Dünya edebiyatına sayısız eserler bırakmış yazarların hayatları, eserlerini okudukça biz okurların ilgisini çekebiliyor. Böylelikle kendimizi yazarın hayatını araştırırken bulabiliyoruz. Bazı yazarlar var ki, nasıl öldüklerini öğrenince beynimizden vurulmuşa dönüyoruz. İçeriğimizde bu hissi veren on beş yazar ve hayret verici ölümlerini listeledik👇
Amerikalı yazar, dördüncü eşiyle beraber Güney Afrika'da bir gemi gezisindeyken mide ağrısı yaşamaya başladı. Karaya çıkıp Panama'da bir hastaneye gittikten birkaç gün sonra 8 Mart 1941 tarihinde vefat etti. Yapılan otopsi; suçlunun yazarın bir martini içerken yuttuğu bir zeytindeki yaklaşık yedi santimetrelik, tahta bir kürdan olduğunu ortaya çıkardı. Bu küçük kürdan bağırsağını deldmiş ve karın iç zarının bir enfeksiyonu olan peritonite neden olmuştu.
Müzik eleştirmeni ve yazar Kobbe, yelken açmayı çok severdi, ne yazık ki bu hobisi ona ölümü getirdi. 27 Temmuz 1918'de Kobbé, New York'taki Great South Bay'de teknesindeydi ve alçaktan uçan bir deniz uçağının pozisyonuna alçaldığını fark etti. Denize atlamak için ayağa kalktığında, Kobbe'nin kafatası neredeyse ikiye ayrıldı.
1952'de Goodnight Moon adlı çocuk kitabının yazarı Margaret Wise Brown, apandisit ameliyatı için hastaneye götürüldüğünde bir tanıtım gezisi amacıyla Fransa'daydı. Ameliyattan sonra kendini iyi hissettiğini göstermek için bacağını kaldırıp havayı tekmeledi ve bu hareket bacağındaki bir kan pıhtısını attırdı. Pıhtı beynine ulaşarak 42 yaşındaki çocuk yazarının ölümüne neden oldu.
Daha çok Tennessee Williams olarak bilinen Thomas Lanier Williams III, dünya edebiyatına Pulitzer Ödüllü Arzu Tramvayı (1947) ve Kızgın Damdaki Kedi (1955) oyunlarını kazandırmıştı. 5 Şubat 1983'te oyun yazarı, New York City'deki Hotel Elysée süitinde ölü bulundu; ilk doktor raporuna göre bir şişe kapağıyla boğulmuş olduğu öğrenildi.
Pietro Aretino; yazılı pornografiyi icat etmekle tanınan bir İtalyan hicivci, oyun yazarı ve şairdi. 1556'da hayatının nasıl sona erdiğine dair iki farklı hikaye var ama ikisi de trajikomik denilecek cinsten. İddialardan birine göre kız kardeşiyle ilgili bir hikaye onun kahkaha krizine girmesine neden oldu, sandalyesinde geriye doğru düşüp kafasını çarpması sonucu öldü. Bir diğerinde, Urbino Dükü tarafından çıplak karısının bir portresine atıfta bulunularak yapılan kaba bir yorum Aretino'nun gülmesine ve ardından felç geçirmesine neden oldu.
Gülmekten ölme deyimini yaşayarak deneyimleyen bir başka isim de Sir Thomas Urquhart. İskoç yazar ve çevirmen aldığı bir haber sonucu kahkahalara boğulurak 1660 yılında öldü.
Yazdığı gizem öyküleri ile tanınan, yazdıkları gibi gizemli bir ölüme sahip. 27 Eylül 1849'da Poe, Philadelphia'ya gitmek üzere Virginia'dan ayrıldı. Altı gün sonra, Joseph W. Walker tarafından Baltimore'daki bir tavernanın önünde bulundu. Poe çıldırmış gibiydi, başka birinin kıyafetlerini giyiyordu. Yine de Walker'ın hemen mektup yazdığı arkadaşı Joseph E. Snodgrass'ın adını hatırlamayı başarmıştı. Snodgrass, arkadaşı hakkında 'Yüzü bitkin, şişkin ve yıkanmamıştı. Saçları dağınıktı ve fiziği berbat bir hale gelmişti,' dedi. Poe hastaneye kaldırıldı ancak 'Reynolds' (kimsenin kim olduğunu bilmediği biri) adını haykırmak dışında başına gelenlerle ilgili hiçbir şey söyleyemeden öldü.
