Tarihten beri bazı şeyler değişmez. İnsanlar küçükken bir an önce büyümek ister, gençler yaşlılara özenir; yaşlanınca da genç görünmek için her şeyi yaparlar. Bu noktada tecrübeli taraf olan büyükler küçüklere ne anlatmaya çalışırsa çalışsın boş; biz yine de kadınların en sık yaptıkları ve sonradan pişman oldukları şeyleri derledik. Bunları kabul edip etmemek size kalmış. 🙄😊
Çoğumuz çok küçük yaşlarda renkli saçların büyüsüne ve değişimin cazibesine kapılıyoruz. Bir hastalık olmadıkça herkesin mükemmel saçlara sahip olduğunu ve boya, açma işlemlerinin saçın yapısını tamamen bozduğunu unutuyoruz. Boya hasarını toparlamak yıllar alıyor, ancak bu konuda kimse dinlenmiyor.
'Kökü sende canım' dünyanın en yalan cümlelerinden biri olabilir. 20'li yaşlarınızda kısa kestirdiğiniz saçınızın upuzun olması 30'ları bulacaktır. Elbette bu pişmanlık kısa saç sevenler için değil, upuzun saçlar hayal edip bir anlık kararla saçlarını kısa kestirenler için geçerli.
Kıvırcık saçlı olup sürekli fön çekmek, düz saçlı olup sürekli maşa yapmak; kısacası doğayla savaşmak her zaman aleyhinize sonuçlanıyor. Isıyla yapılan işlemler saçın hacmini, kalitesini düşürüyor ve boyasız bile olsa yanmış saçlara sahip olabiliyorsunuz.
Neyse ki son dönemde ince kaş pek moda değil de, gençler biraz olsun uzak duruyor. Kaşları inceltip küstürmek, ileride çok sert, düzensiz ve boşluklu çıkmalarına sebep oluyor. Kaşları kesmek de sertleştiriyor ve dağınıklığı artırıyor. O yüzden abartılı kalınlıkta kaşlar söz konusu değilse şeklini bozmadan fazlalıkları almak yeterli.
Bu madde aslında iki cinsiyet için de geçerli. Özellikle minimal olmayan, herhangi bir anlam taşımayan ve tamamen dönemin modasına göre yapılmış dövmeler gelecekte büyük pişmanlık yaratıyor. Kimse aynı kalmıyor, beğeniler ve stiller yıllar içinde değişiyor. Vücuda değiştirilemeyen bir işlem yaptırmak için gerçekten istikrar sahibi olmak ve belki de birkaç yıl üstünde düşünmek gerek.
Elbette estetik operasyon yaptırmak için 18 yaşında olmak yeterli. Ancak insan gençken modanın etkisinde kalıyor ve iyi araştırmadan, fiyatına ya da şöhretine bakarak doktor seçimi yapabiliyor. Estetik trendlerinin sürekli değiştiği dünyada kocaman göğüslerin, ucu fazla kalkık burunların düzeltilmesi eskisinden zahmetli ve masraflı oluyor.
20'li yaşlarda geniş yanaklardan şikayetçi olup, eğer kilo sorunu yoksa 30'lardan itibaren yüzün inceleceğini bilmeden operasyon düşünmek; kavisli kaşların yaşla düşeceğini bilmeden dövmeyle düz kaş yaptırmak hep gençlik cehaleti.
'Gençsin ye bir şey olmaz, yakarsın' gibi yanlış büyük yönlendirmeleri yüzünden pek çok insan büyüme durduğunda kalıcı kilolarla yüzleşiyor. Giderek yenilenlerin yakılmasının zorlaşacağını hatırlayıp ona göre yemek lazım.
Genç ciltte sorunlar pek baş göstermeyince gaza gelip makyajı çıkarmadan uyumak, cildi nemlendirmemek hep ilerisi için büyük sorun. Ancak insan elindekinin değerini kaybetmeden anlamıyor.
Büyükler bu konuda ne derse desin, gençler çağın trendlerinden uzak kalamıyor. Pürüzsüz cildi makyaja alıştırmak onsuz yapamamaya ve erkenden yaşlanmaya sebep oluyor. Sivilce, geniş gözenek gibi cilt sorunları da cabası.
Ayakkabı seçiminin sadece bebeklerde önemli olduğu düşünülse de, pek çok kadın gençlik dönemindeki yanlış ayakkabı seçiminden dolayı ileri yaşlarda ağrılı ve zorlu bir tedavi süreci olan 'halluks valgus' rahatsızlığı ile mücadele ediyor. Kanayan ve su toplayan bölgelerdeki yaraların yıllarca geçmemesinden bahsetmiyoruz bile.
Vücuttaki şeftali tüylerini sertleştiren bir yöntemle almak, yüzü tıraş etmek gibi şeyler pek çok kadının gençliğinin cahilliği ile yaptığı ve sonrasında uzun yıllar kalıcı epilasyon yöntemleriyle boğuşmak zorunda kaldığı şeyler.
Bu alışkanlıkları sırf birkaç yıl yaşıtlar arasında 'havalı' sanılıyor diye bir ömür kullanmak ne kadar saçma oysa. Ancak gençler bunu anlamıyor veya kolayca bırakabileceklerine inanıyorlar.
Bu genel bir problem ama gençken yapılan gereksiz harcamalar gerçekten ihtiyaç duyulan şeyleri satın alamamaya yol açıyor. Aynı tonlarda on tane ruj alıp, iyi bir nemlendirici krem alamamak gibi küçük şeylerle başlıyor ve giderek dengesizlik büyüyor.
Takma tırnak, takma kirpik, kaynak saç, renkli lens, bronzlaştırıcı spreyler... Gençken çok rağbet gören bu uygulamalar ileride hem pişmanlık yaratıyor, hem de doğal güzelliğe ve sağlığa zarar verebiliyor.
Saçlarla alakalı olanlar hepsinin yaptım şuan :/ geçen sene ne güzel belime kadar doğal saç rengim vardı herkes kezban gibi uzun saçmı kaldı dediler dediler gittim omuzlarımda kestirdim şimdi şekil vermeden kullanamıyorum... Bir değişilik yapayım dedim kendi saç rengimin 2 ton açıgını kullanayım dedim evde boyadım kafam bakır gibi birşey oldu hiç yakışmadı gittim kuaföre boyatırdım onlarında boyası aktı karamel gibi birşey oldu geçen cumartesi kendim sinirlendim gece mavisine boyadım renk yakıştı fakat fazla sert oldu giyiniş tarz olarak bukadar usturuplu birinede bu saç gitmedi yine şimdi bu boyadan nasıl kurtulucam uzasn diye beklersem kendi saçlarım çıkınca iğrenç durucak kuaförler 250 den aşşağıya açıp boyamıyolar mavi siyah kafa geziyorum aklı olan ilk kuaföre gerçekten beğeneceği ve değiştirmeyeceği renge boyatsın yoksa hiç oynamasın ve başkalarına kulak asmayın uzun saç bir kadın için herzaman daha ideal
tam sacımı boyamaya karar vermişken gördüğüme bak -_- ama insan biraz da değişiklik istiyor, sacını kestirme boyatma estetik yapma makyaj yapma yemek yeme napcaz ki o zaman?
Kendi vücudu. Pişman olabilir ama dönemsel bunlar. Pişmanlığı da geçer; geçmezse de bunları yaptığı süre zarfındaki mutluluğuna saysın. O süre içinde de mutlu olmamışsa çok yazık. Saç boyası hiç güzel durmuyor bu arada.