“Onu hâlâ seviyorum ama bana dokunmasını istemiyorum.”
Bu cümle, yalnızca bir şikâyet değil; kadınların iç dünyasında sessizce büyüyen, anlaşılmayı bekleyen bir çığlık. Kadınlarda cinselliğe karşı ilginin azalması, sadece hormonlarla ya da fiziksel çekimle açıklanabilecek bir durum değil. Duygusal yorgunluk, ilişkisel tükenmişlik ve kendine teması kaybetme hâli, bu uzaklaşmanın en temel nedenlerinden biri olabilir. Ve düşündüğümüzden çok daha yaygın yaşanıyor.
Bazen her şey yolunda gibi görünür: İlişki devam ediyordur, dışarıdan bakıldığında sorun yok gibidir… ama içten içe bir kopukluk vardır. Kadın, hâlâ seviyordur belki, ama yakınlaşmak, temas etmek, dokunulmak istemez.
Bu durumun nedenleri çok çeşitli olabilir:
Günlük yaşamın zihinsel ve bedensel yükü
Ebeveynlik ve bakım veren rolleri
Romantizmin yerini rutine bırakması
Partnerle duygusal bağın zayıflaması
Stres, öfke, kırgınlık ya da çatışmalar
Travmatik deneyimlerin izleri
Beden imajına dair olumsuz inançlar
Cinselliğin bir zorunluluk gibi yaşanması
Hormonel dalgalanmalar
Kadının kendi arzularından uzaklaşması
Çoğu zaman bu nedenler bir araya gelir. Sessiz bir geri çekiliş başlar. Nihayetinde kadın bunu fark etmeden, temastan uzaklaşır.
Kadının iç dünyasında “Venüs” diyebileceğimiz bir enerji vardır: hissetmek, arzulanmak, duyulmak, görülmek… Kadın kendini güvende, değerli ve özgür hissettiğinde bu enerji ışıldar. Arzu da tam buradan doğar. Ama sürekli güçlü olması beklenen, duygularını bastıran ya da yalnızca başkalarına iyi gelen biri olmaya çalışan kadın, zamanla bu enerjiden uzaklaşır. İçindeki Venüs susar. Ve kadın, arzularından da yavaşça kopar. Bu noktada dokunulmak değil, anlaşılmak ister; bedenin değil ruhunun temasına ihtiyaç duyar.
Ne Zaman Dönüp Kendine Bakmalı?
Eğer bu uzaklaşma seni mutsuz ediyorsa…Eğer partnerinle paylaşım azalıyor ve içten içe suçluluk hissediyorsan…Eğer bedeninle olan bağının zayıfladığını fark ediyorsan…Hayatının olağan akışını etkiliyorsa…
O zaman yavaşlayıp kendini duymanın zamanı gelmiş olabilir.
Birçok kadın bu duyguyu yaşarken kendini sorguluyor:
“Ben mi değiştim?”, “Bende bir eksiklik mi var?”, “Onu seviyorum ama neden böyle hissediyorum?”
Aslında bu hâl, bedenin ve ruhun sana bir şey anlatma şekli olabilir. Sessizce gelen bir çağrı. “Dur, hisset, bak içime” diyen bir iç ses.
Sakın unutma!
Kadın cinselliği; yakınlıkla, anlaşılmakla, yargılanmadan duyulmakla büyür.
Arzu da kendine böyle alan bulur.
Çünkü kadın arzusu, arzulanmayı arzular!
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio