Bazı zamanlarda hepimizin yaşayabildiği bir duygudur kaygı. Bazen durumsaldır, bazen ise genele yayılmıştır. Genele yayılması demek, hayatımızın büyük bir alanını kaplıyor ve işlevselliğimizi düşürüyor demektir aslında. Nedenini bir türlü anlayamadığımız bir huzursuzluk hali sarar dört bir yanımızı. Bunları düşünmekten ana odaklanamıyor, yediğimiz yemekten, içtiğimiz sudan, ettiğimiz sohbetten bile bir şey anlamıyoruzdur. Bazen tam olarak neyden kaygılandığımızı bilmeden adeta kaygılanmaktan kaygılanıyoruzdur. Ancak burada eklemek istediğim ve önemli gördüğüm bir nokta da kaygının hayatımızdaki önemidir.
Kaygı belirli seviyede olduğunda hayatımızı kurtarabilir, başarıyı beraberinde getirebilir. Şöyle düşünelim, bizim için önemli olduğunu düşündüğümüz bir sınavla karşı karşıyayız. Bu sınav hayallerimize atacağımız ilk ve en önemli adım niteliğinde. Eğer hiç kaygılanmazsak bu sınava çalışmaz, elimizden geleni yapmaz, yeterince emek vermeyiz. Ancak buradaki kaygı harekete geçirecek ve hedeflerimize götürecektir.
Peki kaygılanmaktan kaygılanmak dediğimiz, hayatımızı esir alan, bizi yavaşlatmaktan ziyade adeta durduran o yoğun kaygıyla nasıl başa çıkacağız?