Black Mirror, aslında bir dizi değil, adeta zihinleri zorlayan bir düşünce laboratuvarı gibi. Her bölümünde bambaşka bir evrene doğru yolculuk yapıyorsunuz. Bazıları gerçekten aklınızı başınızdan alacak cinsten. Mesela birinde sosyal medyanın bizi nasıl etkisi altına aldığını sorgularken bir diğerinde ise yapay zekânın insan ilişkilerine olan etkilerini keşfediyorsunuz.
Olaylar günümüzde geçiyor olsa da her bir hikâye gelecekte bizimle nelerin olabileceğine dair muazzam ipuçları veriyor. Teknolojinin getirdiği muhteşem olanaklarla beraber beraberinde getirdiği endişeleri de gözler önüne seriyor.
Black Mirror'ın en çarpıcı yanı, teknolojinin güzelliklerini gösterirken aynı zamanda bazı zor soruları da sorması. Bir bölümü izledikten sonra kafanızda kocaman bir soru işareti kalıyor, işte tam da burada düşünmeye başlıyorsunuz.
Black Mirror, bazen yakın gelecekte olabilecek senaryoları ve teknolojinin toplumsal etkilerinin de sinyallerini veriyor. Ancak her ne kadar dizi gerçeküstü öğeler barındırsa da tam olarak dizide gördüğümüz olayları yaşayıp yaşamayacağımız kestirilemez.
Ancak bazı temalar ve teknolojik gelişmelerin dizide öngörüldüğü gibi ilerleyebileceği düşünülüyor. Örneğin, yapay zekâ, dijital hafıza, sanal gerçeklik gibi konular günümüzde hızla ilerliyor ve hayatımızı etkileyebilir.
Her ne olursa olsun, dizideki senaryolar gerçekleşmeden önce düşünmemiz gereken önemli konuları ve teknolojinin getirebileceği etkiler hakkında ciddi ipucu veriyor. Asıl önemli olan, bu tür gelişmelerin toplum olarak nasıl bir etki yaratacağını düşünüp hazırlıklı olmak ve etik, sosyal ve psikolojik boyutlarını değerlendirmek. Henüz izlemeyeniniz varsa vakit kaybetmeden başlayın zira yolunuz uzun…
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio