Hakkında filmler çekilen, diziler yapılan sayfalarca yazılan ve sadece bizim değil dünyanın muhteşem diye tanıdığı bir padişah I. Süleyman. Herkes gibi yanlışları ve doğruları olmuştur elbet, insan sonuçta; ama yüzlerce hükümdar arasında tarihe gerçekten olumlu izler bırakmış belli ki.
Kaynak: İlber Ortaylı
Nasıl ölçüldü derseniz, Topkapı Müzesi eski müdürü Hayrullah Örs, Kanuni'nin elbiselerini 180. cm uzunluğundaki Neslişah Sultan'a giydirir ve elbiseler cuk diye oturur. Eh kumaşların yüzyıllar içerisinde küçülme payları da düşünüldüğünde...
Ortaylı'ya göre Kanuni'nin görünümü çok şaşaalıdır. Kendisinden önceki padişahlar elbiselinde sadeliği tercih etseler de Kanuni, gösterişli elbiseleri tercih eder.
Her padişahın olduğu gibi Kanuni'nin de bir mesleği vardır ve kendisi kuyumcudur. Ve tasarıları Türk sanatı ile sınırlı kalmaz, İtalyan kuyumculuğundan da beslenerek evrensel bir zanaatkar olur.
Budapeşte'deki Buda Kalesi'ni fethettikten sonra orada bulunan ve Rönesans'ın en görkemli kütüphanesi sayılan Corviniana Kütüphanesi'nden bazı kitapları İstanbul'a Topkapı Sarayı'na nakleder.
Ve sadece Türk müziği değil, Ortaylıya göre Kanuni, Batı müziğini de sever. Hatta Corviniana Kütüphanesi'nden naklettiği kitapların içinde Antifonaleler yani musiki mecmuaları dikkat çeker. Hatta içlerinden biri o tarihteki en önemli musiki eseridir.
Avrupalıların kendisinden 'Sultan' ya da 'İmparator diye bahsetmesine sebep olan seferlerden biri Macaristan'dır. Kanuni, Slovakya bölümü hariç Macaristan'ı alır. Ve böylece Osmanlı, Balkanlarda ve Avrupa topraklarında kalıcı hale gelir.
Türkiye haricindeki bir kısım kitaplar Süleyman'dan hem Magnifique (Muhteşem) hem de 'Bağdat Sultanı' olarak bahseder. Çünkü Kanuni, 3 sene süren Irakeyn seferi ile İslam'ın en önemli şehirlerinden biri olan Bağdat'ı alır.
Ortaylı'ya göre 16. yy.dan sonra bilinen son iki imparator Şarlken V ve Kanuni'dir. Şarlken 1519'da Kanuni ise 1521'de tahta çıkarlar. Şarlken 37 yıl tahtta kalır, Kanuni ise 46 yıl. Osmanlı'nın topraklarına baktığımızda da Kanuni 'İmparator' sıfatını hak eder.
sanatci ve ince kisiligine bir sey diyemem ama devlet adamliginin o kadarda muhtesem oldugunu dusunmuyorum. elinin altinda tikir tikir isleyen bir devlet duzeni, burokrasi var, agzina kadar dolu hazine ve savas tecrubesi ust seviyede buyuk bir ordusu var. yani bunlari kimin eline versek iyi kotu bir seyler yapar, hic bir sey yapmasa bile oturmus devlet burokrasisi kendi kendine isler, gene bir seyler yapar. esas buyuk sultanlarin ve devlet adamlarinin osmanlinin ilk devrindekiler oldugunu dusunuyorum, o devleti ve duzeni kuran insanlar.
Kanuni fatih ve sarı selim 3 dalkavuk, Osmanlı'nın çöküşü bu devir, vizyon yok, bilim bilinç öngörü halkçı gerçekçi bakış yok, icat buluş kaşif keşif yapmak yaptırmak yok.. kardeş oğul katli, din şarlatanliği, ecnebi karilar-anneler, yoz yeniçeri...tam bir balon, şişirme uyar uyduru tarih.. 3 kıta 600 yalan, Ama var olma mücadele veren ve yok olmamak için yenilik yapanlar orh.gazi, Çelebi Mehmet, g.osman, 3.selim 2.mahmut Abdul mecit....padişahların hakları ödenemez, asıl cefakar bunlardır.
kanuninin muhtesem olarak anilmasi kendi muhtesemliginden ziyade bulundugu, temsil ettigi devrin muhtesemligi, imparatorlugun gucunun zirvesinde oldugu zamanlar. ozelliklede muhafazakar kesimin gozunde. ama su bir gercekki gucunun zirvesinde oldugun zaman ayni zamanda dusmeye basladigin zamandir, dususu baslatan islerin yapildigi devirdir.