Astronotlara rehberlik eden bu bilgi ve fiziksel dayanıklılık testleri onların hayatta kalmalarını sağlar. 1961 yılında uzaya ilk adım atan astronot Yuri Gagarin'den sonra 500'den fazla insan sonsuzlukla buluştu.
Bu soruyu yanıtlayabilmek için öncelikle kısa bir bilgi verelim: Tabii ki uzayda bir bebeğin doğmasından bahsederken, boşluğu ya da diğer gezegenleri kast etmiyoruz. NASA tarafından 2000 yılında yerleşimi yapılan Uluslararası Uzay İstasyonu'nda bir bebeğin doğup doğamayacağını ve yaşamını sürdürüp sürdüremeyeceğini tartışacağız.
Uluslararası Uzay İstasyonu'nda yerçekimi Dünya'dakine çok yakındır, dolayısıyla yerçekimiyle ilgili bir sıkıntı yaşanmayacaktır ancak istasyon hızlı bir şekilde döndüğü için astronotlar yüzüyor gibi görünmektedir.
Bu sorunu aştıktan, yani spremin yumurtayı dölleyebilmesi için ihtiyaç duyduğu yerçekimini hallettikten sonra ağırlıksız ortamda embriyonun anne karnında ihtiyaç duyduğu amniyon sıvısını düşünmek gerekir. Ağırlıksız ortam nedeniyle bu sıvı akışının sekteye uğrayacağını hesaba katarsak, daha ilk adımlarda sorunlar baş göstermeye başlar.
Tüm eğitimlerden ve testlerden yoksun olan bir bebeğin uzayda doğsa bile sağlıklı bir birey olarak yaşamını sürdürebileceği söylenemez.
Bu sefer de dengeyi sağlayan ve hareket hastalığına neden olabilen iç kulak sıvısı sorunu ortaya çıkar. Zira uzayda doğan farelerin denge konusunda zorluklar yaşadığı gözlemlenmiştir.
Ayrıca, vücuttaki sıvıların pozisyonuyla ilgili farklılık oluşacağı için bebekler Dünya'dakine göre daha şiş görünebilir.
Kalpte atrofinin yanı sıra, kanın içeriği de seyreldiğinden solgun ve zayıf bir görünüm ortaya çıkar. Bedenin üst tarafında artan kan basıncı gözlerin şişmesine ve beynin verimliliğinin düşmesine yol açar.
Güneş'ten gelen radyasyonun büyük bölümü ozon tabakası tarafından önlenir, böylece Dünya'da yaşamın sürmesi mümkündür. Ancak istasyonda uzun süre kalarak radyasyona maruz bırakılan farelerde Alzheimer görüldüğü ve astronotların bağışıklık sistemlerinin zayıfladığı düşünüldüğünde 'imkansız' hanesine bir artı daha koyabiliriz.
Bilim ne kadar ilerlerse ilerlesin, bu etik olarak riske atılamayacak bir şeydir çünkü söz konusu olan bir insanın hayatıdır. Ortak vicdanla hareket edersek, uzayda doğan bir bebeğin karşılaşacağı problemleri göze alamayacağımız için şimdilik mümkün değil diyebiliriz.
Not: Elbette hayvanlar üzerinde benzer testlerin uygulanmasına da karşıyız.
ilkokul slaytı gibi içerik üretiyor beynini onedioladıklarımın...
Oldu amk! Dünyayı siktiğiniz yetmedi bi de uzaya yayılın kodumun gen artıkları!