Kamp İçin Gittiğim Dağın Tepesinde Arkadaşımın Beni Nasıl Tek Başıma Bıraktığını Anlatıyorum!

Bana yine bir sinir geldi!

Görseller temsilidir.

Çok hareketli bir hayatım olduğu için size başımdan geçen bazı olayları anlatmaya karar verdim. Geçtiğimiz haftalarda hizmet bağımlısı babam ve kardeşimle yaşadığım durumları ve isyanımı dile getirdiğim bir içerik hazırlamıştım. Okumak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz;

Annemin Gitmesiyle Hizmet Bağımlısı Babam ve Erkek Kardeşimle Yaşadığım Kaosu ve Gün Geçtikçe Tımarhanelik Olma İhtimalimi Anlatıyorum!

Bugün de size arkadaşımla kamp için gittiğim Sakarya’nın bir yaylasında nasıl dımdızlak ortada kaldığımı anlatmak istiyorum.

Hikayenin baş kahramanı bir kadın. Kendisi benim eski iş yerimden arkadaşım olur. Öyle aşırı bir samimiyetimiz yok ama yine de bir şeyler yapıyorduk. O da ben de kamp yapmayı seviyorduk. Yani en azından ben onun sevdiğini düşünüyordum.

Bir gün beni aradı ve Facebook’tan bir grubun Sakarya’da kamp kuracağını ve çok gitmek istediğini söyledi. Ben de “Sakarya’nın dağında tanımadığımız insanlarla ne yapacağız? Sonra götümüzü kesmesinler?" dedim. Tabii beni dinlemedi ve “gidelim de gidelim” diye başımın etini yedi.

Ben de hem değişiklik olsun hem de kadının da gönlü olsun diye kabul ettim. Hay beni işkencelere yatırsalardı da o “tamam” kelimesi çıkmasaydı ağzımdan!

Efendim biz 2 kadın İstanbul’dan otobüsle o çantalarla çıktık yola. Buradan Sakarya terminale oradan minibüsle bir ilçeye o ilçeden de tanımadığımız heriflerin arabasıyla bir dağa çıktık. Bu arada ben kardeşime konum atıyorum sürekli. E ne olur ne olmaz diye. :)

En sonunda yaylaya vardık. Ortam leş ötesi. Biz gidene kadar herkes zil zurna sarhoş ve bir tane ayık kimse yok. Ben biraz rahatsız oldum ve direkt çadırı kurup çadırın içinde takıldım. Tabii o malum arkadaşım bunlarla güzelce eğlendi içti, sıçtı.

Eğlenceleri bittikten sonra yanıma geldi ve bana “Ben burayı sevmedim, telefon çekmiyor” diyerek söylenmeye başladı. Ben de “Şu an bi şey yapamayız. Sonuçta dağın tepesine çıkacağımızı biliyordun. Ne yapacaksın telefonu?” dedim. Neyse öyle mızmızlanarak yattı.

Ertesi gün telefonun çektiği bir yer aramaya başladı. Sonunda buldu ama çok çekmiyordu yine de. Kudurdu "Bu telefon çekmiyor ben gideceğim." diye. Sevgilisine de tanımadığı insanların yanına kampa gittiğini söylememiş. Al başına belayı…

Bir süre sonra sevgilisine ulaşıp kavgaya tutuştular ve malum arkadaş yanıma gelip sevgilisinin kendisini alacağını başka yere gideceklerini söyledi. “Peki o zaman ben de sevmemiştim burayı zaten gideriz sorun yok” dedim.

Ben bunu söyleyince bana demesin mi biz tek gideceğiz diye! Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Elim ayağım zangır zangır titredi. “Nasıl yani, ben ne yapacağım?” diye sordum. “Sen kal burada” diye bir cevap aldım. AY BEN ŞOK!

O ara biz bir güzel kavgaya tutuştuk. Ben ağzıma geleni saydım. “Sen ısrar ettin diye ben buraya geldim. Hafta sonumu bok ettin. Bir de üstüne beni burada mı bırakacaksın?” diye bağırdım durdum. 

Tabii ne çare benim söylediklerim bir kulağından girdi öbüründen çıktı. Neyse, bilmem kaç saat sonra sevgilisi geldi. Bu toparlandı arabaya bindi ve gitti!

Bir de size en can alıcı noktayı söyleyeyim. Giderken ikimizin ortak çadırını aldı götürdü. Yani ben o yaylada çadırsız kaldım bir de…

Neyse ki o dün gece sarhoş olan arkadaşlardan biri insaflı çıktı da bana yedek çadırını verebileceğini söyledi. Çadır falan umrumda değildi zaten benim.

Bir an önce oradan gitmek istediğim için aralarından birinin beni ilçeye götürüp götüremeyeceğini sordum. Birisi gece ineceğini söyledi. Ben de onunla gece ilçeye indim. Oradan bir otobüs bileti satan yere gidip ertesi güne bilet buldum.

O geceyi otogarda geçirdikten sonra sabah otobüse binip evime döndüm. O günden sonra da hiçbir şekilde adını anmak istemediğim malum kişiyle iletişim kurmadım.

Bu anlattıklarım size belki karaktersiz insanlarla karşılaşmadığınız için hayal ürünü gibi gelebilir. Keşke böyle bir şey yaşanmasaydı ama ne yazık ki bu başıma geldi. Orada o insanlar olmasaydı da beni dağın başında tek başıma bırakacaktı.

O insanlar bana zarar verseydi bunun vicdan azabıyla nasıl yaşayacaktı çok merak ediyorum. Size yaşadığım korkuyu ve hayal kırıklığını anlatamam. Ben ömrümde böyle çaresiz hissetmemiştim.

Neyse, öyle işte! Ben onun yüzüne çok tükürmek istedim. Belki hepimiz tükürürsek hisseder… PUUUUUUUUUU

Tükürenlerle yorumlarda buluşalım!

Popüler İçerikler

'İmam' Halil Konakçı, İlber Ortaylı'ya Ateş Püskürdü! 'Bizans Tohumu, Yunanlı, Dönme!'
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan 'Audi A8' Savunması: 'İhtiyaç'
Cem Garipoğlu'nun Otopsi Fotoğrafları Ortaya Çıktı: Sağ ve Sol El Parmaklarındaki Morarmalar Dikkat Çekti
YORUMLAR
17.09.2020

"O insanlar bana zarar verseydi bunun vicdan azabıyla nasıl yaşayacaktı çok merak ediyorum. " Vicdan azabı yaşayacağına da eminsiniz hala öyle mi ? :) Boşuna dememişler bir insanı tanımak için ya aynı evde kalacaksın ya da yola çıkacaksın.

17.09.2020

Belki içinde vicdan namına bir kırıntı kalmıştır diye düşünüyorum yine de. :) Ya evde ya da yolda tanıma meselesine sonuna kadar da katılıyorum bu arada.

17.09.2020

insanlar cok gerizekalı ya inanmassınız belki diyosun ama ben cok net inandım. cok iyi bilirim bu şımarık bencil insanları. dikkatli incele hayatnda cok arkadası yoktur kimse arkds olmak istemez sende cok tanımıyosun diye öyle bi gaflete düştün muhtemelen.

17.09.2020

Sırf onun için kalkıp dağlara gidebilecek bir arkadaşı kaybettiğine yansın...geç düşer boylelerinin jetonu ama birgün düşer.gecmis olsun.

TÜM YORUMLARI OKU (7)