Kadınları 'Terbiye Etme' Amacıyla Okullarda ve İş Yerlerinde Yapılan Bekaret Kontrolü ve Geçmişten Kan Donduran Detaylar

Aşmamız gereken çok şey var çok...

Bekaret kontrolü, uzun yıllardır kadınlar üzerinde baskı aracı olarak kullanılan, genç kadınları intihara sürükleyen ve bir süre daha toplum olarak üzerinde uzlaşamayacağımız meselelerden biri.

1998 yılına kadar kadınların kabusu haline gelen - kısmen şu an da- devletin muhafaza etmeye çalıştığı bekaret konusuyla ilgili geçmişte kadınlar birçok hak ihlaliyle karşılaşıyordu.

Devlet, kadın üzerindeki denetimini kaybetmemek için okul kayıtlarından iş başvurularına kadar birçok alanda kadınların karşısına bekaret kontrolünü çıkarıyordu. Bu denetim nedeniyle de okul kayıtları sırasında bekaret kontrolüne maruz kalan ve haklarına tecavüz edilen kız çocukları intihar etmeye başlamıştı.

Devletin bu bekareti muhafaza etme sevdası nedeniyle kadınların, kız çocuklarının bir bir ölüme gitmesi bilinçli kadınlar arasında da bir mücadele zemini hazırlamıştı.

'İnsan haklarına bekaret testiyle tecavüz' olarak dile getirilen bu meseleyi çözüme kavuşturmak ve yaratılan bu mağduriyeti topluma duyurmak için örgütlenen kadınlar birçok ilde eylemler düzenlemiş, suç duyurusunda bulunmuşlardı.

Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygın, intiharlarla ilgili "üç tane, beş tane" ifadelerini kullanmıştı ve bu uygulamadan "terbiye etmek" cümleleriyle bahsetmişti.

Kadınlar, her ne kadar bununla mücadele edip devlete kafa tutsa da devlet yetkililerinin elde ettikleri bu muazzam "iffetsizlik gösterisini" kaldırmaya hiç niyeti yoktu. Her zamanki gibi direnmişlerdi.

1995 yılının Ocak ayında Milli Eğitim Bakanlığı’nın çıkarttığı yönetmelikte ‘iffetsizliği tespit edilmiş’ olmak orta öğrenim kurumlarından atılma gerekçeleri arasında sıralanınca ülke çapınca eylemler düzenlenmişti.

Sonunda da bu mücadele karşılık bulmuştu ve 21 Ekim 1998’de Adalet Bakanlığı, bekâret kontrolünün ancak takibi şikâyete bağlı suçlarda, mağdurun rızası alınarak, “ırza geçme” gibi suçlarda ise ancak hâkim kararı ile ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı izni ile yapılabileceğini belirten bir genelge yayınlamıştı. Böylelikle bir nebze de olsa bekaret kabusu ortadan kalkmıştı.

Tabii bu kazanımı devletin verdiği değil, kadınların mücadelesiyle alınan bir hak olarak görmek lazım.  

Kaynak: Bekâret mi kontrolü? | liberFE

Her ne kadar bu kazanım elde edilmişse de hem ülkemizde hem de dünyanın birçok yerinde bekaret kontrolü ne yazık ki hala yaygın. Bekaret konusunda ahlaki olarak henüz netleşmiş durumda değiliz. Bekaret, namus kavramının belirleyicisi olmuş durumda.

Bildiğiniz gibi tecavüz gibi vak'alarda da kadın kontrol edilerek bekaret zarının bozulmaması durumunda sanığın cezasında indirim uygulanabiliyor. Hala o 'zarı' kutsallaştırıyoruz.

Namus işin içine girince oluşturulan baskı nedeniyle de kadınlar, kızlık zarlarını evlenmedikleri sürece korumak zorunda... Korumadıkları takdirde de birçok yerde ölüm karşılarında oluyor.

Devletin, bir çocuk gibi kadınların yaramazlık yapmasını engellemeye çalışmasını ne kadar yıl geçerse geçsin anlayamayacağım. Mantıklı bir zemine oturtmak güç. Kadınların hayatını olumsuz yönde etkileyen kızlık zarı olarak halk arasında bilinen bu kavramı tarihe gömmek bizi bir tık daha ileriye taşıyacaktır.

Tüm bunlar bir kenarda dursun bilimsel verilerle açıklamaya çalıştığımızda da aslında "kızlık zarı" denilen bir şey yok. Haliyle bu bekaret kontrolünün de bilimsel bir karşılığı bulunmuyor.

Anlayacağınız kadınlar yıllardır olmayan bir şeyin baskısını gördüler.

Daha fazla detaylı bilgi için bu içeriğimize bakabilirsiniz. 👇

Yıl 2020, Konu Yine Bekaret: Kafalarda Çok Farklı Anlamlarla Konumlanan Bekaret Zarı Tam Olarak Nedir?

Geçmişte yaşanan ve halen daha aşamadığımız bir tabu haline getirilen bekaret meselesi genel anlamıyla kanımızı dondurmaya devam ediyor ve bir süre daha devam edecek gibi.

Umarım, devlet eliyle yaratılan bu kabus ve bir nevi işkence bir an önce ortadan tamamen kalkar ve biz kadınlar yargılanmadığımız, hor görülmediğimiz günler yaşamaya devam ederiz.

Popüler İçerikler

Derbiyi İzlemek İçin Nişan Atan Fenerbahçe Taraftarı Viral Oldu
Fatih Altaylı Kendisini Eleştiren Bir Sosyal Medya Kullancısına Verdiği "Şaft" Cevabı ile Gündem Oldu
Zengin ve Fakir Erkek Karşılaştırması Yapan Yeliz Yeşilmen'in Bakış Açısı Kullanıcılar Tarafından Desteklendi!
YORUMLAR
22.10.2020

İnanamıyorum böyle bir uygulamayı ilk defa duydum. Ne kadar saçma ya. Tecavüze uğrayıp da susturulanlar var. Onların suçu bile olmayan bir meselede yine kabak onların başına patlıyor. Ayrıca neden bütün canlılarda normal olan bir davranışı bu şekilde engellemeye çalışırsın ki, dinsel sebeplerle yapmak istemeyen yapmaz ama herkes bunu takmak zorunda değil. Bekar erkekler de bu durumdan fazlasıyla etkilenmiştir. Sonra neden cinsel açlığın Afrikası bu ülke diyoruz.

Bu nasıl bi insanlık dışı birşeydir... Onca kadın bu olaylar yüzüne öldürülüp bin türlü işkenceye maruz kalıyor intihar ediyor hayatlarından oluyor. Insanın hayati onuru bu kadar ucuz olamaz yazıklar olsun nasıl bi dünyada nefes alıyoruz biz nasıl bi dünyada yaşıyoruz. Onca tecavüze uğrayan kadın sonra ceza indirimi uygulanan bi insan müsveddesi..Bi insan için onur kırıcı ve Aşağılayıcı bi davranış bu Allah sonumuzu hayır etsin dünya zaten boktan hepten boka sarıyor.!

Bekaret kelimesi çok tuhaf, konu kadınsa tespit ediliyor. Ama erkekse tespit edilemiyor. Yani birlikteliği gerçekleştiren iki cins ama biri bekaretini kaybetmiş, diğeri ise muhafaza etmiş oluyor. Gerçekten tuhaf bir kelime.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