Kahraman Güler Yazio: Her Zorlayıcı Duygu ve Durumda Psikoloğa mı Gitmeli?

Pek çoğumuzun zihnini kurcalayan konulardan biridir; ruhsal anlamda zorlandığımızda neler yapabileceğimiz ve ne zaman destek arayışına gireceğimiz... 

Tabii ki yaşanan her zorlukta, her yıpranmışlıkta ya da her çatışmada her zaman bir uzman desteği almak mümkün olmuyor. Bu nedenle bir ruh sağlığı uzmanı olarak zorlayıcı duygu ve koşula karşı destek arayışına girmektense bireylerin baş edebilme gücünü geliştirmek, öz yeterliliği sağlamak ve iyileşmek adına bireysel anlamda yapılabileceklerine yönelik farkındalık kazandırmayı tercih ediyorum. Çünkü hayatın zorluğu ve içerisindeki çatışmalar bitmeyecek ve bu anlamda çözüm yolları geliştirebilmemiz kişiyi hayata ve hayatın zorluklarına karşı daha güçlü kılacak. Kaçınma, bırakma, pes etme ya da boyun eğme yerine savaşma, çözüm yolları geliştirme ve üstesinden gelme gibi koşulları sağlamamız, iyileşmeyi gerçekleştirmemiz mümkün. 

Peki o zaman gelelim yazının en önemli kısmına: “Duygusal bir sorun yaşadığımda iyileşmeyi nasıl sağlayabiliriz?”

1. Gerçekçi beklentilere girmek

Ütopik hayaller, talepler ya da beklentiler, ne yazık ki hüsrana neden olacak ve hayal kırıklığı yaşatacaktır. Dolayısıyla acının katlanması ya da süresinin uzaması, yaşanan zorluğa eklenen başka olumsuz duygularla birlikte daha da zorlayıcı olacaktır.

Özellikle istenmeyen bir olay yaşadığımızda, haksızlığa uğradığımızı hissettiğimizde pek çok karmaşık duygu yaşarız. Bunun temelinde yatan düşünce ise bu yaşananları hak etmediğimizdir. Bu düşünce olayı olmamış, yaşananları yaşanmamış kılmadığı ve olması gerekenleri gerçekleştirmediği gibi sizin olaylara ya da kişilere yönelik öfkenizi giderek arttıracaktır. Dolayısıyla acı da olsa, yaşananı reddetmeden, inkâr etmeden olduğu gibi kabul etmek ve affedebilmek yaşanan süreci kolaylaştıracaktır. Ancak kabul etmek travmanın yarattığı etkilere boyun eğmek, yaşananların adil olduğunu düşünmek ve tüm yaşananları unutmak demek değildir... Yalnızca yaşanılanları olması gerektiği şekilde görmeye çalışmaktan vazgeçip, olduğu gibi görmeyi başarabilmektir. Olayları olduğu gibi görmeye başladığımızda nedenleri daha kolay bulabilir, neyi değiştireceğimizi görebiliriz. Neyin değişeceğini bulmak önemli adımlardan biridir çünkü nedenler değişmezse, olaylar; olaylar değişmezse de sonuçlar değişmez.

3. Gerektiğinde yardım istemek

Yardıma ihtiyacımız olması ve bunu dile getiriyor oluşumuz bir güçsüzlük temsili olmaktan çıkmalı. Herkesin, her bireyin hayatında zorlandığı, kendini yetersiz ve güçsüz hissettiği anları vardır. Bu anlar çoğu zaman da sevdiklerimizin desteğine ihtiyaç duyduğumuz anlardır. Bu desteği talep etmediğimizde neler olduğuna bakalım… 

Onların biz söylemeden ihtiyaçlarımızı görmesini bekliyoruz. Onlar bunu fark edemediğinde hem duygusal anlamda yoksun hissediyor hem de onlara öfkeleniyoruz. Bazen bu öfke kendini “düşüncesizsin”, “bencilsin”, “kendinden başkasını düşünmezsin”, “benim yanımda olmuyorsun” gibi cümlelerle gösterir. Ancak “Benim yanımda olmuyorsun.” cümlesi aslında “Yanımda olmana ihtiyacım var.” Anlamına gelmiyor mu? Bunun ifade edilmemiş dolayısıyla giderilmemiş halinin daha öfkeli formu değil mi? Bizim anlatmadığımızı anlamaları ya da fark etmeleri her zaman daha zor olandır. Bu yüzden gerektiğinde destek istemek, iyileşme sürecimizi başlatan adım olabilir.

Sınır bana kalırsa hayatın en önemli noktalarından bir tanesidir. Ancak özellikle belirgin sınırlar diyorum. Çünkü sınırın katı olması uygun ortam ve koşullarda da esnememeye, farklı bakış açılarına ve yeniliklere katı olmaya, bireysel doğruların ise dayatılmasına neden olmaktadır. Esnek sınırlar ise herkes tarafından müdahaleye ve değiştirilmeye açık, girilen ortama göre farklılık gösteren, her yönlendirmeyi kabul eden, ve nereden çekilse oraya uyum sağlamaya neden olan bir örüntüdür ve kişinin benlik ve değer geliştirmesine engel olan bir durumdur. Ancak biraz önce bahsettiğim belirgin sınırlar kısmı, kişinin kendi alanını belirlemesi, insanları yanına, yakınına alırken alanının sabote edilmesine engel olması, kişileri kendisine belirli yakınlıkta ama aynı zamanda belirli uzaklıkta da tutabilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla samimi ilişkiler geliştirirken, zarar görme olasılığını azaltma girişimidir.

5. Duygu ve düşünceleri ifade etmek

İfade edilmeyen kaygı, korku, kızgınlıklar aktarılmadığında giderek yüklü hale gelir ve bizlere yalnızca psikolojik değil aynı zamanda fiziksel rahatsızlıklar da verir. Bu sebeple duygu ve düşüncelerin, kızgınlıkların ve kırgınlıkların ifade edilmesinin rahatlatıcı etkisi hayatımızda oldukça önemli bir yere sahiptir.

Anda kalabilmek, fark edebilmek ve hissedebilmek. Mutluluk için büyük hedefler belirlemek, gerçekleşmediğinde hayal kırıklıklarına neden olmaktadır. Bu nedenle küçük fakat değerli anları fark edebilmek, bunların hissettirdiğini deneyimlemek ve bu küçük değerli anların hazzını yaşamak, iyilik halinin arttırılmasını destekleyecek ve iyileşme sürecine katkı sağlayacaktır.

Peki ne zaman bir uzman desteği alınmalıdır? 

Çoğu zaman birey hayatın koşuşturması içerisinde kendini kaybolmuş hisseder ve yaşamakta olduğu problemlere çözüm bulmakta güçlük çeker. Ya da bulduğu çözümleri hayata geçirecek gücü kendinde bulamaz. Böyle durumlarda bu konuda eğitim almış uzmana başvurmanın önemi oldukça büyüktür. Psikoterapi, tamamen kişisel bir yolculuktur ve isteğe bağlıdır. Bu destek, yalnızca psikolojik rahatsızlıkların tedavisi için olmaktan ziyade kendini keşif, hayat kalitesini arttırmak, hayatında yolunda gitmeyen sorunları ve zorlukları çözmek isteyen herkes için uygundur. Danışmanlık ihtiyacı duyan her birey bir uzman desteğine başvurabilir. 

Instagram

Twitter 

Facebook

Popüler İçerikler

151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı