Kadir Doğulu'dan Samimi İtiraflar! "Onu Elimden, Gözümden, Kendi Nefesimden Bile Kıskanırım"

Fatih Harbiye dizisiyle ünlenen yakışıklı oyuncu Kadir Doğulu'dan çok konuşulan bir röportaj geldi. Kanal D ekrana getirilecek olan Aşkın Tarifi adlı dizi ile izleyici karşısına çıkmaya hazırlanan başarılı oyuncu Kadir Doğulu Hakan Gence'ye verdiği röportajda birbirinden samimi itiraflarda bulundu. Oyunculuk hayatından, güzel oyuncu Neslihan Atagül'e duyduğu aşka kadar her şeyin konuşuldu röportajın detayları haberimizde...

"Aşk Tarife Sığmaz Bir Şey"

‘Aşkın Tarifi’ yarın Kanal D’de başlıyor. O zaman klişe bir soruyla başlayalım. Sen aşkı nasıl tarif edersin?

Aşk tarife sığmaz bir şey. Dizide de bunu vermeye çalışacağız. Ama aşkın halleri olur.

Ne gibi?

Aşk, önüne duvar da engel de çıksa onu zevkle, neşeyle aşabilme hali benim için.

Karantinada aşkı harflerine göre anlattığın video çok konuşuldu. Harf harf aşkı nasıl açıklarsın?

Sembol benim hayatımda çok önemli. Bunu anlatıma geçirmek istedim. “Aşkın ‘a’sı akıl” dedim. Aşkta akıl yokmuş gibi duruyor ama aslında gönlüne düşen her şeyi yaptıran aklın. O akıl da şuursuz olmaz, o yüzden aşkın ‘ş’si şuur. ‘K’si de karine; sembol, belirme, hafıza gibi birçok anlamı var. Yaşadıklarını, gelecekte aşkın ihtiyacı olanları canlı tutabilecek bir hafızaya da sahip olursan, bu aşkın ufak bir formülü gibi geliyor.

Dizi fragmanında “O gündüzse, ben gece” diyorsun. Zıt kutuplar mı birbirini çeker?

Ruh ikizi, annem, kardeşim, arkadaşım olur; eşim olmaz. Âşık olduğun kişinin zıddın olması gerek. Eksiklerim olmalı onda, eksikleri olmalı bende. O zaman çeker birbirini. Yoksa ikimiz de siyah ya da ikimiz de beyazsak görünmeyiz.

Fragmanda bir de gerdandan menemen yediğin sahne var. Çok konuşuldu... Nasıl ortaya çıktı o?

Her işin bir kimyası ve o kimyayı oluşturan bir ekip var. O kimyayı çıkaran ekibin de bir stratejisi oluyor. Bu da onunla ilgili. O Kadir değil, Fırat karakteri. Dünyada aslında tatlılarla tensel teması çok kullandılar, biz tuzluyla kullanınca biraz provokatif oldu sanırım.

Fırat Nasıl Bir Karakter?

Öyle bir fantezin var mıdır?

Koklamak, samimi şekilde kucaklamak gibi tensel şeyler var ama bir gıdayla öyle bir fantezim yok.

Bu bir yaz dizisi mi?

Bir oyuncu için senaryonun yazı, kışı, ilkbaharı ya da dramı, komedisi olmaz. Bu işe beni çeken yönetmen Deniz Koloş oldu. Daha önce bir iş yapacaktık ama olmadı. Sonra inandığı bu projede “Kadir’le çalışmak istiyorum” dedi. Güzel bir kadro kuruldu. NTC Medya ile ilgili de iyi işler duymuştum. Tabii en başta Fırat karakterini sevdim.

Fırat nasıl bir karakter?

Fransız mutfağında usta, Antepli bir şef. Babasının kebapçısında büyümüş. Üniversite için İstanbul’a geliyor. Avrupa mutfağı konusunda eğitiliyor. Bu arada teyzesi de İstanbul’a geliyor. Teyzesinin tek bildiği iş, kebapçılık. Ama zora düşüyor. Fırat da teyzesinin işlerini toparlamak için onunla bir Antep restoranı açıyor. Bu arada nişanlanıyor, evlenecekleri gün nişanlısı onu terk ediyor. Buna sebep olansa herkesin hayran olduğu Doktor Aşk (Alper Saldıran). Fırat ondan intikam almak için sevgilisini kendisine âşık etmek istiyor.

Senin yemekle aran nasıl? Kadir’in sofrasında ne yemeliyiz?

