Kaos Dünyasında Geçmişe Dönüyoruz: Türk Edebiyatı Hakkında Daha Önce Hiç Duymadığınız Dedikodular!

Türk edebiyatı dediğimiz zaman aklımıza şiirler ya da romanlar gelir. Halbuki bu eserlerin yazarları da en az eserleri kadar ilgi çekicidir. Şair ve yazarların hayatları biraz incelendiğinde çok farklı bilgiler ile karşılaşmak da mümkündür. Günümüz dedikodularından sıkıldıysanız gelin biraz da edebiyat dünyasının hiç duyulmamış dedikodularına bakalım!

Hazırsanız başlıyoruz! "Deneme 'ben'in' ülkesidir" diyen ünlü yazar Nurullah Ataç, Oktay Akbal'a Fatih Rıfkı Atay için "bomb*k bir yazardır" demiş.

Neyzen Tevfik, yaratıcılıkta çığır açmış.

Neyzen Tevfik çok sık alkol tükettiği için bir gün bir daha içki içmeyeceğine dair yemin etmiş. Ancak dayanamamış ve midesine bir hortum uzatarak ağzına hiç değdirmeden içki içmeyi başarmış. Sonu çok başarılı olmasa da sözünü tutmuş!

Büyük bir sevdanın önünde Nazım Hikmet durmuş!

Nazım Hikmet'in Yahya Kemal'in öğrencisi olduğunu mutlaka duymuşsunuzdur. Hikmet'e ders vermek için sık sık evine giden Kemal, Nazım Hikmet'in annesine aşık olur. Bu aşktan haberdar olan Nazım Hikmet ise Yahya Kemal'i tehdit eder ve öğretmeninin cebine 'hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz' yazan bir not kağıdı bırakır. Tabii büyük aşk da başlamadan bitmiş olur.

Korkusuzluk deyince de Cahit Sıtkı Tarancı.

Cahit Sıtkı Paris'teyken onun şansına ikinci dünya savaşı çıkar. Üstüne de Paris Almanlar tarafından bombalanmaya başlar. Oradan nasıl kaçacağını bilemeyen Tarancı araba da bulamayınca çözümü bisiklete binmekte bulur. Paris'ten İstanbul'a kadar bisiklet ile gelir.

Çocukluk travmasının etkisi...

Cahit Sıtkı Tarancı biraz yaramaz bir çocukmuş. Hangi çocuk değil ki... Ünlü şairin babası da Cahit Sıtkı'yı yaramazlık yaptığı bir gün pencereden aşağı sarkıtarak korkutmuş. O günden sonra ise şairimiz ölümden çok korkmaya başlamış. Korkularının üstüne gitme yöntemi olarak ise şiirlerini kullanmış ve şiirlerinde hep ölümden bahsetmiş.

Louvre müzesi yanıyor ve tek bir şeyin kurtarılma imkanı var. Mona Lisa tablosu mu yoksa küçük bir çocuk mu?

Bu soru yüzünden iki büyük sanatçının kavga edilebileceğini eminiz ki düşünmüyorsunuzdur. Ancak Sait Faik ve Peyami Safa bu soru yüzünden resmen birbirlerine girmişler. Peyami Safa 'ben çocuk yerine tabloyu kurtarırım' deyince Sait Faik delirmiş ve Safa'nın üzerine yürümüş. Kavgayı ise araya girenler zor ayırmış.

Cimri mi tutumlu mu?

Aziz Nesin vakıfta bulunan çocuklara şöyle söylermiş: 'her biriniz tabağında bir tane pirinç tanesi bırakırsa, kırk pirinç tanesi eder, bir tane daha çocuk doyar onunla'

Bu cümlede bir şey yok diyecekler elbette vardır. Haklılar da ama daha bitmedi. Nesin, gazetelerin boş kalan kısımlarını not kağıdı olarak kullanır, yazılarını ise mutlaka kurşun kalemle yazarmış ki sonra silip yeniden başka şeyler yazabilsin. 

Peki şimdi siz karar verin! Aziz Nesin cimri mi tutumlu mu?

