Kara Paranın Aktığı Ekonomi: Elektronik Çöplüğü

1989 yılında İsviçre'de imzalanan Basel Konvansiyonuna göre ömrünü tamamlayan ev aletlerinin ve teknoloji ürünlerinin uluslararası nakliyesi yasaklanmıştı. Ancak kısa süre içinde görüldü ki, teknolojik aletlerin yerinde işlenmesi ve geri dönüştürülmesi oldukça maliyetli ve uzun süreli bir iş. Bu da ''elektronik çöplüğü'' pazarını doğurdu ve El Mundo verilerine göre bu pazar, uyuşturucu pazarıyla bile yarışabilecek seviyede. 

Peki, bu nasıl mı oluyor? Bütün detayları aşağıda bulabilirsiniz:

Kullanılmış elektronik eşya nakliyesinin yasaklanmasının birincil nedeni, bu aletlerin içinde bulunan yüksek miktarda kurşun, civa ve kadmiyumdu.

Anlaşmayı kabul etmeyen tek ülke ABD idi (ancak orada da bazı normlar belirlenmiş ve önlemler alınmıştı). Plana göre bütün ülkeler eski elektronik aletlerini kendi imkanlarıyla ve ''yeşil'' teknolojilerle işleyecek ve geri dönüştürecekti. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Bunun için gereken yatırımlar kısa sürede kar ettirmeyecekti, dolayısıyla yatırımcı da bulunamadı. Aynı dönemlerde Çin pazar ekonomisine geçiş yapıyordu. Ülkeden tıka basa dolu ayrılan yük konteynerları boş dönüyordu ve onları birşeylerle doldurmak çok mantıklıydı.

Elektronik atık mezarlıklarının 3. dünya ülkelerinde doğuşu

İşte tam olarak bunların sonucunda 3. dünya ülkelerinde yüz binlerce insanın çalıştığı elektronik eşya mezarlıkları oluşmaya başladı.  

Avrupa, elektronik eşyalarda bulunan bu nadir maddelerin (kurşun, civa, kadmiyum vb.) ithalatı için yılda yaklaşık 130 m Avro harcıyor. Buna karşılık yine Avrupa'da bulunan eski ev aletleri ve elektronik eşyaların yaklaşık %75'lik bir dilimi resmi geri dönüşüm kayıtlarından kayboluyor. Anlaşılan, böylesi daha ucuz.

Karmaşık ve anlaşılması zor bir şema ile karşı karşıyayız.

İngiltere'nin Leeds kentinde geri dönüşüme atılmış eski bir bilgisayarı Afrika'nın batısındaki Gana Cumhuriyeti'nde bulma olasılığınız var. Birleşik Krallığın genelinde yasalar katı ve net gibi görünse de, burada geri dönüşüme gönderilen toplam 1.4 milyon ton elektronik atığın yaklaşık 1.1 milyon tonu resmi kayıtlardan yok oluveriyor.

Peki Almanya'da durum ne?

Uzmanların görüşüne göre, Almanya'dan her hafta 100 konteyner elektronik atık gönderiliyor. İşte böyle kutucuklar içerisinde saklanıyorlar. Ve böyle gemilerle gönderiliyorlar.

Resmi organlar buna ne diyor?

Alman polisi, bu suça karşı verdiği mücadeleyi çeşitli videolarla göstermeye çalışıyor. Görüntüler Hollywood filmlerini aratmasa da, pratikte bu koca okyanusta bir ufak bir damla. Genellikle eski ev eşyaları ve elektronik aletlerini ''insani yardım'' adı altında Gana, Hindistan, Brezilya ve Çin gibi ülkelere gönderiyorlar.