Greville'in huysuz uşağı Ralph Hayward, Greville tuvaleti kullandıktan sonra pantolonunu bağlamasına yardım ederken efendisini karnından bıçakladı. Doktorlar yaralarını hayvansal yağla doldurdular ancak yağlar yarayı iyileştirmek yerine birkaç hafta içinde çürüdü ve Greville 30 Eylül 1628'de kangrenden öldü.
Mahlası Mark Twain olan Samuel Langhorne Clemens,21 Nisan 1910'da kalp krizi sebebiyle öldü. Ölümünü anormal kılan şey ise öleceğini bilmesiydi. 1909'da şu sözü söylemişti.
'Halley Kuyruklu Yıldızı ile 1835'te dünyaya geldim. Gelecek yıl yine gelecek ve onunla çıkmayı umuyorum.'
Kuyruklu yıldızın günberi noktası yani güneşe en yakın olduğu zaman - 20 Nisan'dı. Twain'in ölümünden saatler önce.
Fransız oyun yazarı ve tiyatrocu Molière'in sahnede öldüğü söylense de bu doğru değildir. 17 Şubat 1673'te, daha çok Molière olarak bilinen yazar ve oyuncu Jean-Baptiste Poquelin'in sahnelediği oyuna katılan seyirciler sanatçının sahnede ölümüne tanık oldu, denilebilir. Öksürük nöbeti geçirerek yere yığıldı ancak kısa süre sonra oyunu sergilemeye devam etti. Molière aslında ağır bir tüberküloz hastasıydı ve sadece birkaç saat sonra kanamadan öldü. Molière'in Argan rolündeki bazı replikleri, onun yakın ölümünün adeta bir kehanetiydi.
'Sizin Molière'iniz çok iyi bir küstah.
Doktor olsaydım, onun küstahlığının intikamını alırdım…
Ona 'Öl, köpek gibi öl' derdim.”
16 Eylül 1920'de İsveçli yazar ve şair Dan Andersson, Stockholm'deki bir otele yerleşti. Otelde haşere sorunu vardı; bitlerden, pirelerden ve tahtakurularından kurtulmak için odalara hidrojen siyanür uygulamıştı. Ne yazık ki, otel personeli daha sonra odaları düzgün bir şekilde temizlemediler. Bu da Andersson ve başka bir konuğun kazara siyanür zehirlenmesinden ölmesine neden oldu.
Dondurulmuş bir tavukla yapılan bilimsel bir deney, bilim insanı ve yazar Francis Bacon için sonun başlangıcı oldu. John Aubrey, 1669 ile 1696 yılları arasında kaleme aldığı Kısa Hayatlar'da, Bacon'ın eti korumak için tuz yerine karın iyi bir yol olabileceğini düşündükten sonra soğuğa çıktığını anlattı. Bir tavuğun vücuduna kar doldurmuştu ama hava o kadar soğuktu ki Bacon birkaç gün sonra, 9 Nisan 1626'da zatürreden öldü.
İşkolikliği ile bilinen ünlü romancı Balzac aynı zamanda kafeine de düşkünü. Aşırı kahve tüketimine bağlı olarak kalp rahatsızlığının neden olduğu kangrenden dolayı 51 yaşında öldü.
Rusya'nın ulusal şairi olarak bilinen Aleksandr Puşkin, yazarlığın yanında devlet adamı kimliği hayatında birçok bunalım yaşamasına sebep olmuştu. Defalarca görevinden istifa edip kendini tamemen yazarlığa vermek istemişse de istifa dilekçeleri her seferinde reddedilmişti. 1837 yılında düşmanları tarafından sürüklendiği bir düelloda karısının onurunu korumak isterken ölümcül şekilde yaralanmasının ardından hayatını kaybetti.
Trajedinin babası olarak bilinen Antik Yunanlı oyun yazarı Esilos, Yazar Valerius Maximus'a göre Aeschylus, Sicilya şehir surlarının dışında otururken kafasına düşen bir kaplumbağa yüzünden öldü.
“Üzerinden kaplumbağa taşıyan bir kartal geçiyordu. Kartal, parçalanmış hayvanın etiyle beslenmek için kaplumbağayı sanki bir taşmış gibi ona doğru fırlattı.”
Sizi en çok hangi yazarın ölümü etkiledi? Yorumlarda buluşalım!