İnsanın yapması gereken kendini tanıması ve bulunduğu toplumu tanımlayabilmesi. Bizim iyi olma olarak tanımlandırdığımız şey “kişinin hayal ettiği kendini ile olduğu kendisi arasında ki farkın azlığıdır”.
İnsanın varlığının, zihninin ve düşüncelerinin sınırı yok ama başlangıç noktası belirleyebilmek önemli. Bedenimizi, ruhsal yapımızı, koşullarımızı kabul etmek lazım aslında birçok bağlamda özelliklerimizi kabul etmeliyiz. İstek ve ihtiyaçlarını tanımlayıp sahiplenmeli.
Yaşadığı toplumu ve her şeyi kabul etmeli. Ama onlara benzemek zorunda değil.
İnsan kendini bir şeyin içinde anlamlandırabiliyor mu?
Bir parça olarak insan içinde yaşadığı koşulların ve toplumun içine entegre olabilme yeteneği geliştirmeli ancak parça özünü kaybetmemelidir. Zira kendi öz özelliklerimizi asla topluma tümüyle entegre edemeyiz bu sebepten dolayı onları canlı tutmak zorundayız. Kendini baskılamadan ve koşulları kontrol etmeye çalışmadan yaşamak. Hareket alanını daraltmadan özerkçe.
Buna paralel olarak toplumsal yaşamda iyi hissetmenin bir diğer noktası da kişinin fiziksel ihtiyaçları ve lüks arasında ki farkı tanımlayabilmesi. Bizim ihtiyaçlarımız ne ? Uğruna emek harcadığımız nesneler bize ne verecek? Örn: Şu noktada 2 daire istiyorum. Bir yaşam alanı ihtiyaç olarak tanımlanabilir ama ikinci daire üçüncü araba kendini ve birlikte yaşadığı insanı zorlayabilir. İnsanlar ihtiyacı olmayan şeylerin peşinden gidince mutsuz oluyor. Peki bunu neden yapıyoruz? Başkası odaklıyız yani toplumdan değer bekliyoruz, toplumsal yaşamda bir yer edinebilmek için. Yanlış bir yol insanın kendi hayatında durması kendi odaklı olması gerekiyor, diğerleri tarafından onaylanmak güzel ama böyle değil, ihtiyacı olan şeyi anlaması, hayal ettiği şeylerin gerçekten onun ihtiyacı olan şeyler mi olduğunu anlaması ve masaya koyması gerekir. Varmak istediği noktadaki nesnelerin onun boşluk hissini doldurması gerekiyor.
Nasıl iyi hissederim?
Mutluluk arayışı da böyledir. Hep daha iyisi en iyisi, ne aradıklarını bilmiyorlar insanlar. Mutluluk ayaklarınızın bastığınız yerde ayaklarınızın üstündeki bedendedir.
Olaylara yüklenen anlam, olumsuz yaşantılar da etkili ama kişinin kendine yüklediği anlam ile toplumun beklentilerine yüklediği anlamla ilgili. Bizim içimizde ki toplumla olmak istediğimiz yeri kıyaslamak gerekir. Mutlu olmak konumla, yolda olmakla ve ayakların üzerinde taşınan bedenle ilgilidir. Zamanda anda kalmak da oldukça önemli .Biz anda olmayı beceremiyoruz. Anda olmayı beceremediğimiz gibi yanlış da anlıyoruz bir sonraki ana hiç hazırlık yapmamak çalışmamak değildir anda kalmak anda kalıp bir sonraki ana da hazırlanmaktır.