İnsanların onu sevmediğini düşünen birisi, kendini mutsuz hissedebilir ve sosyal hayata atılmaktan geri durabilir. Duyguların bizleri etkilediği örnekler yazmakla bitmez. İstediğimiz kadar çoğaltabiliriz. Fakat yine de duygular bizi yorsa bile yoklukları daha zarar verici olabilir. Öfkeyi, hüznü hissetmemek kulağa güzel bir seçenek gibi gelse bile, olumsuz duygulara da en az olumlu, mutluluk verici duygular kadar ihtiyacımız vardır. Çünkü duygulardan yoksun olmak, kendini ifade edebilmenin önüne geçer. Kişisel sınırlarımız geçildiğinde gerilebilir, kızabiliriz. Bu durum bizi, sınırlarımızı karşı tarafa açıklama amacıyla harekete geçirecektir. Ya da değer verdiğimiz bir insanla aramız iyi olmadığı zaman hissedilen hüzün, sosyal ilişkimizi düzeltmek için bizi tetikleyecek, ilişkimizi toparlayabilmek adına harekete geçmemize neden olacaktır.
Buradan çıkarılacak sonuçları şöyle sıralayabiliriz;
· Bireyin ilk etapta duyguyu tanıması ve kendisinde aktif olan duyguları ayırt etmesi gerekir.
· Duygular, düşünce ve davranışları etkileyen bir ruh halidir.
· Duygulara sihirli bir el değerek onları bir anda yok edemez.
· Pozitif duygular kadar negatif duygular da kullanışlı olabilir. Önemli olan onlarla nasıl baş edeceğimizi bilmektir.
· Duygularla baş etmek için öncelikle varlıklarını kabul etmek gerekir.
· Hissedilen ancak inkâr edilen duygular ortadan kaybolmaz ve inkâr, duygular üzerindeki kontrol gücümüzü zayıflatarak içinde bulunulan durumu daha da zorlaştırabilir.