14. sıradaki diziyi hala izlemeyen var mı? İzlemeyenlerin yerinde olmak isterdim...
NOT: Dizi yorumları Beyazperde.com'dan alınmıştır ve sıralamada dizilerin IMDb puanları esas alınmıştır.
14. sıradaki diziyi hala izlemeyen var mı? İzlemeyenlerin yerinde olmak isterdim...
NOT: Dizi yorumları Beyazperde.com'dan alınmıştır ve sıralamada dizilerin IMDb puanları esas alınmıştır.
I Hate Suzie, telefonu hacklenen ünlü bir kadının hikayesini konu ediyor. Suzie Pickles için şöhretinin yükselişte olduğu zamanlar artık geride kalmıştır. Ancak hayatındaki sorun sadece bu değildir. Bir bilgisayar korsanı telefonuna sızdığında Suzie’nin hayatı altüst olur. Özel hayatının tüm dünyanın öğrenmesi durumuyla karşı karşıya olan Suzie'nin bir fotoğrafının son derece riskli bir konumda ortaya çıktığında hayatında hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
We Are Who We Are, İtalya’da orduda görev yapan iki gencin hikayesini konu ediyor. 14 yaşındaki New Yorklu Fraser Wilson, evinden ayrılarak, İtalya’da orduda görev almaya başlar. Yeni hayatına alışmaya çalışan genç adam, burada Caitlin Harper ile tanışır. Zamanını Caitlin ile geçirmeye başlayan Fraser, bir süre sonra kendisinde bir takım değişiklikler olduğunu fark eder. Ondaki bu değişimin nedeni ise orduda asker olarak görev yapan Jason’a karşı hissettiği derin duygulardır.
Ratched, akıl hastanesinde hemşirelik yapan genç bir kadının hikayesini konu ediyor. İş arayışında olan Mildred, bunun için bir psikiyatri hastanesine başvurur. Hastanede, insan zihni ile ilgili rahatsız edici deneyler yapılmaktadır. Kendisini mükemmel bir şekilde gösteren Mildred, bir hemşirede aranması gereken tüm özelliklere sahip olduğunu belirtir. İşe kabul edilmesinin ardından Mildred, zamanla zihinsel sağlık sistemine ve içindeki kişilere sızmaya başlar. Çok geçmeden Mildred'ın güzel görünüşünün ardında yatan korkunç gerçekler ortaya çıkar.
Clickbait, sosyal medya çağında insanların kontrolsüz dürtülerinin nasıl körüklendiğini sekiz farklı bakış açısıyla anlatıyor. Dizide, suçunu itiraf eden bir tacizcinin öldürülmesinde sosyal medyanın etkisi gözler önüne seriliyor.
The Undoing, başarılı bir terapist olan Grace Sachs’ın hayatına odaklanıyor. Mutlu bir evlilik süren Grace’in hayatı vahşi bir kazanın ardından kocasının kaybolması ile kabusa döner. Kendisini bir anda felaketler dizisinin ortasında bulan talihsiz kadın, oğluyla birlikte yeni bir sayfa açmaya çalışır. You Should Have Known” romanından uyarlanan The Undoing’in başrolünü Nicole Kidman üstleniyor. The Night Manager ile Emmy kazanan Susanne Bier’ın yönetmen koltuğunda oturduğu dizinin senarist ve showrunner koltuğunda David E. Kelley bulunuyor.
The Serpent, 1970’li yıllarda Güneydoğu Asya’da Batılı turistlerin peşine düşen bir seri katilin hikayesini konu ediyor. Charles Sobhraj, Güneydoğu Asya’daki çeşitli ülkelere seyahat eden 20 gezginin cinayetinin sorumlusudur. Dünyanın farklı kıtalarında hakkında arama emri çıkarılan Sobhraj’ın yakalanma öyküsünün anlatıldığı dizide, Charles Sobhraj’ı Tahar Rahim canlandırıyor.
11 yaşındaki bir çocuğun hunharca katledilen cesedi bir parkta bulunur. Görgü tanıkları ve cesetten alınan parmak izleri Flint City adındaki kentin en saygın adamlarından birini işaret etmektedir. Cinayetin baş şüphelisi olarak görülen kişi, Küçükler Ligi koçu, İngilizce öğretmeni, iyi bir eş ve iki kız babası olan Terry Maitland’ın ta kendisidir. Soruşturmanın başına geçen dedektif Ralph Anderson düzenlediği bir operasyonla halkın gözleri önünde Terry Maitland’ı tutuklar. Terry, her ne kadar suçsuz olduğunu açıklamaya çalışsa da dava aleyhinde ilerlemektedir. Ancak araştırma devam ettikçe ortaya çıkan gerçekler ve Tery’nin olay gecesi ile ilgili anlattıkları davanın tüm seyrinin değişmesine neden olur.
The Assassination of Gianni Versace: American Crime Story, ülke çapında gerçekleştirdiği cinayetler sayesinde FBI'ın en çok arananlar listesinde ilk 10'a girmeyi başarmış olan seri katil Andrew Cunanan'ın, Uluslararası Moda İkonu Gianni Versace'yi 1997'de Versace'nin South Beach'teki evinin merdivenlerinde öldürmesini konu alıyor.
