Kalbinizin kırılma sonucunda ölme riskinizin olduğunu biliyor muydunuz? Kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık görülen kırık kalp sendromu oldukça ciddi bir sendromdur. Sendroma dair daha ilginç detaylar için buyurun içeriğe. 👇
Kalbinizin kırılma sonucunda ölme riskinizin olduğunu biliyor muydunuz? Kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık görülen kırık kalp sendromu oldukça ciddi bir sendromdur. Sendroma dair daha ilginç detaylar için buyurun içeriğe. 👇
Johns Hopkins Hastanesi asistan profesörü ve kırık kalp sendromu hakkında makalesi bulunan Dr. Ilan Wittstein, 'Birisi geldiğinde, kalbi korkunç derecede zayıf görünür. Zar zor atıyordur. Ciddi bir vakada yoğun bakıma alınırsınız ve tıbbi müdahale olmadan hayatta kalamazsınız.' şeklinde durumun ciddiyetini anlatıyor.
'Art arda gelen ve stresli duygusal olaylar yaşayan üç ayrı kadın hastam geldi. İlkinin annesi vefat etmişti, ikincisi korkutucu bir araba kazası geçirmişti ve üçüncüsü sürpriz bir birliktelik sonucu bu duruma gelmişti. Ancak üçü de oldukça benzer ekokardiyogram bulgularla geldiler.' şeklinde anlatıyor.
Japoncada bu sendroma 'Takotsubo Kardiyomiyopatisi ' denir. Ahtapot tuzağına benzetilen bu kalp kası sorunu, ilk olarak 1990 yılında Japonya'da teşhis edilmiş. Wittstein'in dediğine göre, sendrom o zamanlarda Amerika'da pek bilinmiyor ve koyulan tanılar çoğunlukla yanlış oluyormuş.
Ancak genelde tıkanan arterler sonucunda çıkan kalp krizinin aksine, bunu deneyimleyen hastaların arterleri başlangıçta gayet iyi durumda görünüyor. Herhangi bir kolesterol ya da diğer hastalık sıkıntısından da iz yok...
Sanki uyanıyorlarmış gibiydi. İnsanların hastaları bizim merkezimize yolladığını hatırlıyorum çünkü kalp nakline ihtiyaçları olduklarını düşünüyorlardı. Ve bir hafta sonra evde oluyorlardı.' diyor.
Wittstein ve ekibi, bu sendrom hakkında çalışmaya başlayarak 2005 yılında iki ufuk açan makale yayımlamışlar:
'Buna 'kırık kalp sendromu' adını verdik çünkü o zamanlarda tıptaki kimse duyguların insan üzerinde bu kadar büyük bir etki oluşturacağına inanmadı. Farkındalık oluşturmak istedik.'
'Bunun insanın vücudundaki 'Savaş ya da kaç' işlevindeki bir bozukluk olabileceğini düşünüyoruz. Vücutta salgılanan adrenalin, noradrenalin ve dopamin ya durup savaşmamızı ya da kaçmamızı sağlıyor.'
Sizin bu konu hakkındaki düşünceleriniz neler? Yorumlarda buluşalım...