Tarihte 'Kanlı Kontes' olarak anılan Elizabeth Báthory, en köklü ailelerinden birinin çocuğu olarak dünyaya gelse de bir seri katil olarak öldü. Kanlı Kontes'in filmlere ve korku hikayelerine konu olan cinayetleri, bugün halen kan dondurmaya devam ediyor.
Macar seri katil hakkında çok az bilinen 10 gerçeği sıraladık. 👇
Elizabeth Báthory, Macar krallığının sahibi olan köklü Bathory ailesinin bir ferdi olarak dünyaya geldi.
Kendisi ayrıca Polonya'nın kralı Stephen Báthory'nin yeğeniydi. Elizabeth'in çocukluğundan beri ani öfke nöbetleri geçirdiği biliniyordu. Tarihçiler, Bathory’nin epilepsi hastası olma ihtimali üzerinde de duruyor.
Annesi ve babasının yokken şiddete eğilimli amcası ve yengesinin yanında yaşayan Elizabeth, bir gün, onları bir adama işkence ederken izledi.
Tarihçiler bu olayın doğruluğunu ispatlayamasalar da, bunun kişiliğindeki etken faktörlerden biri olduğu düşünülüyor.
Eşinin ölümünün ardından Elizabeth'in işkencelerinin başladığı düşünülüyor.
Başlarda köylü kadınları öldüren Kanlı Kontes, daha sonra asilzade kadınları öldürmeye de başladı. 1610 ve 1611 yılları arasında yapılan soruşturmalarda, çevrede yaşayan 300'ü aşkın kişi ve kendini kurtaran kişi Elizabeth'e karşı ifade verdi. Böylece Bathory'nin işlediği cinayetler kanıtlanmış ve doğrulanmış oldu.
Gelen ifadelere göre, Bathory'nin hedefi hizmetçi 10-14 yaş aralığındaki kızlardı.
Yerel halkın kızları, Bathory'nin kalesinde hizmetçi olarak işe giriyordu. İki kişi şahsen Bathory'nin genç kızlara yaptığı işkencelere tanıklık ettiklerini belirtti. Daha sonra Bathory'nin, halk tarafından saray adabı öğrenmesi için kaleye gönderilen kızları öldürmeyi tercih ettiği ortaya çıktı. Bathory, 600'ü aşkın genç kadını öldürmekle suçlandı.
Bathory, kurbanları üzerinde çeşitli işkence yöntemleri denedi.
Kurtulanlar ve tanıklar dövülmeden yakılmaya çeşitli işkencelerin yapıldığını aktardı. Budapeşte Şehir Arşivleri'nde yer alan bilgiye göre, Bathory kurbanlarını bal ve karınca ile kaplıyordu ya da sıcak kıskaç ile yakıp soğuk suya atıyordu.
Bathory'nin bakire kızların kanını içmekten keyif aldığı söyleniyordu. Bu sayede gençliğini ve güzelliğini koruyabileceğini düşünüyordu.
Ayrıca genç kızların kanıyla banyo yaptığına inanılıyordu. Bunu ilk bir hizmetçiye vurduktan sonra genç kızın eline bulaşan kanıyla daha genç göründüğünü hissetmesiyle fark ettiği iddia ediliyor.
Cinayetlerinin yerel halk tarafından anlaşılması ve ortaya çıkarılması üzerine krallık görevlileri tarafından tutuklanan Bathory, soylu olduğu için idam edilmemiştir.
Kalesindeki bir odaya duvar örülmek şartıyla hapis cezasına çarptırıldı. Ancak yardımcıları canlı canlı yakılarak idam edildi...
Guinness Dünya Rekorları'na göre, Bathory en çok cinayet işleyen kadın seri katil. Hem de bilinmeyen ve akıbeti belirsiz olan kurbanlarına rağmen...
Gelen 300'ün üzerinde ifadenin sonucunda Bathory'nin 600'ü aşkın genç kadını öldürdüğü anlaşıldı. Bu iddianın Bathory'nin defterini okuyan hizmetçi bir kızdan geldiği düşünülüyor; o defter hiç ortaya çıkmadı.
Ölümünden beri Bathory, çeşitli hikayelerin konusu haline geldi ve eski Eflak prensi Vlad Dracula ile karşılaştırıldı.
İkilinin acımasızlığı ve kana olan susamışlıkları birbirine çok benzetildi. Drakula kitabının yazarı Bram Stoker'ın hem Bathory hem de Vlad Dracula'dan ilham aldığı düşünülüyor.
Bazı tarihçiler, Bathory'nin acımasız bir katil olmadığını, aksine bir komplo teorisinin kurbanı olduğunu düşünüyor.
Macar profesör László Nagy, Bathory hakkında ortaya atılan iddiaların serveti ve Macar topraklarına hakim olmasından ötürü siyasi amaçlı olduğunu söyledi.