Hong Kong limanından bir görüntü:

Bu limana her gün yüze yakın e-atık taşıyan konteyner ulaşıyor. En iyi ihtimalde bile, burada boşaltılan toplam 63 bin konteyner içerisinden bunların izini sürmek pratikte mümkün değil. Kaldı ki tespit edildiği durumlarda bile çok cüzi rüşvetlerle geçiştiriliyor. Böylelikle tüm dünyadaki elektronik atığın %56'sı tek bir yerde toplanmış oluyor. Çin'in Guangzhou eyaletindeki Guiyu sanayi bölgesinde. Cep telefonu ve bilgisayarların kaba geri dönüşüm işlemleri bu işin patronlarına yıllık yaklaşık 3 milyar dolar kazandırıyor.

Elektronik atıklarımız nerede ölüyor?

ABD'de ortalama bir vatandaş eski bilgisayarının geri dönüşümü için yaklaşık 20-25 dolar öder. Bu fiyat alış fiyatına dahil edilir. Birçok üreticinin ayrıca geri dönüşüm programı da bulunur. Ancak bunların çoğu aracı/taşeron kullanır ve onlar da genellikle daha karlı olanda karar kılar. 

Örneğin ABD'de elektronik aletlerinin geri dönüşümü için kurulmuş sadece 3 adet fabrika var, ancak daha 2008 yılında yapılan araştırma sırasında 43'ten fazla firma bilgisayar monitörlerini ''karaborsaya'' satarken yakalandı. Kullanılmış elektronik aletlerinin izini sonuna kadar sürebilme konusu ise henüz sadece pilot proje aşamasında.

Bu video'da yaşanan trajedinin kısa bir özetini bulabilirsiniz

Her şey çöplükte başlıyor...

Burada iç kısımlar gövdeden ayrılıyor. Metal ve plastik direkt olarak geri dönüşüme kazandırılıyor.

Geri kalanlar şehre ve köylere.

Bunun için tüm nakliye yöntemleri kullanılıyor. Büyük tırlardan şahsi motorsikletlere kadar. Köylere ulaştırılan e-atık bir kez daha ayrıştırılıyor.

Daha sonra farklı atölyelere dağıtılıyor...

Mesela burada eski monitörleri ayrıştırıyorlar. Her birinde yaklaşık 3-4 kg kurşun var.

Köylerin içinde ayrıştırma daha da detaylanıyor...

Bu fotoğrafta PCB (baskılı devre kartı) ayrıştırmasını görüyorsunuz. En pahalı şeylerden biri de bu.

Kaba detaylar makas ve pense gibi aletlerle sökülüyor.

Bunlarla sökülemeyen pahalı detaylar için ise yakma yöntemini kullanıyorlar. Plastik kısımlar yanıyor, gereken kısımlar kalıyor.

Sonra tekrar pense devreye giriyor ve küçük detaylar türlerine göre kutulara ayrılıyor.

Bu ''işlem'' açık havada da yapılıyor.

Guiyu'da her gün 100'e yakın devasa ateş yakılıyor ve buraya bir sürü elektronik eşya atılıyor. Gereksiz olanlar yanıyor, değerli olanlar ise elle toplanıyor.

Sonra tekrar yayılıyor ve bu şekilde ayrıştırılıyor.

Aynı işlem kablolara da yapılıyor ve içerisinden bakır çıkarılıyor.

Bu arada, bu fotoğraf aslında Gana'da çekidi. Dünyanın en büyük ikinci elektronik çöplüğü burada bulunuyor ve burada da çok sayıda Çinli çalışıyor.

Daha sonra toplanan bütün renkli metaller ''laboratuvarlara'' gönderiliyor ve burada asit yardımıyla ''temizleniyorlar''.

Altın madeni cep telefonları.

Yaklaşık 5000 cep telefonundan 1 kg saf altın veya 10 kg gümüş elde edilebiliyor. Bunun fiyatı da yaklaşık 40-43 bin $ ediyor. 

1 telefondan 8 $, bilgisayara kıyasla az bir miktar gibi görünüyor, ancak kesinlikle ''uğraşmaya'' değer, çünkü insanlar yılda yaklaşık 160 milyon cep telefonunu çöpe atıyor.