Hüseyin Rahmi, mikroplardan ve hastalıklardan çok korkarmış. Mikroplardan korunmak için ise tam 100 çift eldiven almış ve sürekli onları giyermiş.

Konu şanssızlık olunca da Orhan Veli.

Orhan Veli, bir gün yolda yürürken belediyenin çalışma yapmak için açtığı çukura düşmüş ve başından ağır bir şekilde yaralanmış. Birkaç gün hastanede kalan Veli, maalesef ki kurtulamamış ve vefat etmiş. 

Bu nasıl şans değil mi?

Cemal Süreyya mı yoksa Cemal Süreya mı? Artık bu konuya bir açıklık getirelim!

Ünlü şairimizin soy ismi büyük tartışmalara neden oluyor biliyorsunuz. Süreyya diyen de var Süreya da. Doğrusu neymiş hemen anlatıyoruz. 

Cemal Süreya, Elma isimli şiirinde soy isminden 'y' harfini attığını açıklar. Nedeni ise arkadaşı ile bir iddiaya girmesi ve iddiayı kaybetmesi. Yani doğrusu Cemal Süreya...

Atilla İlhan ise Edip Cansever'in yeteneksiz bir şair olduğunu düşünüyormuş.

Laf sokma üstadı Mehmet Akif Ersoy!

Mehmet Akif Ersoy'un asıl mesleğinin veteriner olduğunu bilenleriniz mutlaka vardır. Peki nesiller boyu unutulmayacak o cümleyi biliyor musunuz? Ersoy, bir gün mesleğinden dolayı kendisini küçümseyen arkadaşına şu cevabı vererek hepimizi kendine hayran bırakmayı başarmıştır;

'Siz baytardınız değil mi ?

Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?'

Gelin son olarak Ümit Yaşar Oğuzcan'ın oğlundan yediği ibretlik ayara bir bakalım!

Ümit Yaşar, intihara meyilli ve melankolik bir adammış. Hatta birçok kez intihar etmeye kalkışmış ama başarılı olamamış. Daha sonra Ümit Yaşar, oğlunun kız arkadaşına aşık olmuş. Ümit Yaşar'ın oğlu Vedat bunu öğrenmiş ve kendisini Galata Kulesi'nden aşağı atarak intihar etmiş. Avucunda ise bir not varmış ve bu not babasınaymış. Notta ise 'intihar öyle edilmez böyle edilir' yazıyormuş.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Çocuğunun İnternette En Çok Neye Vakit Harcadığını Tahmin Ediyoruz!
Duştan Sonraki Vücut Bakımında Atlamaman Gereken 10 Adım
Senin En Çok Para Harcadığın Sektörü Tahmin Ediyoruz!

Popüler İçerikler

Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Wanda Nara ile Yasak Aşk Yaşadığı Öne Sürülen Keita Balde Sivasspor'dan Gönderildi
YORUMLAR
07.04.2024

*Atilla değil Attilâ.

07.04.2024

Aslında aynı kapıya çıkıyor. Telaffuz farkı var sadece. Rahmetli Attilâ İlhan isminin doğru yazılması konusunda çok titizlendiği için düzeltme ihtiyacı duydum. 😊

07.04.2024

Edebiyat dedikodusu yapıp hele de Cemal Süreya’nın adını geçirip Tomris hikayesine girmeden olur mu? Hadi onu da ben yazayım. :) İkisi de evliyken birbirlerine kör kütük aşık olan çift eşlerinden boşanır ve evlenirler, Cemal Bey öyle sever, öyle kıskanır, öyle bağımlı olur ki yaşanan aşk zehirlenmesi sonunu getirir bu evliliğin. Ortaya çıkan eserler edebiyatımıza kar kalır mesela ‘Sayım’. Sonrası Turgut Uyar ❤️ Ne canlar yakmışsın be Tomris.

07.04.2024

Şu yazdiginiz yazıları bir zahmet bir kere okuyun lütfen sürekli yazım hataları var sürekli..Ben mi yanlış biliyorum diye kendini sorgulatiyorsunuz insana(Falih Rıfkı Atay)

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