Gözümüzle görüp kalbimizle sevdiğimizi söyleyenler aslında yanlış biliyormuş. Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Özge Arıcı Düz sevginin beyinde başladığını ve kalbin mecazi bir anlatım olduğunu söyledi. Diğer yandan salgıladığı dopamin seviyesi nedeniyle beynin en önemli ödül sistemlerinden birinin de aşk olduğunu belirtti.
Gelin, aşk hakkında doğru bildiğimizi sandığımı yanlışlara bir bakalım...
Kadınlar, erkeklerin duygusal olmadığından şikayetçiyken erkekler de kadınların sevgi anlayışını abartılı buluyor. Günümüzde aşk konusunda en çok yakınılan meselelerden biri olan erkek ve kadın ayrımı aslında nörolojikmiş.
Kalp ile sevmek ya da kalpten sevmek deyiminin mecazi bir anlatım olduğunu söyleyen Nörolog, aşkın beyinde başladığını ve her beynin birbirinden farklı işlediğini belirtiyor.
Arıcı Düz, “Aşk tanımlanması zor sübjektif bir duygudur. Herkesin aşkı kendine özeldir. Bu nedenle aşkı ve aslında özünde olan sevgiyi tek bir şekilde tanımlamak güçtür' diyor. Hele ki aşkın beyinde başladığını var sayarsak bu ayrım daha kuvvetleniyor.
Limbik sistem adında bir anatomik yapılar birleşimi olduğunu söyleyen Uzman Nörolog, aşk hissedilirken geniş bir network ağının etkin olduğunu vurguluyor.
Göz, kulak ya da burunun da işin içinde olduğu geniş ağda aşk ve sevgi dış uyaran ile uyandırılan bir duygular bütünü olarak karşımıza çıkıyor. Yani, birinin yalnızca görüntüsünü seviyor olmak ya da kokusuna aşık olmak gerçek olabilir.
Farklı uyaranların vücut tarafından hissedilmesine aracı olan yer ise beyin. Farklı bölgelerden söz edilse de beyin kabuğunun bu noktada önemli bir işlevi olduğu reddedilemez.
Dopamin özellikle beyinde ödül mekanizmasının başkahramanıdır, diyen Arıcı Düz, aşık olunduğunda salgılanan oksitosin ve norepinefrin hormonlarının kişiye heyecan, haz ve bağlılık kattığını belirtiyor.
Tıpta böle bir ders yok ama hayırlısı olsun hocam…
Analog dijital
Ne demek konunun kalple ilgisi yok. Kaldırıldık!