Kafa Sondajı 3: Bir Bardak Kahveye 15 TL Verenler vs. Kahve Çiğneyip Hiperaktif Olan Keçiler

Sondaja devam…

Üçüncü dalga kahvecilik, ülkemizde son birkaç yılın trendlerinden biri.

Kahveyi sıradan bir içecek muamelesi yapmayıp ona artisanal bir anlam yükleyen, müşterilerine farklı bölgelerden çekirdekler ve demleme teknikleri sunan dükkanlara üçüncü dalga kahveci deniyor. 

Ben de bir kahve insanı olarak ara sıra bu dükkanlara uğruyorum. Hario V60, Chemex, Aeropress gibi enteresan demleme tekniklerinin hastası değilim. Beni cezbeden taze kahve çekirdeği oluyor genelde. 

Üçüncü dalga buysa, ilk iki dalga neydi diye aklınıza takıldıysa cevaplayayım.

İlk dalga: ABD’de 1800’lerin sonu, 1900’lerin başı gibi yaygınlaşan günlük kahve tüketimi. Bugün Amerikada kahve içmek hayatın sıradan bir parçasıysa kökü buna dayanıyor.

İkinci dalga: Özellikle 2000’lerin başından itibaren Starbucks ve türevi zincir kahve dükkanlarının dünya çapında yaygınlaşması. 

Üçüncü dalga dükkanlara yönelik en yaygın eleştiri pahalı olmaları... 

Hatta geçtiğimiz yıllarda McDonald’s bununla ilgili satirik bir reklam filmi yayınlamıştı. Reklam kampanyasının amacı elbette ucuz ve hızlı McDonald’s kahvelerini ön plana çıkarmaktı.

İlkel bir formda da olsa, Dünyadaki ilk kahve dükkanlarının 16. yüzyılın başlarında Mekke’de açıldığı düşünülüyor.

Fakat inançsızlık yayma merkezleri olarak görüldükleri için kısa bir süre sonra imamlar tarafından ortadan kaldırılıyorlar. 

Tarihte kayda geçen ilk kahve dükkanı 1530’da Şam’da faaliyet göstermeye başlamış. 

İstanbul’daki ilk kahve dükkanı da Osmanlı vakavünisi İbrahim Peçevi’ye göre 1555’de Tahtakale’de açılmış. 

Yani kahve Avrupa ve Amerika’dan neredeyse 150 yıl önce kahve günlük yaşantımıza girmiş.

Bugün çay tüketiminde dünyada başı çeksek de, aslen kahve diyarı olduğumuzu söyleyebiliriz. 

Neredeyse 500 yıl kadar sonra aynı topraklarda bazıları tarafından tartışılan şeyse, ülkedeki yabancı zincir kahve dükkanlarının sayıca çokluğu.

İtalya’da 1 şubesi olan kahve dükkanının ülkemizde 400 küsürden fazla şubesinin olmasının sebebi, bizim kahve arzındaki standartsızlık ve kalite eksikliği olabilir mi? 

Çok da uzak olmayan bir zamana kadar granül kahve ve Türk kahvesi dışında kahve servis eden bir yer bulmanın imkansıza yakın olduğu bir yerdi Türkiye. İtalya ise her köşebaşında 1 Euro karşılığında espresso içebileceğiniz kahve zengini bir ülke. Bir de bu açıdan düşünün. İhtiyaç-talep ve arz.

Sonuç olarak, bu kahve zincirlerinin bizdeki en büyük rolü, özellikle espressoyla hazırlanan kahve türlerini yaygınlaştırması oldu. 

Bugün hepsinin pek çok rakibi ve alternatifi var. Birini sevmiyorsanız, öbürüne gidersiniz. Ya da evinizde kahvenizi hazırlarsınız. 

Altı üstü kahve içilecek yahu!

Bu sondaj kahveye münhasır olsun o zaman. Kısa kısalarla kapanışı yapalım.

  • 800 yılı civarında Etiyopyalı çobanlar tarafından keşfedildiği düşünülüyor. Kahve yiyen keçilerine enerji geldiğini görünce bu bitkiye olan ilgileri bir anda yükselmiş.

  • Petrolden sonra dünyada en çok ticareti yapılan ürün kahve. 

  • Dünyadaki kahvenin %40’ı Brezilya’da üretiliyor. 

  • Araştırmalara göre düzenli olarak kahve içenlerde Alzeimer ve Parkinson rahatsızlıklarını yaşama riski azalıyor. 

  • Decaf, kafeinsiz değil, kafeini azaltılmış demek. Aklınızda bulunsun. 

  • Granül kahvenin mucidi George Washington.

Popüler İçerikler

İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!
Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler
YORUMLAR
25.07.2018

adam kahve makinesinde espresso butonuna basıyor bekliyor, dolan miktar tatmin etmiyor, az verdi bu makine bozulmuş galiba diye bir daha basıyor, sonra bir daha, sonra bir daha... bardağı ağzına kadar dolduruyor hah oldu diyip bir yudum alıyor bu ne amk böyle kahve mi olur ne biçim pişeymiş acı acı diyor ve çöpe atıyor... bu gözler daha neler gördü, çok bir şey beklememek lazım.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