Arkadaşlarım humus ve tepsi kebabı yapmamı mutlaka istiyor. Mezeler ve Türk mutfağı konusunda fena değilim. Kardeşlerim de makarnalarımı sever.

Hem yemeye düşkünsün hem nasıl bu kadar zayıfsın?

Çok hareketliyim, doğru besleniyorum. Yaşadığım sağlık sıkıntısından sonra da bazı şeyleri hayatımdan çıkardım.

Ne yaşadın?

Sebze, meyve ve buğdayın üzerinde kullanılan ilaçlar bağırsaklarımı çok hızlı bozmaya başladı. 85 kilodan 70 kiloya düştüm.

"İkimizde Geçirgen Bağırsak Sendromu Olduk"

Eşinin (Neslihan Atagül Doğulu) yaşadığı geçirgen bağırsak sendromuyla aynı mı?

Evet.

Onun sağlık durumu nasıl?

6-7 ay gibi yoğun bir ilgi ve bakımdan sonra toparladı. Ama bunu koruması lazım.

Nedir yaşadığınız şey?

Gıdalarda kullanılan toksik ilaçlar herkesi rahatsız ediyor ama semptomlar farklı. Bağışıklık, sinir sistemi gibi rahatsızlıkların temelinde bu hastalığın olduğu söyleniyor. Bir gazetede bunları anlatmaktan imtina ediyorum. İnsanlar doktorlarına danışabilirler. Biz artık meyve-sebzeyi evimizin bahçesinde kendimiz ekip biçiyoruz. Ya da çok güvendiğimiz yerlerden alıyoruz.

Hayatta çok savruldun mu?

Birkaç defa savruldum, zor dönemlerim oldu. Mesela oyunculuğa girdiğim ilk sene çok şımardım. Kayıp, popomun üstüne düşünce kendime “Kalk, doğru düzgün yürü, şöhret kaygan bir zemin, yürümeyi bileceksin” dedim. Şimdi de yürümeye çalışıyorum.

En büyük rehberin kimdi?

Sevdiğim insanlardan, değer verdiğim şeylerden kaybettiklerim... Birçok konuda farklı düşünmeye  başladım.

Hayatında tesadüfün etkisi ne?

Tesadüf diye bir şey yok. Tesadüf, insanın kendisine şans diye atfettiği bedbaht bir durum. Kişi gönlüne aşkla yapmak istediği şeyi yazdıysa, günün sonunda onu yapar. Oyunculuk çocukluğumda gönlüme yazdığım bir şeydi.

"Eşimin Giydiklerine Karışmadığım İçin Kınandık"

Sosyal medyada yapılan yorumlara ne kadar takılırsın?

‘Küçük Sırlar’da Sinem Kobal’la oynadık. Canlandırdığım karakter, Sinem’in karakterine o kadar ahlaksızlık yaptı ki orada sosyal medyayı bıraktım. Twitter’ı kapattım, mail adresimi buldular. Onu kapattım, ev adresimi buldular, evimi değiştirdim. Yapımcıya “Bu karakterleri ayırın artık” diye yalvardım. Şimdi bizim sevenlerimiz de bunu insanlara yapıyor. Ama bu sevgi bana çok öğretiyor.

Ne mesela?

Bu sevgi bana ait değil, onlara ait. Emanetlerine onlar için iyi bakıyorum. Okuduğum yorumlarda da, ne iltifattan coşuyorum ne de üzülüp sarsılıyorum.

60’TAN FAZLA KUZENİM VAR

Mersin’de çok kalabalık bir ailede büyüdüm. Çocukluğumun ilk beş senesi amcam, babam, babaannem, dedem, amcamın çocuklarıyla birlikte evde 20 kişi falandık. Evimiz dört oda, bir salondu. 60’tan fazla da kuzenim var. Bize sürekli misafirler gelirdi. Ama ben durumdan memnundum.

“Eşimin giydiklerine karışmadığım için kınandık” gibi bir açıklaman var. Ataerkil toplumun dayatmalarını çok hissediyor musun?

Türk kadınının iffeti yüzündedir. Bunu eteğinde, göğsünde, gerdanında, ayağında arayan kendi ahlakını sorgulasın. Bana göre kadın-erkek eşitliği diye de bir şey yok. Kadın, erkek insan zaten. İnsan da bir. Sadece fiziksel fark var ve onun getirdiği bir güçlülük durumu var. Bu da bir eşitsizlik değil. Eşitsizlik algıda.

Peki, bütün bu algılar nasıl değişir?