İşsiz bir genç olan Ryohei Arisu zamanını bilgisayar oyunu oynayarak geçirir. Bir sabah uyandığında Tokyo’da hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını fark eder. Kendisini büyük bir oyunun içinde bulan Arisu ve arkadaşları hayatta kalmak için oyunu kurallarına göre oynamak zorundadır. Hayatı tehdit eden oyunlarda tek başına mücadele eden Usagi ile tanışan Arisu, bu yeni dünyanın sırrını çözmek için birlikte hareket etmeye karar verir
1960’lı yıllarda geçen dizide, İsrail’in en ünlü ajanı olan Eli Cohen’in hikayesi anlatılıyor. İsrail adına Suriye’de casusluk yapan Cohen, yeni görevi için Şam’da yaşamaya başlar. Cohen kısa süre içerisinde kendisini Suriye yüksek sosyetesine kabul ettirmeyi başarır ve bu sayede edindiği siyasi bağlantılar aracılığıyla dönemin politikalarına şekil verir. Sacha Baron Cohen’in başrolü üstlendiği dizinin senaryosunu Gideon Raff kaleme alıyor.
Ramy, genç bir adamın manevi yolculuğunu konu ediyor. Ramy Hassan, yıllar önce Mısır’dan göç eden ailesiyle birlikte New Jersey’de yaşar. Müslüman bir toplumda yetişen Ramy, bir kültür çatışması içerisindedir. Yetiştiği kültürle ABD’deki yaşam tarzı arasında sıkışan Ramy, kendi yolunu bulmaya çalışır. Hayatın ahlaki bir sınavdan ibaret olduğunu düşünen Müslüman toplumla, hayatın hiçbir öneminin olmadığını düşünen bin yıllık bir neslin arasında kalmanın zorluklarını yaşayan Ramy, bu süreçte kendisini keşfetmeye çalışır.
Dead to Me, Jen adındaki genç bir kadının hikayesini konu ediyor. Tuhaf bir mizah anlayışına ve öfke sorunlarına sahip bir kadın olan Jen, genç yaşında dul kalan bir kadındır. Jen’in kocası cinayete kurban gitmiştir. Kocasının acısını atlatamayan Jen’in hayatı kendisinden tamamen farklı bir karaktere sahip olan özgür ruhlu bir kadın olan bir kadın ile tanıştığında bambaşka bir hal alır. İkisi arasında güçlü bir arkadaşlık filizlendiğinde Jen’in yaşamında köklü değişiklikler meydana gelir. Liz Feldman, Will Ferrell ve Adam McKay’in imzasını taşıyan Dead to Me’nin başrolünde Bad Moms ve Anchorman serilerinden tanıdığımız Christina Applegate yer alıyor. Kara komedi türündeki on bölümden oluşan dizinini senaryosunu showrunner koltuğundaki Liz Feldman kaleme alıyor.
Sharp Objects, kasabasında öldürülen iki genç kızın hikayesiyle birlikte kendi geçmişini de çözmeye çalışan Camille Preaker isimli muhabirin yaşadıklarını anlatıyor. Uzun zamandır görmediği annesi ve üvey kız kardeşi ile bir araya gelen Camille’nin bir cinayeti çözmek için kendi geçmişinden yararlanmasının ardından işler iyice sarpa sarar.
David Nicholls tarafından kaleme alınan Melrose serisi, kötü bir çocukluğun ardından anılarını geride bırakan aristokrat bir hayat süren Peter Melrose’un hayatını konu alıyor. Dizide Melrose'un çocukluğuna, aile hayatı, aristokratik yaşamı ve uyuşturucu bağımlısı olduğu döneme değiniliyor.
I May Destroy You, büyük bir travma yaşayan bir kadının hayatına odaklanıyor. Kendisine güvenen bir kadın olan Arabella, yazdığı ilk kitabının getirdiği başarının ardından ikinci kitabını yazmaya başlar. Büyük bir stres altında bulunan Arabella’nın hayatı, bir gece kulübünde cinsel saldırıya uğramasıyla geri dönüşü olmayan bir şekilde değişir. Yaşadığı korkunç olayın ardından Arabella, ailesi, arkadaşları, kariyeri dahil hayatındaki her şeyi yeniden değerlendirmeye başlar. Bu süreç Arabella’nın kendisini yeniden keşfetmesini sağlar.
The Witcher'ın fantastik hikayesinde, yüzyılı aşkın süredir bir arada yaşayan insanlar, cüceler ve elfler arasındaki barış sona erer ve yeni bir ırklar arası savaş patlak verir. The Witcher olarak nam salan acımasız suikastçı Geralt of Rivia, vaadedilen çocuğun doğumunu beklemektedir. Bu çocuk dünyanın tüm dengesini değiştirecek güce sahiptir.
Luke Jennings'in kitaplarından uyarlanan dizi, ajan olmanın hayallerini kuran bir kadının beklenmedik bir maceraya atılmasını anlatıyor. Güvenlik hizmetlerinde çalışan Eve, ajan olma hayalleri kuran bir kadındır. Villanelle ise şiddete dayanan işinin kendisine sunduğu lükse hayatı seven yetenekli bir katildir. Birbiriyle takıntılı hale gelen bu iki kadın arasında zorlu bir kedi fare oyunu başlar
IŞİD'in yakın zamanda İsveç'te gerçekleştireceği saldırı, zor durumdaki bir annenin, dik başlı bir öğrencinin ve hırslı bir polisin kaderlerini iç içe geçirir.
2019'dan 2035'e uzanan bir zaman diliminde İngiltere'de yaşayan bir ailenin hayatını izlediğimiz Years and Years, kan donduran siyasi ve teknolojik gelişmeleri bu sıra dışı ailenin gözünden izleyiciye aktarıyor. Mülteci sorunu, politik ve sosyolojik çıkmazlar, tekno kentler, işsizlik gibi sorunlara parmak basan hikayesi ile tam bir sistem eleştirisi.
Başrolünde Bill Hader'ı izlediğimiz dizide, Barry isimli eski bir askerin kendini Los Angeles’ta tiyatro sahnesinde bulması oldukça komik bir dille anlatılıyor.
Unbelievable, gerçek bir hikayeden uyarlanıyor. Genç bir kız olan Marie, tecavüze uğradığını söyleyerek şikayette bulunur. Fakat iddiasının asılsız olduğu gerekçesi ile suçlanır. İki kadın dedektif tecavüze uğradığı konusunda yalan söylemekle suçlanan Marie’nin davasının peşine düşer. Marie gerçekten bir suçlu mu yoksa bir mağdur mudur?
Yönetmen koltuğunda Augustine Frizzell’in oturduğu aynı isimli İsrail yapımı diziden uyarlanan Euphoria’da 17 yaşındaki Rue’nun hikayesi anlatılıyor.. Zendaya’nın hayat verdiği Rue’nun anlattığı hikayeler; seks, kimlik arayışı, travma, sosyal medya, uyuşturucu, aşk ve arkadaşlık gibi temaları ele alıyor.
Sally Rooney’nin aynı adlı çok satan romanından uyarlanan dizi, İrlanda'nın küçük bir kasabasında yaşayan Marianne ve Connell’in arasındaki karmaşık ilişkiyi takip ediyor. Başrollerinde Daisy Edgar-Jones ve Paul Mescal'ın yer aldığı dizinin yönetmen koltuğunda 'Room' filminin yönetmeni Lenny Abrahamson görev yapıyor.
The Boys, süper kahramanların güçlerini ve şöhretlerini kötüye kullandığı bir evrende geçiyor. Kendilerini kanunu korumaya adayan ve “The Boys” olarak adlandırılan bir grup insan, yozlaşmış süper kahramanları ortadan kaldırmak için zorlu bir yolculuğa çıkar. Preacher’ın yazarı Garth Ennis ile Derick Robertson’ın kaleme aldığı çizgi romandan uyarlanan dizi, Supernatural’ın yaratıcısı Eric Kripke’nin imzasını taşıyor. Yönetmen koltuğunda ise en son Preacher’da birlikte çalışan Evan Goldberg ile Seth Rogen var.
Srikant Tiwari, Ulusal İstihbarat Teşkilatı'nda çalışan gizli bir ajandır. Aile babası olan Srikant’ın iş ve kişisel yaşamındaki dengeyi sağlaması pek de kolay olmaz. Srikant, ülkesine yönelik terör saldırılarını engellemeye çalışırken kendisini tehlikeli durumların içinde bulur. Karşılaştığı sorunların üstesinden gelmeye çalışan Srikant, aynı zamanda ailesini işinin etkilerinden uzak tutmaya çalışır.
Ted Lasso, bir Amerikan futbol takımını yönetmek için işe alınan bir adamın hikayesini konu ediyor. Ted Lasso, bir Amerikan futbol takımına koçluk yapmak için işe alınır. Ancak Lasso’nun futbol antrenörü deneyimi yoktur. Ted Lossu, koçluk deneyimi olmamasına rağmen takımın başarılı olması için elinden geleni yapar.
When They See Us, işlemedikleri bir suç yüzünden hapse giren beş gencin hikayesini konu ediyor. Antron McCray, Kevin Richardson, Yusef Salaam, Raymond Santana ve Korey Wise, Central Park’ta koşu yapan bir kadına cinsel saldırıda bulunmakla suçlanan beş gençtir. Onlar her ne kadar suçsuz olduklarını söyleseler de cinsel saldırı suçlamasıyla tutuklanır. Daha sonra Central Park Five adıyla tanınan beş siyahi genç, işlemedikleri bir suç yüzünden hapis yatar. Gençler, suçsuzluklarını ispatlamak için zorlu bir mücadeleye girişir.
The Last Dance, Michael Jordan’ın kariyerine odaklanıyor. 1997-1998 sezonunun bilinmeyenlerinin gözler önüne serildiği belgeselde, Michael Jordan liderliğindeki Chicago Bulls’un yükselişine ve altıncı NBA şampiyonluğuna odaklanıyor.