Kahraman Güler Yazio: Dil Susunca Beden Konuşur

Sık sık bedensel yakınmalar yaşıyorsanız sizde “Psikosomatik Hastalıklar’’ baş göstermiş olabilir. Peki bunun bende olup olmadığını nasıl anlarım? 

Bazen doktor doktor gezeriz fiziksel semptomlarımız, ağrılarımız, sızılarımız, kaşıntılarımız, döküntülerimiz, nefes darlığımız, saç dökülmelerimiz, kalp çarpıntılarımız ya da adet düzensizliklerimiz nedeniyle. Hatta bunların yaşanması için hiçbir sebep olmadığını söyleyen o doktora güvenmeyiz. Yeni ve daha iyi bir doktor arayışına gireriz. Olur da o da aynısını söylerse; var olan semptomlarla başa çıkmayı dener, çıkamayınca bir arayışa daha gireriz. 

En son gittiğimiz doktora, daha önce bunun için çok fazla tetkik yaptırdığımızı ama hiçbir şey çıkmadığını söylediğimizde ise bir tetkik de kendisi yapar ve ardından bizi bir psikolog ya da psikiyatriste yönlendirir. İşte burası şaşırtıcıdır. “Benim var olan, yer yer görülebilen, yer yer de hissedilebilen bu semptomlarıma psikolog/psikiyatrist ne yapabilir ki?” diye düşünürüz. Olur da bir şans verir denersek, öğreniriz ki buna “Psikosomatik Hastalıklar” deniyormuş.

Psikosomatik hastalıklar; zihnimizin bedenimize acı verdiği durumlardır.

Bu hastalıklar, fiziksel değil; ruhsal karmaşanın bir ürünüdür. Zihinsel-ruhsal çatışmaların, çözümlenmemiş sorunların, ifade edilmeyenlerin, bastırılmış öfkenin, gizil kaygının bedene yansımasıdır.  

O zaman biraz daha açalım; 

Psikosomatik bir hastalığa sahip olduğumuzu nasıl anlarız? 1. Baş ve karın bölgesinde ağrı, 

2. Adet dönemi ağrıları, 

3. İdrar esnasında yanma, 

4. Mide bulantısı, kusma, 

5. İshal, 

6. Adette düzensizlik ya da adet dışı kanamalar, 

7. Erkekte ereksiyon problemi, 

8. Kadın ve erkekte cinsel isteksizlik, 

9. Denge problemleri, 

10. Kaşıntı ve döküntüler, 

11. Migren, 

12. Ülser, 

13. Egzama,  

14. Felç, 

15. Uyuşmalar, 

16. Boğazda düğümlenme hissi, 

17. Soluğun daralması, nefes almakta güçlük, 

18. Saç dökülmeleri 

19. , sağırlık, bayılmalar varsa, 

Ve en önemlisi (!) 20. Tüm bu belirtilerin yaşanması için tüm muayenelerin, laboratuar araştırmalarının ve görüntüleme yöntemlerinin sonuçsuz kalması, semptomların nedeninin bulunamıyor olması gerekmektedir.

Yaşananlar, vücudumuzun strese ve çatışmaya verdiği tepkilerdir çoğu zaman. Bu çatışmalar bazen bizler tarafından bu şekilde fark edilmese de bir uzmanın desteğiyle keşfedilecek ve bu keşfin ardından bir takım terapi yaklaşımlarıyla birlikte semptomların azaldığına şahit olunacaktır.

Psikoterapi dediğimiz şey burada; görünene (semptom) değil, altta yatana (ruhsal ya da duygusal çatışma) odaklanır. Aslında bu süreci, bir bataklığın ürettiği sineklere benzetebiliriz. Bizler bataklıktan bir haber sinekleri görürüz yalnızca. Sinek dediklerimizdir; şikayetlerimiz, ağrılarımız, sızılarımız. Sineklerle uğraşır dururuz. Onları ortadan kaldırmak için pek çok yol deneriz. Bazen bulduğumuz yollar işe yaramış gibi gözükse de atladığımız bir şey vardır; bataklık bizimle. Bu nedenle sinekler tekrardan kendini gösterecek, rahatsızlık hissi süreğen olacaktır. 

Psikoterapi; sinekleri görecek, anlayacak, fakat bataklıkla ilgilenecektir. Bataklık temizlendikçe de sinekler azalacak, zamanla kaybolacaktır. Bu zihinsel süreç en büyük destekçimiz olmakla birlikte, yaşanan zorlukları anlamlandıracak, kabulü, yüzleşmeyi ve ifade etmeyi sağlayacaktır. 

Bazen böyledir işte. Dil susar, beden konuşur. İşte bu yüzden kendinize tanıklık edin, kendini gör, duy ve anlat. ANLATMAZSANIZ ANLAMAZLAR.

Instagram

Twitter

Facebook

Popüler İçerikler

Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler