Kaptan Pilotunuz Konuşuyor: Havadaki Hayata Dair Belki de İlk Kez Duyacağınız Deneyimler

747'siz çıkmam abi...

Mark Vanhoenacker, göklerdeki jumbo jetlerin en haşmetlilerinden olan Boeing 747’yi kanatlandıran ve yerküreyi adeta vızır vızır dolanan bir havayolu pilotu.

Pilot olmak her zaman en büyük tutkularından olmuş...

Fakat meslektaşlarının aksine bu yola biraz geç atılmış. Bunun daima bir pişmanlık hissettirdiğini ifade ediyor. Yine de hayatından son derece memnun tabii. “Bir 747 ile dünyayı dolaşıyorum ve bunun için para alıyorum” diyerek mesleğine olan tutkusunu yalın biçimde ifade ediyor aslında.

Skyfaring adında bir kitap aleme almış ve burada pilotluğun ve dünyanın tepesinde dolaşıp duran biri olmanın nasıl bir his olduğunu aktarmış. Bunların arasından 6 önemli başlığı ise şöyle ifade ediyor.

#1 Dünyamız yuvarlak!

Sürpriz! 

Değil tabii… Bunu elbette biliyoruz. O da biliyor. Fakat, dünyanın tepesinde dolanana kadar bu gerçeği yalnızca bilebileceğimizden, kokpite girene kadar bunu “deneyimleme” şansına erişemeyeceğimizden bahsediyor. Kıskandık be…

Onun yaptığı uçuşlar çoğunlukla dünyanın altını üstüne getiren cinsten rotalar barındırıyor. Özellikle Büyük Daire Rotası olarak bilinen, yerkürede iki nokta arasındaki en kısa yol anlamına gelen rotalardan sıklıkla geçiyormuş. Tam olarak bu istikametlerden geçerken bu hissin tavan yaptığını ifade ediyor.

#2 Kalabalık ve stres dolu gezegenimizin büyük çoğunluğu, aslında bomboş.

Coğrafya kitaplarından öğrendiklerimiz bir kenara, Vanhoenacker gezegenin büyük bölümünün aslında boş olduğundan ve modern insana maruz kalmamış olduğunu deneyimlemiş. Sibirya, Sahra, Kuzey Kanada, Avustralya dipleri… Tundra’lardan, Taiga’lardan, Buzul kaplı tepelerden geçerken bunu farkettiğini söylüyor. O anlardan birinde durmuş ve şöyle demiş kendine kendine. “Kesinlikle… Dünya, bu”

#3 Uçağın ağırlığı, uçuş hissiyatını etkileyen temel şey.

Bu noktada ABD’nin doğu yakasıyla Londra arasında yol alan tenha bir 747 düşünmemizi istiyor. Bu uçuşlarda kargo da genelde hafif yüklerden oluştuğu için 747’nin bir güvercin gibi pistten havalandığını söylüyor. Ama rotayı, sözgelimi Singapur-Londra arasına aldığımızda uçağın ağzına kadar yolcuyla dolu, yakıt tankının full ve kargoların oldukça ağırlaştığını söylüyor. “Bu gibi zamanlarda uçağı kaldırmak çok daha farklıdır. Bunu yapmak ise pilot açısından benzersiz bir hissiyattır” diyor.

#4 Gökte nehirler var.

Uçuş okulunda öğretilen şeylerin en başında gelen şeylerden birisi de, yüksek irtifalarda yer alan jet akımları. Bu akımların muazzam bir doğa olayı olduğundan bahsediyor. Hızı saatte 320 km’yi bulabilen rüzgar tünelleri. Dediğine göre rüzgarın diğer doğa olaylarına oranla şanssızlığı, görünmez olması. Eski çağlarda doğadaki müthiş olaylara bakıp kaderini tayin eden, onları tanrılardan gelen işaretler olarak yorumlayan insanların, jet akımlarını görmeleri durumunda neler hissedeceklerini merak etmiş.

#5 Coğrafi olarak konuşmak gerekirse, gökyüzü, dünyamızı içine tutan bambaşka bir gezegen gibi.

“Bu yazıyı nereden okuyorsanız, tepenizdeki göğün bir adı bulunuyor.”

Evet, dünyanın her yerin adı varsa, onların yukarısındaki bölgenin de bir adı var. Üstelik bulundukları kültüre ve yöreye göre isimler alıyorlar. Bu bölgelere waypoint deniyor. 

Waypoint’lerin isimlendirmeleri beş harften oluşuyor. Böylece radyo iletişimde kolaylıkla anlaşılabiliyorlar. ABD’den birkaç örnek veriyor bu noktada. Boston yakınlarındaki waypoint’in adı NIMOY imiş. NIMOY adını, Star Trek serisinde Spock karakterine can veren efsanevi aktör Leonard Nimoy’dan alıyor. Zira Nimoy, Boston/Beantown’da doğmuştu. Bir başka enteresan örnek ise St. Louis sahasına ait. Buradaki waypoint’lerden ikisi ANNII ve LENXX olarak isimlendirilmiş. Bu da St. Louis çıkışlı meşhur pop grubu Eurythmics’in efsanevi elemanı Annie Lennox’dan geliyor.

#6 Hayat her noktada eşzamanlı olarak devam ediyor.

Bu da Vanhoenacker’ın pilot olmakla deneyimlediğini ifade ettiği bir durum, bir dünya hali: Londra’da kahvaltımı yapıp, öğlen kahvemi yudumladıktan sonra kendimi Heathrow’dan havalanıp Cape Town’a uçarken buluyorum. Az buz değil, ekvatoru geçiyorum. Yolda Cezayir’in ışıklarını, Namibya’nın İskelet sahilini görüyorum. Şehre inip hayata karıştığımda, insanların koşuşturmacaları tuhaf bir his veriyor.” Bu noktada dünyanın her noktasında, her bir bireyin hayatının  ayrı ayrı devam ettiği hissinin iyice belirginleştiğini söylüyor ve Dickens’ın İki Şehrin Hikayesi romanından bir alıntı yapıyor: “Vakur bir düşünceyle, büyük bir şehre gece vakti adım attığımda, o karanlığa boğulmuş her bir evin kendine ait bir sırrı olduğunu düşünürüm. O evlerin her bir odasının kendine ait bir sırrı olduğunu düşünürüm.”

Bunun üzerine yaptığı tespit de, sadece bir pilotu değil, herkesi temsil ediyor: “Herkes için, her yer, o andan ibarettir.” 

Popüler İçerikler

Boks Tarihinin En Pahalı Maçı Öncesi Mike Tyson, Jake Paul'a Tokat Attı!
Kanseri Yenen Eski Arka Sokaklar Oyuncusu Dizi Setlerine Yeniden Dönme Kararı Aldı
Mike Tyson Kaybetti: Tarihi Mike Tyson - Jake Paul Maçında Neler Oldu?
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
12.05.2016

bu konuda THY'nın efsane pilotu hala görevinin başında olan daha çok uzak kıta uçuşlarını gerçekleştiren bir Boeing 777-300 ER uzmanı Menderes Çakıcı'nın "Havada Kalan Sorular" kitabını tavsiye edebilirim. Uçak teknolojisine ait tüm bilgiyi basit ve esprili bir dille kolayca anlayabilirsiniz. Eğer uçak korkunuz varsa iyi gelecektir... İçerik yöneticileri, fotoğraf anlamında Türkiye'de ki pilotlarımızında efsane paylaşımları mevcut araştırın derim.

Pasif Kullanıcı
12.05.2016

dünyamız bu kadar güzel işte

Pasif Kullanıcı
12.05.2016

yesss

12.05.2016

Hep askeri pilot olmak istemiştim ama sebebini bilmediğim şekilde sınavlara girmedim. Ama pilot olmak da hep aklımın bir köşesinde

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