Kadınlar Erdemleriyle Güçlenmeli! Atatürk’ten 21. Yüzyıl Türkiye'si İçin Ebedi 5 Mesaj

Bu anlamlı günde sizlere bugünün modern çağına, yüz yıl önce ulu önder Atatürk’ün bundan tam yüz yıl önce Anadolu’nun farklı şehirlerinde katıldığı kongrelerden bazı mesajlar getirdim. Öyle mesajlar ki bugün hala bilinç seviyesinin çok üstünde olup, geçerliliğini koruyor. 

Gelin birlikte bir bakalım... Sizler neler hissedeceksiniz, en alttaki yorumlara bekliyorum.

Mesaj 1: Atatürk’ten cinsiyet eşitliğine dair

Tarih: 2 Şubat 1923

Yer: İzmir Kadınlar Kongresi

“Yaratıcı kudret insanları iki cins olarak yaratmıştır. Bunlar, birbirleri için gereklidir. Şuna inanmak gerekir ki dünya üzerinde gördüğünüz her şey kadının eseridir. Bir millet ilerlemek ve medenileşmek isterse, özellikle bu noktayı esas olarak kabul etmek zorundadır. Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlik ve kusurdan ortaya çıkmaktadır...

Bir toplum, kendisini oluşturan iki cinsten yalnız birinin çağdaş gerçeklere sahip olması ile yetinirse, o toplumun yarısından fazlası güçsüzlük içinde kalır.

Bu nedenle bizim toplumumuz için ilim ve teknik gerekiyorsa bunları aynı oranda hem erkek hem de kadınlarımızın elde etmeleri zorunludur. Bilinmektedir ki her alanda olduğu gibi toplum hayatında da görev taksimi vardır. 

Bu genel görev taksimi arasında kadınların kendilerine ait görevleri yapacakları gibi aynı zamanda toplumun refahı ve mutluluğu için zorunlu olan genel çalışmalara da katılacaklardır. Bir toplum, kendisini oluşturan iki cinsten yalnız birinin çağdaş gerçeklere sahip olması ile yetinirse, o toplumun yarısından fazlası güçsüzlük içinde kalır.”

Tam bu konuşmadan yüz yıl sonra gerçeklerin siyasi alandaki durumu ise ne yazık ki şöyle...

1937’de kadınların Meclis’te temsilinde ülkemiz dünyada ikinci sıradayken bugün 133’üncü sırada. Erkekler Meclis’te %82.8 oranında temsil edilirken bu oran kadınlarda sadece %17.2.

İşte tam da bu gayeyle Cumhuriyetimizin 100. yılında eşitliği savunmak ve kadınlarımızın içten dışa bilgi ve bilgelikle güçlenmesi ve iyileşmesi en önemli toplumsal amaçlarımızdan biri olmalı.

Tarih: 14 Ekim 1925 

Yer: İzmir Kız Öğretmen Okulu 

“Türk kadını dünyanın en aydın, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır sıklette değil, ahlakta, fazilette ağır başlı bir kadın olmalıdır. Tür kadının görevi, Türk’ü zihniyetiyle, kol gücüyle, kesin kararlılığıyla koruyabilecek ve savunabilecek nesiller yetiştirmektir. Milletin kaynağı, toplumsal hayatın esası olan kadın, ancak faziletli olursa görevini yapabilir.”

Kadınların özellikle oldukça eylemsel olduğu (bakınız diğer yazılarıma) şu günümüz koşullarında yine ağırlaşmak, yavaşlamak için bile mesajlar içine yedirilmiş. Bu sözlerdeki erkek tasviri ise dengeli eril diye ifade edeceğimiz hep ihtiyacımız olan erkek profilidir. Bu erkek profili de gerçekten bilinçli kadınlardan geçer.

Tarih: Temmuz 1927 

“İlk terbiye verilen yerin, ana kucağı olduğu düşünülürse bu vazifenin ehemmiyeti layıkıyla anlaşılır... Zaman ilerledikçe, ilim geliştikçe, medeniyet dev adımlarıyla yürüdükçe, hayatın, asrın bugünkü gereklerine göre evlat yetiştirmenin güçlülerini biliyoruz. Anaların, bugünkü evlatlarına vermek durumunda olduğu terbiye, eski devletlerdeki gibi basit değildir. 

Bugünün anaları için gerekli özellikleri taşıyan evlat yetiştirme, pek çok yüksek özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple kadınlarımız erkeklerden daha aydın, daha feyizli, daha bilgili olmaya mecburdurlar.”

