Gerek liman özelliği gerekse de doğa güzelliği açısından Karadeniz'in en önemli şehirlerinden biri olan Sinop, eğer gitmediyseniz mutlaka gitmeniz ve görmeniz gereken şehirler arasında ilk sırada olmalı. Sinop'a gitmek istiyorsanız ve bir gezi rehberiniz yoksa işte aradığınız yerdesiniz. Sizler için Türkiye'nin en kuzeyinde yer alan Sinop'un hem tarihi hem doğa açısından görülmesi gereken yerlerini derledik.
M.Ö. 7. yüzyılda şehri korumak adına inşa edilen kale, Roma, Bizans ve Anadolu Selçukluları döneminde birkaç kez onarıldı ve 2013'te UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edildi. Şehrin oldukça merkezi bir yerinde bulunan kalenin tepesine çıktığınızda inanılmaz bir manzara sizi bekliyor olacak. Bununla birlikte dinlenmek isterseniz tepesinde bir işletme de bulunuyor.
Medrese döneminin bitişiyle birlikte artık içerisinde keyifli vakit geçirebileceğiniz kafeler, restaurantlar ve hediyelik eşyalar alabileceğiniz dükkanlar barındıran Pervane Medresesi, merkezde yer aldığı için kolaylıkla ulaşabileceğiniz yerlerden.
Sinop'ta ilk olarak 1921'de başlayan müzecilik faaliyetleri sonucunda gerek netropolden gerekse de şehir içinden çıkarılan eserlere ev sahipliği yapan Arkeoloji Müzesi, tarihi yapıları incelemek ve geçmişe kısa bir geri dönüş yapmak adına mutlaka ziyaret edilmeli.
Astım ve çeşitli hastalıklara şifalı geldiğine yönelik söylentiler olan İnaltı Mağarası 2008'te keşfedilmiştir. Damlataşı özelliği ve büyüleyici güzelliğiyle görülmeye değer yerlerden.
Sinop'un Erfelek ilçesine bağlı Tatlıca köyü civarında yer alan sıra şelalaler, Sinop'ta mutlaka görülmesi gereken yerlerden bir diğeri. Adeta doğal bir cennet olan yer 28 şelaleden oluşmakta.
İşte şimdi gerçek anlamda Türkiye'nin en kuzey noktasındasınız ve karşınızda uçsuz bucaksız göz kamaştırıcı Karadeniz duruyor. İnceburun Deniz Feneri es geçmemiz gerekenler yerlerden biri olmalı.
Diğer adıyla Sinope Koimesis Kilisesi, Bizans döneminden kalma bir kilisedir. Şimdilerde restore sürecinde olduğundan gitmeden önce ziyarete açık olup olmadığını teyit etmenizi öneririz.
Sinop'ta Boyabat ilçesinde yer alan kale, M.Ö. 7. yüzyılda Paflagonyalılar tarafından yaptırılmıştır. Kayaların üzerine kurulu kale oldukça görkemli bir yapıya sahip.
Tüm Sinop'un ayaklarınız altında olduğu Bayraktepe Tesisi, bu büyüleyici manzara eşliğinde bir şeyler yemek içmek isteyenleri oldukça tatmin edecektir. Bizce mutlaka gitmeli en azından şehri bir de bu açıdan görmelisiniz.
Yarımadanın güney doğusunda yer alan tabyalar 19. yüzyıldaki savaşlar nedeniyle denizden gelebilecek tehlikelerden korunmak adına inşa edilmiştir. Top yatakları ve mahzenlerden oluşan yapı görülmeye değer.
Ormanların içinden akan iki çayın birleşmesiyle meydana gelen göl büyüleyici bir güzelliğe sahip. Şehrin kalabalığına ara verip doğanın huzuru içinde keyifli bir piknik yapmak isterseniz Akgöl tam size göre olacaktır.
Ormanla denizin güzel birleşiminin yarattığı Akliman, tabiat parkları sevenler için birebir. Kamp alanları ve plajlar olan Akliman, Sinop'un en güzel doğal güzelliklerinden birisi.
Boylu boyunca kumdan oluşan Karakum Plajı, denize girmek isteyenlerin oldukça beğeneceği bir lokasyon. Plajların yanı sıra kamp ve çadır alanları, oteller, kafeler ve tatil köyleri içeren yer, Karadeniz severlerin bayılacağı türden.
1999 yılından itibaren müze oluşuyla ziyarete açılan Sinop Cezaevi, antik döneme dayanan bir yapıya sahip. Birçok ünlü ismin de kaldığı bilinen cezaevinin üç yanı denizlerle çevrili. Helenistik dönemde inşa edilen Sinop Cezaevi mutlaka görmeniz gerekenler arasında olmalı.
Köklen köyü yolu üzerinde bulunan diğer adıyla Kepez mezarları bazı kaynaklara göre Hititlere'e bazı kaynaklara göre de Paflagonyalılar'a aittir. Ulaşım açısından arabayla gidilmesi gereken Terelek Kaya Mezarlarını da görmeyi unutmayın deriz.
M.Ö. 412 yılında Sinop'ta dünyaya gelmiş Antik Yunan filozofu Diyojen'in heykeli, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Öğr. Üyesi Turan Baş tarafından yaptırılmıştır. Diyojen'in gündüzleri güneş olmasına rağmen elinde fenerle dürüst insan aradığı bilinmekte ve heykel de bunu temsil etmektedir.
Sinop'un en kuzey noktası İnceburun'da yer alan Hamsilos Koyu'na giden tek yol Akliman'dan geçmekte. Koylar nerede olursa olsun çok güzel olsa da Hamsilos'un güzel enerjisi bir başka diyebiliriz.
Doğa ile iç içe, baştan aşağı huzurla dolma garantisi olan bir diğer önerimiz de Sinop Park Yıldız. Bölgede hizmet veren bir tesis de olduğu için manzara eşliğinde güzel bir kahvaltı yapmak isterseniz gitmenizi öneririz.
Cevizlibağ Köyü'nde yer alan mağara zamanla defineciler ve halk tarafından tahribata uğramış olsa da alt kesimlerine doğru hala kireç taşı erimesinden oluşan figürler bulunuyor. Ağcaçal Mağarası da Sinop'a gittiğiniz zaman es geçmemeniz gereken duraklar arasında olmalı.
Görmüş olduğunuz üzere Sinop eşsiz doğasıyla ön plana çıkan şehirlerimizden biri. 39 şelale ve mağaralardan oluşan Çatak Kanyonu da fotoğraf çekmeyi sevenlere ilk önerilerimizden.
Üstten bakıldığı zaman çokgen görünümlü bir arı peteğini andıran Bazalt Kayalıkları, karşıdan bakıldığında ise yan yana dizilmiş sütunları andırmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucu 3 ile 5 milyon yıl yaşında olduğu öğrenilen kayalıklar oldukça etkileyici.
Büyük ölçüde ahşaptan yapılan Etnografya Müzesi, 1988 yılından itibaren müze olarak halkın ziyaretine açılmıştır. Geleneksel halılar, kilimler ve dokumaların yanı sıra müzede kıyafet ve savaş araç-gerekleri sergilenmektedir.
Birçok kuşa ev sahipliği yapan bölge, henüz kalabalığın keşfinden sıyrılmış sessiz ve sakin bir yer. Eşinizle dostunuzla piknik yapabileceğiniz ya da kendinizi dinleyebileceğiniz en huzurlu noktalardan.
M.Ö. 7. yüzyılda Paflagonyalılar tarafından yapıldığı tahmin edilen Salar Köyü Kaya Mezarı, Boyabat ilçesinde bir köyde yer almaktadır. Mezarlara ulaşmak için biraz yürümeniz gerekecek ama sonucuna değeceğine emin olabilirsiniz.
Zamanında en modern tesislerden biri olan Durak Han, Selçuklu Veziri Müinüddin Süleyman Pervane tarafından 1265 yılında yaptırılmıştır. Aynı zamanda bulunduğu Durağan ilçesine de adını vermiştir.