyorum. Bizi zor ayırdılar bu hala ağlıyo ben daha hırsım sönmemiş üstüne yürüyorum. Tabi sonrasında bizi dövüştürenler de ağladı falan ama ben akıllanmışım düşmanın nereden geleceği hiç belli olmuyo. İşte tekvandoya başlama hikayem.
Abimle dışarda oynuyoruz. Yağmur sonrası çamurlu toprak kurumuş, hafif sertleşmiş. Bunları birbirimize fırlatıyoruz. Tabi bu fırlattıklarımızı isabet ettirsek bile puf diye dağılır, can yakmaz. Ama o benden büyük ve oyunda daha başarılı olduğu için ben durumdan memnun değilim. En son yerden epey taşlaşmış büyük bir çamur parçası aldım. Olduğu yöne doğru görmeden fırlattım. Ağzı yüzü kan içinde olduğu yerden çıktı, bana doğru sessizce geliyor. Abisi olan bilir ki bu sessizlik efsane bir dayağa delalettir. Babama koştum. Dayaktan kurtulabilmek için kendimi yerlere ata ata ağlıyorum. Babam bakıyor, ağzı yüzü kan içinde olan büyük, bağıra bağıra ağlayan küçük. Abime "ne oldu" diye sordu. "Yok bir şey, koşarken kardeşim görmeden kafa attı, korktu. Sen git ben yüzümü yıkayayım. Sakinleştiririm onu." dedi pis yalancı. Babamda hemen inandı, teslim etti beni celladıma.
Küçükken tahtaları kullanıp kendimize ok yapmıştık. tapa (gazoz kapağı yani) düzleştirip onu da okumuzla fırlatıyoruz. biladerle kavga ettik. sinirlendirme beni sıkarım dedim inanmadı sıktım. gözünün üstüne saplanmıştı. anneme gittik annem beni 5 dövüyorsa 1 de kardeşimi dövüyordu niye kavga ediyorsunuz diye. çocuk benden az çekmedi. yıllar sonra özür diledim ama kahkaha eşliğindeydi. gülüp durduk deli gibi :) doktora gitmek? ha o zamanlar öyle şeyler olmuyordu. dayağı yiyince iyileşiveriyorduk.
Yaş ya 13 ya 14 kardeşim benden bi yaş küçük. büyük olan benim ama cılızım daha güçsüz duruyorum o hafif heybetli bi dr ben ılımlı bi insanım o dediğim dedik hani ablayız ya kıyamıyoruz da hiç sertimizi görmemişler. İçerde bi muhabbetler dönüyo bu aç dalyarağa diyolar ki ablanı dövebilirsen sana 5 lira. Yok bi de ben olsam o zaman dolar 1.25 mi ne yine de 50 den aşağı kapı açmam. Bu dırzo ben daha kapıdan girmeden dalıyo boynuma ne oluyo ablamıyorum ama dayak yediğim çok belli. E ben güçsüzüm ha. Bunu bi alaşağı ettim Allah ne verdiyse giydiriyorum. Bizi zor ayırdılar bu hala ağlıyo ben daha hırsım sönmemiş üstüne yürüyorum. Tabi sonrasında bizi dövüştürenler de ağladı falan ama ben akıllanmışım düşmanın nereden geleceği hiç belli olmuyo. İşte tekvandoya başlama hikayem.