“Onu istedim çünkü…”, “Onu söyledim çünkü…”, “Onu seviyorum çünkü…”, “Ondan rahatsız oldum çünkü…” gibi cümlelerimiz bilinç dediğimiz kavram tarafından tamamlanır. Bu bizim bildiğimiz, hatta çoğu zaman zannettiğimizdir. Ancak bilmediğimiz en önemli nokta şudur; bizler aslında bilinçdışımızdakilerin etkisiyle seçeriz, severiz, isteriz, korkarız ya da kaçarız. Ne istediğimizden nasıl düşündüğümüze, neyden korktuğumuzdan ne söylediğimize kadar temel belirleyici aslında bilinçdışımızdır.
Bilinçdışımız, bizim bilinmeyenimizdir. En karanlık yanımız, en korkak, aynı zamanda en korkutucu ve en ahlaksız tarafımızdır. Her türlü eğilimimizin bulunduğu yerdir. Kararlarımızın belirleyicisi, yanlışlarımızın nedenidir. Tahmin edebileceğimizden de ötedir aynı zamanda. Bazen yine bilmediğimiz yollarla su yüzüne çıkarlar. Bu yollar bazen rüyalardır, bazen dil sürçmeleri, bazense yazım hatalarıdır. Bizler tüm bunları günlük yaşamın doğal süreçleri olarak yorumlar, göz ardı ederiz. Hatta çoğu zaman fark etmez ya da dikkat etmeyiz. Ancak tüm bunlar, tabii ki bilmeyen için sıradan durumlarken, özellikle psikodinamik psikoterapiyi benimsemiş uzmanların elinde oldukça kıymetli verilerdir. Gizli kalmış sandıkların aralanmasıdır. Bu bilenmeyene yolcuğu son zamanlarda en iyi anlatan kaynaklardan biri ise, Prof. Dr. Ahmet Ertan Tezcan’ın “Kendini Gizleyen İnsan” kitabı bence. Keyifle okuduğum, sayfalarını çevirirken kişinin hem kendine hem de bilinçdışına yolcuğunu anlamlandıran ve bu keşfe çıkmak isteyen herkesin okuması, herkesin kitaplığında bulunması gereken çok kıymetli bir kaynak olmuş.
Instagram
Twitter
Facebook