Tanrının kronik yalnızlığını hatırladım sık sık, güç buldum doğanın bitmek tükenmek bilmeyen kendini yenileme hevesinden. Daha yaşanılır telaşlar edindim kendime, delice bir vakte sığdırmaya vazgeçtim onca şeyi, bir acelesi yoktu yaşamanın. Tanıklık ettim olmadık cümlelerde insan ölmelerine. Yaşamak kazanmaktı dediler bir katliam gibi. Susuzluğumu bildim kimseyi pınar sanmadım. Gerçek sevgiye sadece sevmeyi başaranların ulaştığına ikna oldum. Olur olmaz şeylerin yerine yalnızlığın daha yakıştığını şairlerden öğrendim. Hayat karşısında kılıcım elime yapıştı ama savaşı bıraktım, bir şey olma telaşını da... Biz bir şey olmak zorunda değiliz ama sevmek zorundayız. Dedim ya, gerçek sevgiye sadece sevmeyi başaranların ulaştığını. Sevmeyi tanıdım. Kim ne söylese içinden geçmeyi deniyorum ve her seferinde eksilmeden çıkabilmeyi.
“Gözlerinden atlayıp avuçlarında darmadağın olma fikrinin yarattığı çelişkinin altında bütün kemiklerim tek tek kırılıyor...” diye başlamasaydı cümleye, belki de doğasındaki karamsarlığı sevgi zannedecektim, sonra “Neden mutlu edemiyorum?” diye yıllarca kendi etimden parça parça kurban edecektim, diyorum ki insan cümle aralarında, vurguladığı sözcüklerde saklı. Altını çizerek okuduklarımızın olduğu kadar. Sonra anımsadım; annem ne yemek koysa sofraya yememizi isterdi, kendimizi zorlamamızı, sindirilmeyecek bazı şeylerin olmadığını söylerdi.
Kendimi çok zorladım, anladım ki anne bazı şeyler sindirilmiyor, Üzgünüm anne, çiğneyip atmak da bazen çare.
Hep aynı yerde hep aynı hatada durmanın manası yok. Bazı şeylerin sevmekle ilgisi olmuyor, sevgi bilgiyle ve hayatın farkında olmakla alakalıydı. Gülüşmek sevgiydi. Kimsenin yeri doldurulmayacak kadar büyük değildi. Yine en büyük boşluk kendimizden uzaklaşınca oluşuyordu. Şimdi,
Değersizlikten korkmuyorum
Kimse için zor biri olmayacağım,
Kendim için sadeleştim
Sevgimi indirgedim gerçeklere
Şimdi kim gitse
Ben aynı bahçede aynı dalda güneşe gülümsemeye devam ediyorum.
Bütün zorluklara kahkahalarla göğüs gerdim ve anlamak en büyük kahkahaydı hayatta. Yalnız değilim yalnızlığımlayım. Kendi bavullarımı açtım kendi içime yerleştim, kendimde göçebe değilim. Sarmaşıklar ektim, korkuları terbiye ediyorum, hangi bavul ne tür yolcunun anladım artık. Yaşamak için birine ihtiyaç duymuyorum çünkü artık biriyim. Geceleri bütün üşümem kendimi gülüşümün eksikliğiydi. İnsan nefes aldığı müddetçe bütün acılarından daha büyüktür, sonrasında zaten acı yoktur.
Instagram
Twitter
Facebook
Çok güzel bir yazı , her cümlesi çok anlamlı , tebrik ederim.