“Yarış sırasında büyüdüm ben. Boston maratonuna genç bir kız olarak başladım, yol boyunca büyüdüm, sonlarına geldiğimde olgun bir kadındım. 32.km civarında, bu koşuyu bitirdikten sonra daha iyi bir sporcu olmak için çabalamaya ve başka kadın sporculara da benim yaşadığım güçlülük ve özgürlük duygularını hissetmeleri için öncü olmaya karar verdim.
Bitiş çizgisini geçtiğimde, ‘Yaşasın başardım’, demek yerine ‘Yaşasın bir hayat planım var! ‘ diyordum…”
“Bir kadının 800 metre ya da allah muhafaza daha uzun, koşması cinsiyetsizleştirici, kadınlıktan çıkarıcı geliyordu. Kadınların rahimlerinin düşeceğinden, bacaklarının irileşeceğinden, hatta gövdelerinin kıllanacağından korkuyorlardı!
Oysa koşmak beni güçlü ve özgür hissettiriyordu, yapmak istiyordum ve yaptım…”