Kanal İstanbul Güzergahındaki Tarihi Eserler İçin ÇED Raporunda İlginç Öneri: 'Başka Yere Taşınabilir'

Kanal İstanbul projesi ile ilgili, Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunda, güzergahtaki tarihi eserlerin akibeti ile ilgili olarak 'proje sahası içerisinde kalan ve inşaat faaliyetleri ile yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan tarihi köprü, tarihi yol, korugan, tabya gibi yapıları Hasankeyf’te olduğu gibi koruma, bir başka yere taşıma' önerisi yer aldı. 

ÇED raporu önerisi: 'Başka yere taşıma ve orada sergileme'

Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre, Kanal İstanbul projesi güzergahında yer alan tarihi eserler ile ilgili, projenin ÇED raporunda 'başka yere taşıma ve orada sergileme' tavsiyesi yer aldı. Raporda yer alan ilgili bölüm şu şekilde:

''Bu çalışmalar sırasında hem tescilli hem de ilk kez tespiti yapılabilecek olası arkeolojik alanlarda kurtarma kazılarının bir takvim ve bütçeye uygun olarak planlanıp kurtarma kazılarının başlatılması, proje sahası içerisinde kalan ve inşaat faaliyetleri ile yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan tarihi köprü, tarihi yol, korugan, tabya gibi yapıların ise Hasankeyf Projesinde olduğu gibi belgeleme, koruma, bir başka yere taşıma ve orada sergileme gibi uluslararası iyi uygulama örneklerine uygun projelerinin inşaat öncesi dönemde hazırlanarak yürütülmesi önemle tavsiye edilmektedir''

'Güzergahta 25 tescilli kültür varlığı var'

Arkeologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Yiğit Ozar, raporda yer alan ifadeleri şöyle değerlendirdi:

''Güzergâhta 25 tescilli kültür varlığı olduğunu görüyoruz. Bu varlıkların arasında Rhegion Arkeolojik sit alanları, ‘Küçükçekmece Gölü ve çevresi sit alanı’ gibi yerleşim alanlarının yanı sıra köprü ve su yolları, çiftlik yapıları, korugan, siper yapılarından oluşan savunma hatları gibi farklı nitelikte ve dönemlere ait kültür varlıkları bulunmakta. Ayrıca, sadece İstanbul ölçeğinin çok daha ötesinde önemli arkeolojik veriler bulunduran Yarımburgaz Mağarası’nın da bu bölgede olduğunu akılda tutmamız gerek. 

Açılacak kanalın kültür varlıklarına etkisi değerlendirildiğinde kültür varlıklarını doğal çevresi ile bir bütün olarak korumamız gerektiğine göre söyleyebileceğimiz en net tespit kanal açılmaması gerektiğidir.''

'Orman ve tarım alanları yok olur'

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Meryem Kayan, konuyla ilgili açıklamasında proje sonucu Sazlıdere Barajı ve Terkos Gölü’nün etkilenmesiyle birlikte ÇED raporunda da ifade edildiği üzere yılda 32.7 milyon metreküp su kaybedileceğini belirtti. Kayan, açıklamasını şöyle sürdürdü:

''3. Köprü Projesi, Kuzey Marmara Otoyolu ve Bağlantı Yolları projesi ve 3. Havalimanı inşaatıyla İstanbul’da yaklaşık 12 bin hektar tarım alanı, 2 bin hektar çayır - mera alanı tarımsal vasfını yitirmiştir. Kanal İstanbul ile birlikte 23 milyon metrekare orman alanı, 136 milyon metrekare tarım alanı daha yok olacaktır.

ÇED raporuna göre Kanal İstanbul, kara kazısı ve deniz göl - taramasıyla birlikte sırasında toplam 1.155.668.000 metreküp hafriyat oluşacaktır. ÇED raporunda belirtilen hafriyat miktarının, gerçekte oluşabilecek hafriyat miktarına göre daha az belirtildiği düşünülmektedir.''

'Proje, batan inşaat ağalarına yeni bir rant sahası oluşturma hedefi taşımaktadır'

Kuzey Ormanları Savunması'ndan Ayşe Yıkıcı ise, projeyi şu sözlerle değerlendirdi:

''Seçim vaadiyle duyurulan Kanal İstanbul projesi, İstanbul’un kuzeyini yapılaşmaya açıp yeni şehir “Kuzey İstanbul” kurma, batan inşaat sektörüne yeni bir rant pompalama projesidir. İstanbul için, İstanbullular için, İstanbul’daki tüm canlılar için yapılan bir proje değil kesinlikle. Kuzey Orman’ları Savunması olarak, Kuzey Ormanları’nı hedef alan tüm projelere “Katil Proje” diyoruz. Çünkü İstanbul’u ve Kuzey Ormanları’ndaki canlıları hem yok ediyorlar hem de tüm canlıların evlerini, yuvalarını betona boğuyorlar. İklim krizi çağında böylesine bir yatırımın altında yatan hedefler açıkça ortada. Marmara Denizi ve Karadeniz’deki tüm su canlılarının da yaşamını tehdit eden bu proje, yapılacağı belirtilen bölgeyi imara açma ve batan inşaat ağalarına yeni bir rant sahası oluşturma hedefi taşımaktadır.''

Yarımburgaz Mahallesi sakinleri Kanal İstanbul'u istemiyor

73 yaşındaki Sabahattin Altay 1959’dan beri bu mahallede yaşadığını vurgulayarak “Kanal İstanbul’u istemiyorum. Mahallem için bu proje tehlikeli çünkü beni bırakmayacaklar ki burada. Birçok yerde bunlar yaşandı. Rant almış, yürümüş kızım. Bunun ilerisi var mı” diye sordu. 

Yarımburgaz Mahallesi Birlik ve Dayanışma Derneği Başkanı 75 yaşındaki Nurettin Yılmaz da projeden sonra arazi fiyatları soranların arttığını belirterek “Biz de mahallemizin bekçisiyiz. Mahallemiz bir adım ileri gitsin istiyoruz. En büyük sıkıntımız imar” ifadelerini kullandı.

Popüler İçerikler

Acun Ilıcalı Futbol Yatırımlarına Devam Ediyor: Yeni Takımı Slovenya'dan
TikTok Fenomenleri Çağla ve Cansu Arasında ‘Erkek’ Kavgası Çıktı: Cansu, Çağla’yı Silahla Vurdu
Mike Tyson Kaybetti: Tarihi Mike Tyson - Jake Paul Maçında Neler Oldu?
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
21.12.2019

Gitmeden önce gerçekleştirmeyi hedefledikleri son rant. Maksat yandaşın cebine para girsin. Zengin iyice zengin olsun. Fakir iyice fakir olsun, mağdur olsun. Ama halkın gözü açıldı. Gerçekleştiremeyeceksiniz.

21.12.2019

Bu kadar para yedirme isteği nedir? Adamlar karşılıklı kazanç için en sonunda yapacaklar.

21.12.2019

Nedir bu doğanın insanoğlundan çektiği arkadaş. Rant ve para sevdası gözleri kör etmiş, kalpler mühürlenmiş. Yediği kaba pisleyen tek canlı 'insanoğlu' sanırım. Saygılar.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