Yaşadığımız döneme yüz yıl önce söylenen ve hâlâ çok uygun olan bir annelik tasviri yapmıştır Atatürk. Çocukların yetiştirilmesinde annenin rolünü kimse yadsıyamaz. Toplumsal rolde doğum, emzirme dönemi sonrasında ve özellikle annenin fikir, görgü anlamındaki önemi çocukların üzerinde büyük önem taşıyor. Annelerin sürekli kendilerini güncel tutmalarının önemi Atatürk tarafından sanki bugün konuşur gibi ifare edilmemiş mi sizce?

Mesaj 4: Atatürk’ten Türk kadınlarına kadınlıkla ilgili mesaj

Tarih: 31 Temmuz 1932 

Bu tarihte Türkiye güzeli Keriman Halis’in Belçika’da yapılan yarışmada dünya güzeli seçilmesi üzerine Atatürk, O’na “Ece” unvanı verir ve Türk kadınına şöyle seslenir:

“Şunu ilave edeyim ki, Türk ırkının dünyanın en güzel ırkı olduğunu tarihten bildiğim için, Türk kızlarından birisinin dünya güzeli seçilmiş olmasını çok tabii buldum. Fakat Türk gençlerine bu münasebetle şunu hatırlatmayı çok gerekli görmekteyim…

Övünç duyduğumuz tabii güzelliğinizi fenni tarzda muhafaza etmesini biliniz ve bu yolda mutlaka uyanık olunuz ve bu gelişmelerin aralıksız gerçekleşmesini ihmal etmeyiniz.

Bununla beraber asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey analarınızın ve atalarınızın oldukları gibi, yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini elde tutmaktır…” 

O kadar anlamlı ki… Günümüzün ataerkil algısıyla sadece dış görünüş ve estetik kaygısı içinde kaybolmuş kadınlığına yine yıllar önce bir uyarı sanki. Faziletleri, erdemleri unutmamak…

Diğer taraftan öz bakım, öz disiplin açısından da yine kadınlara kendilerini bırakmamaları adına da mesajlar veriyor. “Aralıksız” ifadesindeki öz disiplin gerçekten o dönemden bu döneme doğru alışkanlıklarla kendimize bakmamız için yine nasıl da önemli… Öyle değil mi?

Tarih: 18 Nisan 1935 

Atatürk İstanbul’da toplanan ve aralarında ünlü kimyacı Madam Eve Curie’nin de bulunduğu, dünyanın dört bir yanından gelen kadınların katıldığı “Milletlerarası İlk Kadın Kongresi” delegelerine şöyle seslenir:

“Türk kadının dünya kadınlığına elini vererek, dünyanın barış ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz… Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından hiçbir şekilde şüphe etmeyen ve buna kesinlikle inananlardanım.”

Türk kadınlarına olan inancını ortaya koymuştur bu cümlelerle ve bir o kadar da yetişen kadınların dünyada olabilecek küresel görevlerini. Kanımca bu çok büyük farkındalık yaratabilecek bir söylem her bir kadın dostum için. Kendini donatmak, geliştirmek ve hem ülkeye hem de dünyaya hizmet etmek… Bu inancı işitmek bile insanı motive ediyor. Sizce?

Atatürk’ün sosyal yaşama dair yaptığı tüm devrimler, pek çok mevcut Avrupa ülkesinden çok daha önce bu coğrafyada gerçekleşmiştir. Bunlardan pek çoğu da kadınlarla ilgili olmuştur. 

Şöyle bir hatırlayacak olursak:

Türk kadınları 1930’da Belediye seçimlerinde seçme ve seçilme, 1933’ de muhtarlık seçimleri, 1934’de milletvekilliği seçilme hakkına sahip olmuştur. 

Oysaki İtalya’da 1948 yılında, Japonya’da 1951, İsviçre’de 1971 yılında seçme hakkı kadına verilmiştir. Danimarka ve İsveç gibi ülkelerde durum farklı değildir.

Umut ediyorum, kadınlara gücünü hatırlatan bu mesajlar sana da iyi gelmiştir.  

Not: Bu yazıdaki bilgiler derlenirken Henri Benazus’un Atatürk ve Kadın kitabından faydalanılmıştır. 

Linktree

Instagram

Popüler İçerikler

Yönetmen İlker Canikligil'in "Kaçak Film" Çıkışına Röportaj Adam'dan Aşırı Haklı Tepki
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Meteoroloji 49 Kente Fırtına Uyarısı Verince Hava Forum 58 Kilo ve Altında Olanları Tiye Aldı