Plastiği yok saymak olmaz.

Çünkü Apple, Dell, HP vb. dünya devleriyle çalışan Foxconn plastiği büyük ölçüde bu çöplüklerden elde ediyor. 

Büyük fıçılarda veya silolarda asitle yıkanan maddeler çıkarıldıktan sonra ise atık asit çevredeki kanallara döküüp doğaya karışıyor.

Kartuşların hazin sonu da şöyle:

Canon, Epson, Xerox gibi markaların kartuşları çekiçlerle parçalanıyor ve kalan toner elle boşaltılıyor. Toner için özel makinalar olduğunu ise birçok işçi bilmiyor bile. İşin ilginç yanı, Canon'un Çinde devasa bir geri dönüşüm tesisi var, ancak nakliye ve süre gibi etkenlerden dolayı aracılar çoğu ürünü oraya ulaştırmak yerine bu çöplüklerde değerlendiriyor. Sonuç olarak: yakma işleminden sonra artan ve gereksiz olan her şey nehirlere ve şehir kanallarına atılıyor. Daha sonra aynı su şehre veriliyor.

Nehirler çöpten adalar haline gelmiş durumda.

Ancak bu şartlar altında bile, açlıktan ölmemek için bu nehirde balık tutuluyor ve yeniyor.

İçme suyunu ise tankerlerle 60-100 km uzaklıktaki yerlerden getiriyorlar. Tek teselli, çöplükten biraz uzaktan geliyor olması. Nüfusun sadece ufak bir kesimi dağlardaki doğal kaynaklardan su getirebiliyor.

Bu şekilde yılda yaklaşık 3 milyar dolar ''aklanıyor''. Değişik verilere göre Guiyu'da 150.000 ile 300.000 arasın insan çalışıyor. Yine bir kıyaslama yapmak gerekirse, Çin'in kömür ihtiyacının %70'ini karşılayan devlet şirketinde 210.000 kişi çalışıyor.

Bazıları 6 gün ve 12 saatlik mesailerle günde 3 $ kazanıyor.

Kimi 50 yaşında, izin kullanmadan günde 16 saat çalışıyor ve aylık 650 $ kazanıyor.

Bu şekilde çocuklarının yüksek öğretim giderlerini karşılayabiliyorlar.

Bir kadın eline taş alıp bilgisayar ekranı parçalıyor, yanında çocuğu kabloları ayrıştırıyor. Çünkü en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekiyor ki içinden az da olsa para edecek şeyler çıkarılabilsin.

Yakma işleminin yapıldığı kaptan çıkan renkli duman hayatlarını kısa sürede karartabilir, ancak onların artık kaybedecek bir şeyi yok.

Bu insanların çoğu Guiyu'ya özellikle geldi.

Kimilerinin söylediğine göre, fabrikada çalışmamalarının nedeni, oradaki ''çocuk işçi gücünün'' daha düşük ücretten değerlendiriliyor olması.

Ne diyelim ki, yazık gerçekten...

Popüler İçerikler

Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Mauro Icardi'den Olay Wanda Nara Paylaşımı: ''Evimde 2 Saat Boyunca Beni Taciz Etti''
Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
YORUMLAR
29.05.2017

Son zamanlarda onedio' da gördüğüm en iyi haber.

29.05.2017

Ne yazığı o şartlar altında bile üremekten geri durmuyorlar resmen kablo ayıklasın diye çocuk yapmışlar kendi pisliklerinde boğuldukları yetmiyormuş gibi doğayı da katletmişler

29.05.2017

sondan ikinci fotoğraftaki kızı yerim be ponçik çok tatlı maşallah bi yandan da içim cız etti her çocuk en iyi şartlarda büyümeyi hak ediyor adaletine tüküreyim dünya son günlerde okuduğum en ilginç, en yararlı konu. Bilgilendirici ve bilinçlendirici.

TÜM YORUMLARI OKU (16)