Bir çocuk, sabah ailesinin kavgasına şahit oluyor. Sonra okula gidiyor, akşam eve geliyor anne-baba sarılmış. Kavgadan sonraki sürece şahit olmadığı için sevginin içine şiddeti, hiddeti koyuyor. Babası çapkınlık yapıyor, kavga ediliyor ama baba affediliyor. Çocuk o zaman ‘İlişkide aldatmak da var’ diye düşünüyor. Sözün özü; bu algı çocuklukta başlıyor ve o andan itibaren müdahale edilmesi gerekiyor.

"Babaannemin 69 Torunu Var"

Gözaltına sürme mi çekiyorsun, dövme mi var?

Aslında bunlar babaannemin ürünü.

Nasıl yani?

Çok sevgi doluydu. 11 çocuk doğurmuş, 69 torunu var. 103 yaşına kadar yaşadı. İlk üç ay gelinlerini yollamış, kendi bizimle ilgilenmiş. Bizi zeytinyağıyla ovalamış, kundağa koymuş, gözlerimize sürme çekip annelerimizin kucağına vermiş. Ve gözlerim böyle kalmış. Kardeşlerimin hepsinde de var.

Jönlerimizde kas modası var ya... Sende de baklava var mı?

Çocukluğumdan beri var, atalarımdan gelen bir şey... Şanslıyım çünkü yağ oranım düşük. Ben bunu sporla elde etmedim.

Son dönemde söylemlerin daha tasavvuf ağırlıklı. Bu değişim nasıl başladı?

30’lu yaşlarımdan beri içsel farklılıklar ortaya çıkmaya başladı. Ama bu aslında sohbeti yapan kişiyle alakalı.

Daha çok dine mi yöneldin?

Hayır, gündelik hayatında dilediği gibi yaşayan, istediği zaman içen, istediğinde ibadetini yapan biriyim.

"İnsanlığımın Gelişebilmesinin Çabasını Evliliğimde Buldum"

Mutasavvıflığa mı geçtin?

Benim lûgatimde bu; tasavvufla yoğrulmuş, o yolda ilerlemiş ve bunlar o kişide bir olgunluğa sebep olmuş demek. Bunun kelime olarak ne olduğunu anlayanlara evet, öyleyim. Ama algıdaki mutasavvıf değilim. Eğer ‘Meşrebin ne’ diye soruyorsan, benim meşrebim neşe. Ben nerede neşeleniyorsam, oradayım. Benim görevim de neşeyi insanlara yaymak. Bu mutasavvıflıksa öyleyim. Olduğum halden memnunum.

Evlilik, hayatını nasıl değiştirdi?

Muhteşem derecede, insani olarak değiştirdi. İnsanlığımın gelişebilmesinin çabasını evliliğimde buldum.

Birlikteliğinizin yedinci yılı... Her şey bir çift göz görmenle başladı, değil mi?

‘Fatih Harbiye’ dizisi için Neslihan’la birlikte çalışacağımızı söylediler. İnternetten işlerine baktım, hiçbir duygu kıpırtısı yoktu. Buluşma günü, yapım şirketinden içeri girdim. Sola baktım, bir çift göz ve “Bu kim” dedim. İçimden söylediğimi sanıyordum. Yapımcı omzuma vurdu, “Partnerin” dedi.

"Neslihan Benim Hayatımın Tam Ortasında"

Sana göre aşkı canlı tutma sırrı ne?

Gözlerine bakıyorum. Eğer mutluysa hiç bozmuyorum ama bir şeye takılmışsa hemen onu kendi halime çevirmeye çalışıyorum. Bu çaba da beni heyecanlandırıyor.

Eşinin partnerlerini kıskanır mısın?

Neslihan benim hayatımın tam ortasında. Geçmişime, geleceğime katkısı olmuş biri. Hayatıma getirdiği mecazi aşkla, beni ilahi aşka götüren de o oldu. Mecazi aşkı tanımasa kişi ilahi aşkı da bilemez. Hayatımda bu kadar güzelliğe evrilmiş bir kadın o.

Ama sorunun cevabını vermedin...

Çünkü bu soruyu anlayamıyorum. Mesleki performansımı sergilediğim bir yerde Neslihan’a âşık oldum. Şimdi “Benim seni tanıdığım yeri bir zahmet bırak” mı diyeceğim? Bu korkaklık olur. Onu elimden, gözümden, kendi nefesimden bile kıskanırım ama bu sığ bir kıskançlık değil. Biliyorum ki kalbinden bana sadıksa, bana sadıktır.

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!